10 Haziran 2012 Pazar

Prometheus

Yönetmen: Ridley Scott
Yazar: Jon Spaihts ve Damon Lindelof
Oyuncular: Noomi Rapace, Michael Fassbender, Charlize Theron, Idris Elba, Guy Pearce
Tür: Aksiyon|Korku|Bilim Kurgu
Yapım yılı: 2012
Süre: 124 dk.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
IMDb puanı: 7.3/10


Burada yeni yazı yayınlanmayalı uzun süre oldu, değil mi? Şu sıralar yoğunluk sebebiyle Çavlan da ben de bir şey yazamadık. Ayrıca eski yazılara bıraktığınız yeni yorumları cevaplayamasak da hepsini okuyoruz, yani merak edenler için hâlâ yaşıyoruz ve burayı bırakmadık :)

Alien serisinin ikinci filminden sonra gelen ve -bence- Alien evrenini pek de bir yere taşıyamayan devam filmlerinden sonra (ki sevenleri alınmasın ama Alien vs Predator gibi saçmalıkları hiç saymıyorum bile), Prometheus baştan beri farklı ve yeni bir şeyler sunacağının sinyallerini veriyordu. Herkes adına konuşamam elbet ama orijinal Alien’ın hayranlarından biri olarak yıllar geçmesine rağmen aynı şeyi anlatan Alien filmlerinden tek sıkılan ben değilimdir muhtemelen. Bilmeyenler için özet geçersek: Prometheus, ilk “Alien” filmini yöneten Riddley Scott’un yönettiği ve yine bu filmdeki evrende (fakat daha önceki bir zaman diliminde) geçen bir bilim kurgu filmi. Bir yandan Alien'da cevaplanmadan bırakılmış ve merak ettiğimiz gizemlere (lv426, derelict ship, space jockey) değinirken, diğer yandan işlediği konuyla seriden ayrılan, kendi başına izlenebilecek ve değerlendirilebilecek bir film.

Konuya gelirsek: Elizabeth Shaw ve Charlie Holloway adlı iki bilim insanı, dünyanın farklı yerlerinde yaptıkları kazılarda, farklı zamanlarda yaşamış ve birbiriyle iletişim halinde olmadığı bilinen birçok medeniyetin duvar yazıtlarında şaşırtıcı bir şekilde hep aynı simgeyle karşılaşmıştır. Varsayımları, bu simgenin, uzak bir galakside yer alan ve dünyamıza çok benzeyen bir gezegenin denk geldiği bir noktayı gösteren bir koordinat olduğu ve insanları yarattıklarını düşündükleri ırkın da buradan geldiğidir (“Tanrıların arabaları”nı hatırlayan oldu mu?). Weyland Industries’in de kendilerine destek vermeleriyle birlikte, “nereden geldik?”, “neden varız?”, “amacımız ne?” gibi varoluşsal sorularını karşılaşmayı umdukları yaratıcılarına sormak üzere bu gezegene doğru yola koyulurlar. Bundan ötesini merak ediyorsanız gidip görmenizi tavsiye ediyorum, yazıda da olabildiğince filmden örnek vermemeye çalışacağım izlemeyenleri düşünerek.




Prometheus’un en etkileyici yönü açık arayla atmosferi. Ridley Scott’un ekibi, Giger’ın tasarımlarıyla hayat bulan klasik Alien karanlığını tekrar geri getirmekle kalmayıp, bu filme özgü hoş bir görsel dil ortaya çıkarmış ve bunun etrafında yeni ve inanılır bir dünya inşa etmeyi de başarmış. Hepsi birbirine benzeyen ve teknoloji demosu gibi duran filmlerden sonra ilaç gibi geldi bana açıkçası. Özellikle filmin açılışı, yıllar boyunca hatırlanacak bir görselliğe sahip, bu açıdan nasıl ki Blade Runner ve Alien gibi filmler hemen belli tarzları akla getiriyorsa, Prometheus da o seviyeye çıktı benim gözümde görsellik konusunda. Film boyunca da, bu atmosferin içindeki yepyeni bir dünyayı keşfetme duygusunu, yolculuğa çıkan geminin ekibiyle birlikte yaşıyor insan. Keşif ve beraberinde gelen bilinmeyenin yarattığı tedirginlik duygusu, ilk Alien filmlerindeki saflığıyla yakalanmış diyebilirim.

