6 Nisan 2010 Salı

Kûki Ningyô (Air Doll)

Yönetmen: Hirokazu Koreeda
Yazar: Yoshiie Goda (manga), Hirokazu Koreeda (senaryo)
Oyuncular: Doona Bae, Arata, Itsuji Itao
Tür: Dram|Fantastik
Yapım yılı: 2009
Süre: 116 dk.
Ülke: Japonya
Dil: Japonca
IMDB puanı: 7.4/10
Çavlan'ın puanı: 3.5/5

Orta yaşlı garson Hideo, Nozomi adını verdiği bir şişme bebekle paylaşır hayatını. Nozomi'yi yıkar, giydirir, süsler, iltifatlar eder, yemekte karşısına oturtup gününü anlatır, gece onunla cinsel ilişkiye girer, sabah işe gitmek için evden çıkmadan, üşümemesi için battaniyeye sarıp sarmalar. Fakat bu şişme bebeğin bir kalbi vardır, ve bir sabah Hideo evden çıktıktan sonra, hayat bulur Nozomi. Hideo'nun ona giydirmeye bayıldığı Harajuku kızı kıyafetlerini giyer ve her yeni bilgiye aç, meraklı bir çocuk edasıyla, dünyayı keşfe çıkar. Mecazi olarak içleri onunki kadar boş olan şehir sakinleriyle karşılaşır (yaşlı yalnız adam, güzellikle kafayı bozmuş orta yaşlı kadın, utangaç bir inek, eve kapanmış bulimik vd.), part-time bir video dükkanında çalışmaya başlar ve orada çalışan genç Junichi'ye aşık olur. Akşamları eve dönüp, onun canlandığının farkına varmayan Hideo'nun dilsiz yatak+hayat arkadaşı olmaya devam eder, fakat gündüzleri, bambaşka bir dünyadadır artık.

Nozomi'nin varlığına anlam ararken uğradığı duraklardan biri olan münzevi şişme bebek yapımcısı Sonoda (Geppeto'nun zararsız ve iyi kalpli versiyonu), Nozomi'ye o ve insanlar arasındaki temel farkın "geri dönüşüme uygunluk" olduğunu söyler. Sonoda'nın yanabilen ve yanamayan çöpler arasında yaptığı yalın ayrım, filmin meselesiyle paraleldir bir anlamda: iki insan arasındaki yakınlığın yerine geçen anlık hazzın sunulduğu teknoloji, tüketim ve seri üretim çağında insan olmanın anlamı. Bunun en basit örneğini, Nozomi'ye eski sevgilisinin adını vermiş olsa da, gerçek bir ilişkinin getireceği duygusal zorluklardan bucak bucak kaçan Hideo'da görürüz. Junichi'nin eski aşkına duyduğu saplantıya işaret eden Nozomi'ye yaklaşımındaki fetişizm de buna bir örnek kabul edilebilir.



Yönetmen, ki kendisi "Şehir hayatının yalnızlığı ve insan olmanın anlamını kurcalayan" bir film olarak tanımlıyor Air Doll'u (filmin Japonca adını yazmak biraz zor!), zamanında çok etkilendiğim Dare Mo Shiranai (Nobody Knows) ve Aruitemo Aruitemo (Still Walking) filmlerinin -ki ikisi de festivalde gösterilmişti- yönetmeni Hirokazu Koreeda. Yoshiie Gouda'nın sadece 20 sayfa uzunluğundaki mangasından uyarlama olan Air Doll, çıkış noktası kağıt üzerinde ideal görünen, ama insanın "iyi de, sonra ne olabilir ki, bu fikir ne kadar uzatılabilir, öykü nereye gidebilir ki?" diyeceği bir konuya sahip aslında. Koreeda bu fikri iki saate yaymayı, bunu yaparken de kolay yolu seçip melodrama kaymamayı ya da olayı trajediye dönüştürmemeyi başarmış. Ortaya, yavaş tempolu ve biraz fazla uzun olmasına rağmen, görmeye değer bir film çıkmış.

