5 Nisan 2010 Pazartesi

Gordos (Fat People)

Yönetmen: Daniel Sánchez Arévalo
Yazar: Daniel Sánchez Arévalo
Oyuncular: Antonio de la Torre, Raúl Arévalo, Verónica Sánchez
Tür: Komedi|Dram|Romantik
Yapım yılı: 2009
Süre: 110 dk.
Ülke: İspanya
Dil: İspanyolca
IMDB puanı: 6.9/10
Çavlan'ın puanı: 2.5/5
Umut'un puanı: 3/5

Şişmanlar için bir grup terapisi. Bu gruba gelen bir oda dolusu obezi daha ilk seansın ilk dakikasından, üzerindeki giysilerin tümünü çıkartarak ve onların da bunu yapmasını, böylece derilerinden kurtulmalarını isteyerek kaçıran, sinir bozucu derecede fit, yakışıklı terapist. Ve giysilerini çıkarma numarasından korkmayıp soyunan, böylece terapileri de başlamış olan üç adet şişko. Fazla kiloları, kendileri hakkında söyleyemedikleri için kullandıkları bir metafor sadece. Daha ilk sahnelerinden bu insanları çırılçıplak göstererek seyirciyi çarpmayı hedeflemiş bir İspanyol filmi Gordos.

Gruptaki karakterlerin hepsi birbirinden eğlenceli: Yaklaşık 40 kilo verdikten sonra bir diyet hapı markasının ünlü yüzü haline gelen gay Enrique, markanın reklamlarında oynamaya başlar, kontratı gereği iki sene kilo alması yasaktır, ama bunu başaramaz, kısa sürede eski haline döner ve başı belaya girer. Ortağını kazara komaya soktuktan sonra kendini suçlu hissettiği için ortağının karısıyla ilişkiye girer ve cinsel tercihlerini, aslında "bastırılmış bir hetero" olup olmadığını sorgulamaya başlar.

Hayatı sevgilisinden ve evinden yaptığı işinden ibaret olan Pilar, sevgilisi iş için bir yıllığına başka bir ülkeye gidince, evine kapanarak kendini fast food ve abur cubura verir. Şimdi, sevgilisinin dönmesine beş ay kalmışken, adamın onu yirmi kilo almış görürse terk edeceğine emindir, derhal kilo vemelidir. Fakat sürekli yemek yemeye başlamasının nedeni, bir ihtimal kendine bile itiraf edemediği karanlık istekleridir.

Orta yaşlı Andrés (isimleri birbirine karıştırmamışımdır umarım), kilolarından dolayı suçluluk hissetmemek için ne zaman bir şey yese etrafındakilerle paylaşarak onlara da yedirme ve karısıyla kızı başta olmak üzere onları da şişmanlatma, böylece vicdanını susturma gibi hoş bir yöntem geliştirmiştir.

İlk seanstaki soyunma hadisesi sırasında bağnaz nişanlısının çekiştirmesiyle grubu terk eden, ama ikinci buluşmaya tek başına ve kararlı biçimde gelen Sofia var bir de. Dini inanışları gereği evlilikten önce seksin yanlış olduğuna inanan beyaz tenli, siyah saçlı balıketi güzeli Sofia, nişanlısıyla cinsel ilişkiye girmeye başladıktan sonra hızla kilo kaybetmeye koyulur, bu da daha önce iştahını aslında farklı yerlere yönlendirdiğine inanmasını sağlar. Oysa onun "eğlenilecek" değil "evlenilecek kadın" olmasını isteyen, kendisi de bastırılmış seksen bin gizli arzudan muzdarip nişanlısı, Sofia'yı kötü beslenme alışkanlıklarına ortak edip bilerek şişmanlamasına neden olmuştur belki de.

Bir de bu grubun gayet formda ve gayet normal görünen terapisti Abel var. Abel taş gibi sevgilisiyle çok mutludur, ikisinin de özenilecek vücutları, şapşahane bir cinsel hayatları, son derece steril yaşamları vardır. Ne zaman ki sevgilisiyle bir çocuk yapmaya karar verirler ve o minyon kızın göbeği (yine son derece taş gibi olmak suretiyle) azıcık şişmeye başlar, o zaman Abel'in de göründüğü kadar sorunsuz olmadığını anlarız.



