3 Aralık 2009 Perşembe

Whatever Works

Yönetmen: Woody Allen
Yazar: Woody Allen
Oyuncular: Larry David, Evan Rachel Wood, Patricia Clarkson
Tür: Komedi
Yapım yılı: 2009
Süre: 92 dk.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
IMDB Puanı: 7.4/10
Çavlan'ın Puanı: 7.5/10
Umut'un Puanı: 7.4/10

– God is gay.
– He can’t be, he made the whole universe perfect, the oceans, the skies, the beautiful flowers, the trees everywhere!

– That’s right, he’s a decorator.


Woody Allen benim için her zaman en iyi yönetmen, yazar ve komedyenlerden biri olarak kalacak. Son dönem filmleri için de geçerli bu üstelik -Soon Yi sonrası diye adlandırıyorum bu dönemi :) Whatever Works Woody Allen'ın en iyi filmi değil, ama en iyilerinden bana kalırsa. Woody Allen, Larry David'le (ki onu da çağımızın komedi dehalarından biri olarak nitelendiriyorum) birlikte çalışırsa ne olur? Whatever Works olur :)

Woody Allen'ın son dönem filmleri yabana atılacak filmler değil (Match Point ve Vicky Cristina Barcelona özellikle), ama kabul etmek gerekir ki Woody Allen'ın klasik çizgisinden uzaklaştığı filmler bunlar. Whatever Works ile o çizgiye çok yaklaşmış Woody Allen. Üstelik Barselona ve Londra'dan sonra yuvası New York'a dönmüş! Ve de alıştığımız klasik Woody Allen karakteri bu filmde Larry David'in vücudunda vuku bulmuş: Boris Yellnikoff. Üstelik sadece Allen da değil bu karakter, Curb Your Enthusiasm'daki Larry David karakteri (bir karakter mi o sadece, hep merak etmişimdir, gerçek Larry David olmasın yahu :p) de karışmış gibi işin içine. Eh, daha ne isterim.



Whatever Works'te Boris Yellnikoff Nobel ödülünü kıl payı kaçırmış bir kuantum fizikçisi. Hipokondriyak, takıntılı, nevrotik, huysuz, etrafındaki herkesi sürekli küçümseyen ve aşağılayan, her hafta bir başka panik atak geçiren, kendi kendine olduğunda bile sürekli söylenen bir dahi. Karısından "kağıt üstünde her şey harika ama gerçek hayatta bir boka benzemiyoruz" diyerek ayrılan Boris, bir de intihar girişiminde bulunmuş, ardından fiziği bırakmış, ara sıra çocuklara satranç dersleri veriyor -ya da çocukları doğduklarına pişman ediyor :)-, kalan zamanlarını da arkadaşlarına insanlardan dert yanarak geçiriyor. Hayatını minimalize eden Boris'in dünyaya, dine, insanlara, politikaya, şuya ve buna dair bir dolu teorisi var ve bu teoriler film ilerledikçe sürekli çürütülüyor, ama Boris'in filmin daha en başında dördüncü duvarı yıkarak zikrettiği "Whatever Works" hep geçerli kalıyor; tüm teorileri kapsayan en temel teori olduğu için de sonuç olarak Boris haklı çıkıyor diyebiliriz.

Evan Rachel Wood, feci rahatsız edici (yani başarılı!) bir güneyli aksanıyla, filmin henüz başlarında 'taşralı aptal güzel' rolüyle sahneye giriyor: Adı Melodie olan bu kızımız evinden kaçmış, yiyecek ve kalacak yer aramaktadır. Boris kızı ittikçe kız daha bir yapışıyor, en sonunda bir bakmışlar birlikte yaşıyorlar. Boris'in olağanüstü zekice, bir o kadar da korkunç hakaretlerinden gerekli mesajı Melodie bir türlü çıkaramıyor, hatta Boris'e bir nevi hayranlık geliştirmeye başlıyor. En sonunda embesilliğinin bir sonucu olarak da kendini Boris'e aşık olduğuna inandırıyor. Sonra... Sonrası filmde. Beğendiğim filmlere spoiler vermeyeyim bari.

Filmde alıntısı yapılası o kadar çok diyalog (ve monolog) var ki, dakikalar boyunca içlerinden birini seçmeye uğraştıktan sonra en sonunda pes ediyor ve küçük bir elemenin ardından en güzellerini buraya alıyorum, bu yazı da böyle bitiyor.



"Nights I have trouble sleeping and trying to explain to cretins that while a black man got into the White House he still can't get a cab in New York."

"In America, as much as they hated blacks, they hated Jews even more! Blacks they were scared they had too big a penis -- Jews they hated even with little penises."

"In America they have summer camps for everything. Rich kids, basketball camp, magic camp, tennis camp, movie director camp -- they should have a concentration camp. Two weeks mandatory for all kids growing up so that they could finally understand what the human race is capable of."

"I happen to hate New Years celebrations. Everybody's desperate to have fun trying to celebrate in some pathetic little way. Celebrate what, a step closer to the grave? That's why I can't say enough times, whatever love you can get and give, whatever happiness you can filtch or provide, every temporary measure of grace -- whatever works! Don't kid yourself, it is by no means up to your human ingenuity, a bigger part of your existence is luck. Christ, you know the odds of your father's one sperm from the billions finding the single egg that made you? Don't think about it or you'll have a panic attack!"

Boris Yellnikoff

6 yorumcuk:

Unknown dedi ki...

Festivalde izledim, çok başarılıydı çok gülmüştüm :) Woody Allen sağolsun.

kerevizli kedi dedi ki...

Festivalde kaçırdım malesef biletler tükenmişti, çok merak içindeydim, bu yazını okuyunca iyice merak etmeye başladım, Match Point ve Vicky Cristina Barcelona'ya hayran olduydum, eminim bunu da çok seveceğim. İlk fırsatta izlerim.

Çavlan dedi ki...

Hmm ama işte yeni dönem filmlerinden çok farklı bir tarzı var bu filmde; Annie Hall ve Manhattan gibi filmlerine daha yakın. Yani özel olarak Woody Allen hayranı değilsen çok keyif almayabilirsin, ama yok yok alırsın işte mis gibi film canım :)

julia dedi ki...

Woody Allen'ın neredeyse bütün filmlerini izledim. Eski filmlerine benzer oluşu beni Whatever Works'le ilgili daha da heyecanlandırdı:) Ne zaman Türkiye'ye geleceği hakkında bir fikriniz var mı?

Çavlan dedi ki...

Julia, İstanbul'da Filmekimi'nde gösterildi diye biliyorum, IMDB'de Türkiye'de vizyona giriş tarihine dair bir bilgi yok, büyük ihtimal gösterime girmeyecek, ama DVD'si rahat bulunabilir.

Evren - Sahne dedi ki...

Vizyona dün girdi :)