Filmin beni en çok hayal kırıklığına uğratan tarafı ise sırf zamanı gelince ölmesi için tasarlanmış ve başka bir işe yaramayan yüzeysel karakterler ve bir yere bağlanmayan olaylarla bezeli senaryosu oldu. Öyle büyük beklentilerle gittiğim için falan değil; sadece bu çaptaki bir Ridley Scott filminde bunu beklemediğim için şaşırdım. Oysa en baştan yazarlardan birinin Lost'un Damon Lindelof'u olduğunu bilseydim hazırlıklı olurdum sanırım. Bütün sorunları ona bağlamam doğru olmaz belki ama Lost ve sonrasında bu adamın tarzına bir kere aşina olup diğer işlerinde de benzer gudiklikleri görünce insan ister istemez önyargısına hakim olamıyor. Prometheus çok daha iyi olabilecek potansiyele sahip olduğunu her saniye size hissettirirken o potansiyel bir türlü gelmiyor, birinci yarıyla başlayan merak dalgası ikinci yarıda giderek azalıyor ve film bitmeye yaklaşırken insan kendini ortaya atılmış büyük sorular ("insanlığı kim neden yarattı?" gibi) yerine "yanlış tarafa koşmuyorlar mı?", "bu tip neden böyle davranıyor şimdi?", "bu adam şekil olsun diye mi saklanmış bu kadar zaman" gibi alakasız şeyleri düşünürken buluyor. Senaryo yazarları, ilk filmin üzerinde ilerlediği şablondan oldukça ödünç almışlar, birçok sahne ilk filme gönderme niteliğinde hazırlanmış ve bu çok belli, bu nostaljik öğeler güzel de geliyor kabul etmek gerekirse, ama anlatılan yeni hikaye ve bununla beraber ortaya atılan sorular orijinal Alien'ın basit hikayesiyle ve akışıyla kıyas kabul etmeyecek ağırlıkta oldukları için, bu kurgu içinde ne bu büyük sorular hakkıyla irdelenebiliyor, ne de aksiyon ve heyecan hissi, ilk iki filmdeki kadar saf ve yoğun bir şekilde verilebiliyor.



Bütün bu dediklerime rağmen, Prometheus’a kötü bir film de diyemiyorum. Sunduğu atmosfer göz önüne alındığında uzun süredir izlediğim filmlerde özlemini duyduğum şeyi tekrar yakalamış Prometheus; sadece şov yapmak için hazırlanmış görsellerden ibaret olmayan, orijinal bir tadı var filmin, ilginç ve bilinmedik bir dünyaya girdiğiniz hissini yaşatabilmeyi başarıyorlar yine. Böyle durumlarda, bir filme puan verme aktivitesinin (ki bunu biz de bu blogda yapıyoruz) anlamsızlığı iyice ortaya çıkıyor. Sorunlu senaryosunun karşısında, şu günlerde çok az filmin yapabildiği şekilde kendine has bir atmosfer oluşturup sunan (ve bunu orijinal “Alien”daki atmosferi tamamen kopyalayarak değil, bu filme özgün ve yeni bir şekilde yapan) bir filme bunların ortalamasını alıp ortalama bir not vermek insana garip geliyor. Prometheus, bence ortalama bir film değil ve ben her şeye rağmen keyif alarak ve neler olacağını merak ederek izledim. Belki her şeyiyle beğenmedim ama bunun izlediğim yapımın tüm keyfini alıp götürdüğünü söyleyemiyorum, tam tersine yıllar sonra tekrar aynı heyecanı yaşamak güzel geldi. Kendi içinde daha bütünlüklü olduğu için yüksek puan verdiğim birçok filme (mesela Aliens’ın da yönetmeni olan James Cameron’un Avatar’ına) göre daha çok keyif aldım, çünkü özlediğim fakat uzun süredir filmlerde bulamadığım özel bir şeyler vardı Prometheus’ta. Bu yüzden not veremeden bırakıyorum. Siz yine de izleyip kararınızı kendiniz verin derim. Alien hayranları film geldiğinde çoktan gitmiştir diye tahmin ediyorum, ama siz onlardan değilseniz ve yabancı bir gezegende karanlık dehlizlerde bir grup bilimadamıyla keşfe çıkma ve bilinmeyen bir medeniyeti araştırma fikri sizi heyecanlandırıyorsa tavsiye ederim.

Ayrıca merak edenler, filmdeki şirket için hazırlanmış olan web sitesine şuradan ulaşabilir.


20 yorumcuk:

Gürkan Ergin dedi ki...

