8 Temmuz 2021 Perşembe

The Witcher 3'ten 3 Leziz Görev

Ön not: Bu yazı aslında Umut'la aramızda yaptığımız yazma egzersizlerinden biriydi: Umut Witcher serisini hiç oynamamış (ve çok ayıp etmiş) bir insan olarak, kendisine hiç bilmeyen birine anlatır gibi anlatmamı istemişti. Bende iz bırakmış olan birkaç quest’i yazım açısından incelersem, oyun tasarımcıları olarak kendimize sağlam dersler çıkarabiliriz belki diye düşündük. Sonuçta ortaya hayvani uzunlukta ve pek fazla kişiye hitap etmeyecek bir yazı çıktı, ama neden Kediler ve Kitaplar'da da paylaşmayalım ki dedik vee buyrun!

The Witcher 3: Wild Hunt'ın bu kadar özel bir oyun olmasının en büyük nedeni, enfes hikaye sunumu, şahane karakterleri, muhteşem müzikleri ile seslendirmeleri ve çok iyi bir dövüş sisteminin yanında, son derece eğlenceli görev tasarımları bana göre. Bu görevlerin araştırma/ipucu toplama kısımları olsun, bizi ciddi anlamda zor kararlar almaya zorlayan diyalog seçimleri olsun, devasa bir açık dünyayla bize sunduğu dağ tepe bayır nal tepme özgürlüğü olsun, karşımıza çıkan çeşit çeşit orijinal yaratık olsun, en basit, en kısa görüneninin bile ustalıkla yazılmış arkaplan hikayeleri olsun... bu oyunu oynamak, oyun dünyasının en muhteşem kurgularından birisini bize altın tepside sunan harika bir deneyim yaşamak anlamına geliyor.

1 Temmuz 2020 Çarşamba

Disregarded

Biz bir çizgi hikaye yaptık dostlar! Belki biliyorsunuzdur, Webtoon diye büyük bir platform var. Özellikle telefonlardan okumak için yapılan (kitap sayfası gibi değil de dikey akan) çizgi hikayeler yayınlıyor. İşte o Webtoon'un bu seneki kısa öykü yarışmasına katılmaya karar verdik, ayrıca bunu bir seri gibi düşünüp, belki devam ettiririz diye umduk -bu da ilk bölümü gibi bir şey oldu. Tabii hesap edemediğimiz şey, hikayeyi gönlümüzce işlemek ve çizgilere dilediğimizce özenmek için birkaç haftanın çok kısa kaçacağıydı -çünkü sürpriz, hayattaki her şey gibi son ana bırakmıştık. Sonuç olarak aceleye geldi, ham kalan noktalar oldu, ama içimize sindi mi? Sindi. Birlikte ortaya böyle bir şey çıkardığımız için gurur duyuyor muyuz? Duyuyoruz.

Gelgelim, short story altbaşlığı altında bu yarışmaya katılan yaklaşık 5000 (yazıyla: beş bin!) adet hikaye saydım. Açıkçası jürinin her hikayeyi okumaya zaman bulup bulamayacağını bile bilmiyorum, çünkü şöyle de bir şey var: puanlamanın yüzde 30'unu "audience engagement" oluşturacakmış. Bizim gibi sosyal medya çevresi ve Webtoon'da kendi okur kitlesi olmayan bir takım için çok kötü bir haber bu, çünkü doğal olarak öykümüz binlerce diğer öykü arasında kaybolup gidiyor. O yüzden, bize destek olmak isterseniz, hikayemize subscribe edebilirsiniz mesela! Like'lar, yorumlar filan da şahane olur.

Link işte bu. Disregarded'ın bu ilk bölümü kendi içinde beş parçaya ayrılıyor, ilk parça da en altta (yani yanlışlıkla yukarıdan aşağıya doğru gitmeyin, fena spoiler yersiniz). Hikayemizin yeni bölümlerinde ve hatta kimbilir, yeni blog paylaşımlarında görüşmek umuduyla! 

10 Eylül 2019 Salı

2018/2019 Güncesi

Geçen yılın güncesini hazırlamak için bu yılın dörtte üçü geçene kadar beklediğimi utanarak fark edince, bloğa yazamama hastalığımın devam edip etmediğini anlamaya çalışarak kendimi şöyle bir yokladım. Sonuç: belirsiz, ama en azından yeni paylaşım hazır! Bu dosyadaki kapak ve posterleri, 2018 senesiyle 2019'un ilk yarısında okuduklarımız, izlediklerimiz ve oynadıklarımız arasından sizlere gönül rahatlığıyla önerecek kadar beğendiklerimiz oluşturuyor. İmleçle üstlerine gelip durunca adları beliriyor, tıklayınca da IMDb, Goodreads ve Steam'deki sayfalarına gidiyorsunuz. Bütün afişlerin yüklenmesi için biraz beklemeniz gerekebilir. Önceki yılları merak ederseniz yıl sonu listeleri etiketine tıklayabilirsiniz. Paylaşımın en sonunda da kişisel bir update var. Bol kitaplı, filmli, güzel kaçışlı günlere!