Aslında çok umut verici bir komedi olarak başlıyor Gordos, çok şey vadediyor gibi görünüyor. Bir kere olay sadece kilolar değil, evet film şişkolar ve kilolarından ibaret gibi görünse de başlarda, ilerleyen dakikalarda bu hale gelmelerinin farklı farklı nedenleri olduğunu, ilgi çekici bir arızalar deryasına dalmak üzere olduğumuzu anlıyoruz. Birisi bilinçaltında sevgilisinin onu terk etmesini istediği için sürekli yiyor, diğeri görünmez olmak için. Bir başkası içindeki boşluğu kapatmak için, öbürü bir nevi başkaldırıda bulunmak için. Nedenler kurcalanmaya başladığında, obezlerin ilişkilerine, işlerine, ailelerine, kısaca hayatlarına kaymış oluyor odak noktası.

Bir süre boyunca dikkatimiz had safhada izliyoruz, çünkü gerçekten de ilginç perdede olup bitenler: fazla kilolar sadece başlangıç noktası, aslında insanoğlunun öyle çok görünmeyen, gizli arzuları, takıntıları, sapıklıkları; bastırılan zaafları, hasarları, arızaları var ki, büyülenmemek elde değil. Ama bir süre sonra (sanırım tam yarısında) ucuz drama dönüşerek, sadece kadın-erkek ilişkilerini merkeze alan İtalyan filmlerine benzemeye başlıyor Gordos, olay salt ikili ilişkilere indirgeniyor, pek bir zeka kırıntısı da kalmıyor üstelik; yani pek adam gibi de kurgulanamamış bu ilişkiler yumağı. Zorlama bir mizah, uzatılmış sahneler, sırf ajitasyona oynayan müzikler ve bana inanılmaz ölçüde saçma gelen bir sonla da bitiyor film.

Hoş yanları elbette var, bir kere dediğim gibi ilk yarı gerçekten çok ilginç. Ondan sonra da bir an bile sıkıcılaşmıyor, çok eğlenceli bir şekilde devam ediyor. Filmde tam üç oyuncunun hem şişman, hem de bir hayli zayıf hallerini görüyoruz, buna tanık olabilmek çok ilginç mesela (şişmanlık kostümüyle mi yoksa oyuncuların ciddi ciddi otuzar kilo alıp vermesiyle mi yapılmış bu bilmiyorum, ama çok ustaca yapılmış, o kesin). Yani aslında 5 üzerinden 2.5 yıldız verirken biraz haksızlık etmiş olabilirim Gordos'a, ama Umut ve ben evde izledik, ne birkaç vasıta değiştirip uzak bir yerlere gitmek zorunda kaldık izleyebilmek için, ne de para ödemek. Yani ciddi ciddi sinemada izlemiş olsaydım, pişman olurdum bu filmi seçtiğime, kesin.

Sonuç olarak size hoş sayılabilecek bir 110 dakika geçirtecek, ama bundan başka da pek bir şey sunmayacak, bittiği anda unutulacak bir film Gordos. Benim önerim, festivalde daha bir dolu film varken para ve zaman ayırıp bu filme gitme hatasına düşmemeniz.



Film, festivalin Antidepresan bölümünde gösteriliyor.

2 yorumcuk:

Short Skirt Long Jacket dedi ki...

Daha 1-2 saat önce izledim bu filmi :D Çok enterasan ve ilginç başladı ama ortalarda rota değiştirip hakkaten saçmasapan bir hal aldı.. Çok doğru gözlemler güzel bir yazı yazmışsınız..

Bay Kavun dedi ki...

Benim ilgimi çekti, konuyu çok hoş anlatmışsınız, bazen sırf zaman daha iyi geçsin diye yapılmış, insanda bir iz bırakmayacak filmler de izlenmeli :)