Bence bu film Scott'ın yönetmen olarak artık yakıtının tükendiğini gösteriyor; zaten bir süredir bunun sinyallerini veriyordu. Yeni ve yaratıcı şeyler yapma isteğini kaybetmiş bence. Fimdeki hiçbir karakter iyi işlenmediği gibi, sorulan sorulara hiç bir cevap getirilmiyor. Sadece görseller ve merak duygusuyla götürüyor işi. Yoksa senaryo dağınık ve nereye gitmek istediğini bilmiyor. Alien'in tam tersine 2001 tarzı felsefi bir yere varmak istenmesine rağmen, film sorduğu ciddi soruların ağırlığı altında eziliyor. Üstelik seyirciye neyin noolduğunu doğru dürüst anlatamadan. Alien gibi bir klasik çıkmasını beklemiyordum, ama bu kadar zayıf bir film de ummuyordum açıkçası.Rapace asla bir Ripley değil; her ne kadar öyle olması istenmişse de. Scott'ın bu senaryodan film yapmak istemesine inanamıyorum.Scott ve Alien söz konusu olunca seyircinin Alien 'e yakın kaliteli bir bilimkurgu beklemesi hakkıdır diye düşünüyorum.Bladerunner'ın devamının da çekileceği duyumları aldım. bari onu rahat bıraksa.

francesca mckennitt dedi ki...

Ben çok merak ediyordum ama okuyunca biraz hayal kırıklığına uğradım sanki. Yine de merakıma yenik düşüp izleyeceğim gibime geliyor :)

Callieach Bheur dedi ki...

Sizi çok özledim

Melih Varol dedi ki...

Konuya bile bakmadan yorum atıyorum. Ayların sonunda geri dönmeniz muhteşem bir şey!

KadirBey dedi ki...

İlk olarak: Sonunda geldiniz :)
Ben de film için bir şeyler söylemek istiyorum.Dediğin gibi görsellik ve atmosfer bakımından çok başarılı olsa bile karakterler çok yüzeysel(Charlize Theron'un karakterinin filmde ne gibi bir ağırlığı oldu mesela ?) ve konunun işlenişi çok zayıf.İçi boş bir film diyemiyorum çünkü izlerken eğlendim evet ama ortaya attığı sorular, böyle eksikleri olan bir filmin maalesef boyunu aşıyor.

Judy Abbott dedi ki...

ohhh, şükür kavuşturana:)

maledisant dedi ki...

Ridley Scott Amca'nın bir sonraki filmi de Moses olacakmış, "nerden geldik nereye gidiyoruz, AMAN ALLAHIM" temalı filmlerle devam ediyor. Korkarım işin suyunu çıkarıp 3 film sonra Ridley adından kaçacak hale sokacak bizi.

Prometheus'u beğendim, uzun zamandır böyle tam bir "bilim kurgu" izlememiştim.

Vladimir dedi ki...

Görsel yönü çok gü.lü, Ridley Scott yönetmen olarak her filme ayrı bir biçimde damgasını vuran usta bir yönetmen olduğunu bu filmde de gösteriyor. Böyle zayıf bir senaryodan bu denli güçlü bir görselliğe erişmek kolay değil. Senaryo zayıflığı konusunda size katılıyorum.

AKsiyonu çok az, aksiyonun olacağı yerlerde dine sarılan gereksiz konuşmalar tempoyu daha tırmanırken geriye çekiyor. Final ilk alien filmine bağlanmıyor, o film ile bu izlediğimiz arasında bir film daha duruyor bence. Bu ucuz numarayı hiç beğenmedim ama yapımcı takımı milyonlarca dolar daha fazla kazanmak için elbette kalkışırlar. Predator vs Alien gudikliklerinden sonra para kazanmaları gerekiyordu elbette. İçime sinmedi yine de.

Ayrıca Alien serisi boyunca "Resurrection"daki beyaz kraliçe hariç hariç yaratık formlarına bu denli ihanet edilmemişti. Yüzlerce yıllık bir dönemde hiç evrilmeyen yaratığın ilk filmin az evvelinde böyle farklı olması kendi içinde mantık hataları barındırıyor. Ahtapotumsu yaratığın içinden ergen bir yaratık çıkması da saçma. Hele profilden poz vermesi son derece gereksiz.

Bu arada film Amerika kıtasında bizden sonra gösterime girdi, bazı değişikliklerle seyirciye sunulacağına inanıyorum. DVD si çıktığında tekrar alıp izlerim, finalde yapılacak bazı eksiltmeler fimlmi daha cazip hale getirebilir.

Mustafa Karagoz dedi ki...

Filmi izledikten sonra sizin, mutlaka yorum yapacaginizi tahmin etmistim. Cok da guzel yapmissiniz...

Ahmet Kamil Keleş dedi ki...