2 Nisan 2018 Pazartesi

2017 Güncesi

Birkaç ay geç kalmış olsa da, nurtopu gibi bir 2017 güncesi hazır. Son yıllarda Umut da ben de burayı ölüme terk etmişiz gibi oldu; eskisi gibi inceleme yazıları yazamasak da Kediler ve Kitaplar en azından film/dizi/kitap/oyun önerileri yapmaya devam ettiğimiz bir yer olarak kalsın istiyoruz. Efendim bu güncedeki kapak ve afişler, 2017 yılı içinde (ve 2018'in ilk aylarında) okuduklarımız, izlediklerimiz ve oynadıklarımız arasından, sizlere önerecek kadar güzel bulduklarımız oluyor. İmleçle üstlerine gelip durunca adları çıkıyor, tıklayınca da ilgili sayfalara gidiyorsunuz. İyi seyirler, keyifli okumalar!



3 Kasım 2017 Cuma

Bir Kitabın Sayfaları



Baktım rüzgarsın sen
Baktım çamaşır ipini zorluyorsun
Hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim
Baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun
Ayağına terlik giy
Bildiğimiz şeylerin taşında yalınayak geziyorsun

Biz satranç oyuncusuyuz sevgilim
Üzerimizde kara bir leke biz satranç oyuncusuyuz
İnanıyoruz ceketlere düğmelere
İnanmıyoruz takvimleri savurarak gelen geleceğe
İşte yitirdik bütün taşlarımızı darmadağınık oyun tahtası
Bir tek şahımız duruyor sevgilim, o da evli, iki çocuk babası

2 Ocak 2017 Pazartesi

2016 Güncesi

2016 senesi içinde okuduğumuz kitaplar, oynadığımız oyunlar, izlediğimiz diziler ve filmler arasında sizlere önerecek kadar beğendiklerimiz bunlar (10 üstünden 7+ verdiklerimiz). Kitap kapaklarının üzerine fareyle gelince goodreads, oyun afişlerine tıklayınca steam, film ve dizi posterlerine tıklayınca ise imdb sayfalarına gidiyorsunuz. Herkese iyi yıllar!

http://www.imdb.com/title/tt5491994/http://www.imdb.com/title/tt2543164/http://www.imdb.com/title/tt4016934http://www.imdb.com/title/tt1179933
http://www.imdb.com/title/tt1663202http://www.imdb.com/title/tt3170832/http://www.imdb.com/title/tt0327056/http://www.imdb.com/title/tt1924396/

12 Haziran 2016 Pazar

Oh My Ghost

Burayı bilen bilir, tek bir Kore dizisi hakkında bile yazmışlığımız yoktur, ikimizin de ne ilgisi ne bilgisi vardı bu deryada. Derya diyorum, çünkü Güney Kore dizileri almış başını yürümüş durumda ve anlayabildiğim kadarıyla Türkiye'de de ciddi bir takipçi kitleleri var. Ayrı bir isimleri bile var: K-drama. Genelde tek sezonluk oluyor, dertlerini anlatıp bitiyorlar - bizim dizilerimiz gibi uzattıkça uzatmak, sündürdükçe sündürmek yok. Bölümlerin uzunluğu 1 saat. Yazım-yönetim tarzları ise Amerikan dizilerinden çok Türk dizilerine benziyor, çoğunlukla tüm diziyi tek bir kişi yazıyor ve tüm bölümleri aynı yönetmen yönetiyor.

Kore dizileriyle tanışmam, birkaç yıl önce Boys Over Flowers isimli şirin gençlik dizisiyle olmuştu. Başlarda ne kadar hoşuma gitmiş de olsa ortalarında sıkılıp bırakmıştım, fazla çocuk işi gelmişti. Geçen haftaysa tesadüf eseri Oh My Ghost (ya da Oh My Ghostess/O Naui Gwisinnim) isimli bir K-dramaya rastladım, başlayınca da çorap söküğü gibi geldi sezonun kalanı. Bu yazıda da ondan bahsedeceğim.



26 Mayıs 2016 Perşembe

Yeni oyun: Eklips ve diğer gelişmeler!