Şişme bebek Nozomi rolünde, Gwoemul (The Host) ve Boksuneun Naui Geot (Sympathy for Mr. Vengeance) filmlerinden aşina olabileceğiniz Koreli aktris Doona Bae var. Hayat bulduktan sonra bile en önemli işlevinin erkeklere seksüel haz vermek olduğuna sonuna kadar inanan şişme bebek için Doona Bae şahane bir seçim olmuş. Sadece kusursuz fiziksel görünümüyle de değil üstelik: yeni hayat bulan bir bebekten beklenebilecek tüm acayiplikleri harikulade bir şekilde sergileyebildiği; masumiyet, şirinlik, kırılganlık, seksilik ve insana ait olmayan tuhaflıkları tek bir performansta sergileyebildiği için. Üstelik Koreli olması, seyircinin onu kafasında filmdeki karakterlerin geri kalanından uzaklaştırıp yabancılaştırmasına yardımcı olmuş.

Air Doll'da, son sahnesine kadar korunan, Nozomi'nin dünya görüşüyle de uyumlu giden, neredeyse çocukça diyebileceğimiz bir arılığa, saflığa rastlamak mümkün. Nozomi'nin Junichi'yle yan yana yürürken kendi gölgesinin içinin boş olduğunu görünce, Junichi'nin görmesinden korkması ve minik, telaşlı adımlarla yolun diğer tarafına kayması, ya da yolda çizgili külotlu çorap giyen bir kadına rastlayıp, o çizgilerin kendisinde de olan şişme bebek çizgisi olduğuna kanaat getirmesi, kuaförde kendi çizgisini fondötenle kapamalarından sonra da hevesle kadını bulup çorabındaki çizgileri kapaması için fondöteni vermesi gibi minik detayları çok şirin buldum mesela. Ama bu filmi benim için asıl özel yapan, Koreeda'nın görüntü yönetmeni olarak Mark Lee'yi kullanmış olması. Mark Lee, olağanüstü Hong Kong filmi Fa Yeung Nin Wa'nın (In the Mood for Love) görüntü yönetmenlerinden biri, ve Tokyo'yu göz kamaştırıcı, ağır, uzun kaydırmalı çekimlerle görüntüleyerek Japon filmlerinde nadir rastlanan bir görsel heybet katmış Air Doll'a.



Film, festivalin Dünya Festivallerinden bölümünde gösteriliyor.

6 yorumcuk:

löker dedi ki...

Anahtar sözcükten yola çıkarak benzer film tag'lercesine:

Happt Together'da (http://www.imdb.com/title/tt0097478/), istediğinde kendisini dış dünyaya kapatabilmek için şişme kadından kız arkadaş yapan Stan, Chris'e Alex'le ilişkisi konusunda önerilerde bulunurken bu tavrın bilgeliğinden yararlanır. (Pek sulu zırtlak komedidir, pazar sabahı battaniye altında bol çayla iyi gider)

Bir de tabii Kemal Sunal - Fatma Girik'in oynadıkları Japon İşi geldi aklıma okurken... Fatma Girik bir gazinoda şarkı söyler. Kemal Sunal ona aşıktır ama tabii ki aşkı karşılıksızdır. Bir japon arkadaşı Sunal'a hediye olarak Başak'ın (Girik) aynısını robot olarak yapıp gönderir. Bir kol saati aracılığıyla kumanda edilebilen ve ayak yıkama gibi fonksiyonları olan Başak'ı gerçeğinden ayırt etmek neredeyse imkansızdır. Spoil olmasın diye sonunda yer alan bazı çok mühim diyalogları anamaycağım ama gerçekten insanı "etkileyen" filmlerden biriydi...

FFatiHH dedi ki...

Bunun bide galiba Amerikan yapımı vardı "gerçek sevgili" diye türkçeye çevrilmiş ingilizcesi "Lars and the Real Girl " olan.Bianca adında bir kadın makete aşık oluyo işte yemek yiyo.Alışverişe çıkıyo..Değişik bi filmdi.

SirEvo dedi ki...

Çevirmek için indircektim de vazgeçtim. Çevirseydin keşke. :))

SirEvo dedi ki...

Banner'ı şimdi farkettim ve filmi de orada izlediğinizi anladım. İtalik yazıyı gözden kaçırmışım tabii. :D

Banner şahane olmuş bu arada, kıskandım ki ne kıskandım. :))

Çavlan dedi ki...

ahaha teşekkürler :)

(umut yaptı banner'ı, ama kendisi rock star olduğu için övgüleri onun yerine ben kabul ediyorum :p)

irmik dedi ki...

bende senin gibi dusundum. bence de izlenilir bir film, ama kesinlikle nobody knows kadar etkileyici degildi. bir de hafif moral bozucuydu : )