Filmden çıktıktan sonra hayal ettiğim ilk şey, karakterlerin "Bizi birileri yaratmış, evet! Amatör senaristler! Deus ex machina!" diye haykırmasıydı. Güzel bir senaryo bu filmi kült haline getirebilirdi.

Alchemist dedi ki...

"Prometheus çok daha iyi olabilecek potansiyele sahip olduğunu her saniye size hissettirirken o potansiyel bir türlü gelmiyor, birinci yarıyla başlayan merak dalgası ikinci yarıda giderek azalıyor ve film bitmeye yaklaşırken insan kendini ortaya atılmış büyük sorular ("insanlığı kim neden yarattı?" gibi) yerine "yanlış tarafa koşmuyorlar mı?", "bu tip neden böyle davranıyor şimdi?", "bu adam şekil olsun diye mi saklanmış bu kadar zaman" gibi alakasız şeyleri düşünürken buluyor. " baştan sona kopyaladım bu bölümü. Tam olarak aynısını düşündüm.
Spoiler-
sezeryan sahnesinden bahsetmemiş olman etkilenmediğin anlamına mı geliyor merak ettim:)
Spoiler-

Tatlı Kiraz dedi ki...

kitaplara da kedilere de hastayim bu yuzden takipteyim
banada beklerim
http://tatlikiraz.blogspot.nl/

Umut dedi ki...

Alchemist, en sevdiğim sahnelerden biriydi o, ona değinmememin özel bir sebebi yok açıkçası, filmle ilgili çok detaya girmek istemedim yazıda sadece :)

Fatih Birinci dedi ki...

Alien dörtlemesini seven birisi olarak bu filmi de beğendim. Bence ilk filmden sonraki en iyi de bu. Yazdığınız gibi, çok iyi bir açılış sekansı ve etkileyici bir atmosfer kullanılmış.
--spoiler--
Rahatsız edici noktaları da var tabii:
-uzay gemisi personelinin çarpma öncesi ergen hareketleri
-charlize teron'un karakterinin harcanması
-elizabeth'in ölen kocasını "ölenle ölünmez" i şiar alarak hemencecik unutması
-finalde elizabeth'in engineers'ın gezegenine "ya allah" diyerek uçması. yahu adamlar insandan yılmış, buldukları yerde öldürüyor, sen ne yapıyorsun?

Bu arada iyi ki geri döndünüz...

even better than the real thing dedi ki...

Prometheus ilk duyurulduğunda baya heyecanlanmıştım ama sinemalara geldikten sonra gidip görmek içimden gelmedi bir türlü. Belki çok iyi olmadığını çok duyduğumdan ama en çok şu 3-D zımbırtısını çekmek istemediğimden.

Ben de dönmenize çok sevinenlerdenim :)

kerevizli kedi dedi ki...

Yeniden hoş geldiniz! :)

El Duderino dedi ki...

benim icin tam bir faciaydi film:http://www.imdb.com/title/tt1446714/reviews-317

derya dedi ki...

Yorumuna harfi harfine katılıyorum...yarattığı atmosfer harika ama senaryonun tatmin etmeyişi üzücü...

lunawar dedi ki...

benim kaçırdığım bir şey mi yoksa gerçekten senaryonun boşluklarından biri mi bilemiyorum.. yardımınız lazım:)
filmin en başında mağazara duvarlarından toplanan resimlerle yola çıkıyor bu arkadaşlarımız.. ama bu resimleri yapan kimdir?
eğer insan ırkıysa, bilmem ne kadar ışık yılı uzaktaki bu gezegen dizilimini nerden biliyorlar..
yok eğer Elder'larsa neden yok etmeye çalıştıkları bir ırka yerlerini gösteriyorlar..
bu arada hoşgeldiniz.. iyi ki geldiniz..

Unknown dedi ki...

Bence filmi izleyipte hayal kırıklığına uğrayan insanlar, kötü sonlu filmleri kötü ilan etme muamelesinin aynısını yapıyorlar. Film zaten temelinde bir hayalkırıklığı hikayesi.
Bir mağara adamını uzay gemisinin içine bıraktığımızda ondan olanları algılayabilmesini beklememiz gerekir. Bizden çok daha ileri bir teknolojiyi ilk bakışta anlayamamak olanlara bir anlam verememek çok lezzetliydi. Uzaylının uyanır uyanmaz hiç açıklamaya gerek duymadan insanları biçmesi gibi, yönetmeninde olayları açıklamaya zahmet göstermemesi zekiceydi.
Senaryonun başarısız tarafları vardı ama fikir ve oluşturulan atmosfer çok başarılıydı.