Belki hâlâ hatırlayan vardır, Kediler ve Kitaplar’ın yazma konusundaki zayıf tarafı olarak uzun süredir (yaklaşık 6 sene) kendi flash oyunlarımı geliştiriyordum.
http://umutdervis.com/
Bunlar oynanış açısından çoğunlukla zaman öldürmelik çerez oyunlar olsa da, hepsini severek ve sürekli daha iyisini nasıl yapabileceğimin yollarını arayarak yapmıştım, keza aklımda her zaman daha da ilginç ve ilgi çekici oyunları yapabilecek birikime ulaşmak vardı.

Tabii bu sırada büyüdüm, dünya değişti, flash öldü, hayalini kurduğum oyunların bazılarını unuttum, bazı hayallerim ise yenileriyle yer değiştirdi. Aynı zamanda hepimize olduğu gibi, hayatın acı gerçekleri dediğimiz suratsızla istemediğim bir sıklıkta aynı masaya oturup sıkıntılı ve uzuuun toplantılar yapmak zorunda kaldığımı söylememe gerek yoktur sanıyorum.

12 Mayıs 2016 Perşembe

How to Get Away with Murder

İlk sezonu bomba gibi başlamış, ikinci sezonunda da türdeşlerinin çoğu gibi düşüşe geçmeyip aynı kaliteyi koruyarak beni şaşırtmayı başarmış hızlı tempolu bir suç ve gizem dizisi How to Get Away with Murder. Formül aynı: iki sezon da birkaç ay sonrasının flashforward'larıyla açılıyor, karakterlerimizin işlediği bir cinayeti parça parça görüyor; bölümler ilerledikçe gitgide daha çok şey öğreniyor, sözkonusu gecede tam olarak neler olmuş anlamaya başlıyoruz. Sezon arası verilmeden hemen önce; sezonun ortasında o melun ve meşum geceye dair parçalar tamamen yerine oturuyor ve gizemin bir kısmı çözülmüş oluyor. İkinci yarıysa sezona yayılan büyük gizemin diğer yarısı, karakterlerin gelişimi ve sonraki sezona yeni gizem (!) hazırlıklarıyla geçiyor. Ayrıca hemen her bölümde, o bölümde başlayıp çözülen ve biten davalar da oluyor -ikinci sezonda bunların sayısı ilk sezona kıyasla iyice azaldı ve hikaye, genel olarak "büyük resim"e odaklanmaya başladı.

Dizinin adı Türkçeye çevrilince "Cinayetten Paçayı Kurtarmanın Yolları" gibi bir şey oluyor. Başrolde, Annalise Keating rolüyle çok iyi bir oyunculuk sergileyen Viola Davis var. Annalise Keating, mahkeme salonundaki yırtıcılığıyla bilinen meşhur bir savunma avukatı ve üniversitede "bir avukat olarak suçluları hapse girmekten nasıl kurtarırız; kanıtların nasıl üstünü kapatır, tanıkları nasıl gözden düşürür, jürinin aklına bir şüphe tohumu atmak için sıfırdan nasıl yeni şüpheliler yaratırız" minvalinde dersler veren başarılı bir ceza hukuku profesörü. Güçlü, sert mi sert, yeri geldiğinde gayet sevimsizleşip kabalaşabilen, ama her gün büründüğü maskelerini çıkardığında aslında ne kadar savunmasız kaldığını da bize fena halde insani bir şekilde gösterebilen çok boyutlu bir karakter Annalise Keating. Her yıl, kalabalık sınıfında sivrilip gözüne giren bir grup birinci sınıf öğrencisine yanında çalışma imkânı sunuyor.

3 Mayıs 2016 Salı

The Long Dark

The Long Dark, şu an erken erişimde ve sadece sandbox modu olan, open-world bir survival oyunu. Survival deyince pek çok kişinin aklına bol zombili, yaratıklı, canavarlı, onları vurmacalı survival-horror’lar geliyor. Ama Long Dark sadece survival, üstelik de çok gerçekçi. İçinde zombiler yok, bir takım yaratıkları öldürmeye de dayanmıyor (o tür oyunlara karşı olduğumdan değil, ama sayıları çok arttı ve kaliteleri de aynı oranda düştü ne yazık ki, bundan on yıl önce bir orijinallikleri ve hoşlukları vardı belki ama artık -en azından beni- baydılar). Long Dark’ta en çok doğaya karşı savaşıyoruz. Küresel bir felaketin ardından uçağımızın düşmesi ve kendimizi –tek sağ kalan olarak- Kanada’nın vahşi, ıssız bölgelerinde bulmamızla başlıyor oyun. Amaç basit: bu dünyadaki her türlü kaynağı kullanarak, olabildiğince hayatta kalmak. İnsanın içine işleyen, eksi yirmilerde gezinen soğuğa, açlığa ve vahşi hayvanlara karşı kıyasıya bir mücadeleye girişmemiz gerekiyor.