6 Ağustos 2014 Çarşamba

Film Günlüğü (Kısa Kısa #12)

Son zamanlarda blog tutmaktan koptukça koptuk. Ne kadar süre uzak kalırsanız o kadar çok uzaklaşıyorsunuz, dönmek gitgide daha zor geliyor. Zaten bir heves olarak başlıyor, epeyce bir zaman yiyen bir eylem olduğu için de o heves gelip geçiyor, yerine başka şeyler koyuyorsunuz, çünkü hayatta yapacak şey her zaman çok, ama onları yapacak zaman bulmak hep güç. En azından Umut'la bize böyle oldu. Tabii artık devrin bir hayli değiştiği, uzun blog yazılarının hiç okunmadığı, eğer görsel ağırlıklı değilse blogların bir çoğunun tarihe karıştığı gerçeği de var. Sonuç olarak, Kediler ve Kitaplar'ı istemeyerek de olsa çok ihmal ettik sevgili okurlar (tabii hâlâ varsanız). Bu bir dönüş yazısı mı bilemiyorum, büyük ihtimalle değil, ama işte, burayı tamamen terk etmedik, kırk yılda bir de olsa güncelliyoruz bakın, deme şeklimiz belki.



The Truth About Emanuel, Jessica Biel, Kaya Scodelario ile Alfred Molina'nın başrollerini paylaştığı etkileiyci gizem/gerilim filmi. Babası ve üvey annesiyle yaşayan, 18'ine girmek üzere olan Emanuel'in annesi, onu doğururken ölmüştür. Yanlarındaki eve yeni taşınan, annesine de epeyce benzeyen bekar anne Linda'ya uzaktan hayranlık besleyip, onu belki biraz da sağlıksız ölçüde ölmüş annesinin yerine koyan kahramanımız, boş zamanlarında Linda'nın bebeğine bakıcılık yapmayı teklif eder. Bu iş başlarda çok kolaydır çünkü bebek telsizinden gelen seslere göre bebek uykusundan uyanmadığı sürece Emanuel'in onun odasına girmesine gerek bile yoktur. Fakat en sonunda Linda'nın bebeğiyle tanışması gerektiğinde, işler çok tuhaf ve şaşırtıcı bir hal alır.



About Time, bir zamanda yolculuk filmi. Gerçi afişine bakınca Hollywood'da yüzlerce benzeri olan, klişelerle dolu bir romantik komedi gibi duruyor. Ama değil, o romantik komedilerden çok ama çok farklı. Ana karakterimizin (Domhnall Gleeson) 21. doğumgününde, babası onu çalışma odasına, karşısına oturtur ve özenle korunmuş aile sırlarını anlatır: O, babası, onun da babası, ailelerin tüm erkekleri, 21 yaşına girdikleri andan itibaren zamanda (sadece kendi zaman çizgilerinde) yolculuk yapabilmektedirler. Ailenin diğer erkekleri, bu yeteneklerini para ve güç peşinde koşmak için kullanmış, Tim'in babasıysa (şahane bir performansla Bill Nighy) dilediği kadar kitap okuyabilmek ve ailesinin mutluluğu için. Tim, yani kahramanımız, bu gücü aşk için kullanmak ister. Ve aslında her ne kadar öyle gibi görünse de bilimkurgu olmayan, daha çok hayatla ilgili sıcak bir komedi olan filmimizde olaylar gelişir :) Zamanda yolculukla ilgili mantık hatalarını göz ardı edebilirseniz (ki çok sayıda varlar, ama görmezden gelmek zor olmuyor çünkü bir nedenden, belki filmin asıl meselesi olmadıkları için, rahatsız etmiyorlar) çok keyif verici ve insana iyi hissettiren bir film About Time. İlginçtir ki başrolünde yine Rachel McAdams'ın olduğu, zamanda yolculuk yapabilen bir başka erkek ve onun büyük aşkının hikayesiyle kağıt üzerinde About Time'ınkine çok benzer teması olan ve aslında şahane bir kitaptan uyarlanan -ya da uyarlanamayan- The Time Traveler's Wife'tan şöyle bir üç kat, beş kat, seksen yedi kat daha üstün. Aslında bence karşılaştırılamazlar bile.


2012 yapımı Safety Not Guaranteed'in çok ilginç bir konusu var: Genç, yalnız, hazırcevap, alaycı, çok da sempatik kadın karakterimiz Darius, staj yaptığı küçük, yerel gazeteden iki meslektaşıyla birlikte bir yolculuğa çıkar. Amaçları, gazeteye çıkacağı zaman yolculuğunda yanına bir arkadaş aradığı ilanını veren "çatlak" adamla röportaj yapmak, iyi (belki komik) bir hikaye koparmaktır. İlan şöyle bir şey: Benimle zamanda geriye gidecek birisi ARANIYOR. Bu bir şaka değil. Ücretiniz geri döndükten sonra verilecek. Kendi silahlarınızı getirmeniz gerekmekte. Bunu daha önce sadece bir kez yaptım. GÜVENLİĞİNİZİ GARANTİ EDEMEM. İş arkadaşları geldikleri küçük kasabada kendi kişisel meselelerinin peşine düşerken, Darius eksantrik gizemli adama yaklaşabilmek için, onun ilanına karşılık verir. Ve ilişkileri de, seyiciye başta saçma ve gerçeklikten uzak bir hayalden ibaretmiş gibi sunulan zamanda yolculuk planları da, hiç beklenmedik yerlere sürüklenir. Safety Not Guaranteed düşük bütçeli, çok tatlı bir bağımsız film. Kesinkes izlenesi.


Tuya'nın Evliliği (Tuya De Hun Shi), Moğolistan topraklarında geçen 2006 yapımı bir Çin filmi. 2007 Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü almış. Tuya'nın kocası Bater, topraklarını kasıp kavuran kuraklığa kuyu kazarak bir çözüm ararken kötürüm kalmış, tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştur. Bunun üzerine evlerinin ve iki çocuklarının yükünün tamamı Tuya'nın omuzlarına binmiştir. Tuya çok güçlü, sağlam, çalışkan bir kadındır ama, ne kadar çalışırsa çalışsın Moğol steplerindeki yaşamları çok fakir, sefalet içindedir. Bater, Tuya'nın onu boşayıp kendisine ve çocuklarına bakabilecek bir adamla evlenmesi için onu sıkıştırır durur. Film bir anlamda, Tuya'nın ani bir hastalık üzerine inadından vazgeçip, bu öneriyi kabul etmesiyle başlar. Belgesel sadeliğiyle çekilmiş filmdeki tek profesyonel oyuncu, Tuya'yı canlandıran Nan Yu. Tuya'nın kocası Bater ve arkadaşı/komşusu Senge de olmak üzere kadronun tamamı, hayatlarında ilk kez sinema deneyimi yaşayan, filmde gerçek adlarıyla oynayan amatör oyuncular. Tuya'nın evliliği yalın, basit, iç acıtıcı, ama yer yer de iç ısıtıcı ve ince bir mizaha sahip, çok ama çok güzel bir film.


Hamiş: Son aylarda IMDb ve Goodreads'te iki adet hesabım oldu. Özellikle Goodreads'e üye olmamak için uzun süre direnmiştim, ama okuduğum/okuyacağım kitaplarla ilgili şahane yorumların ve önerilerin iki tık uzağımda durduğu fikri, zaman kısıtlamalı okuma programları oluşturup bunlara uymaya çalışırken okuma hızını epeyce arttıracak olma ihtimalinin cazibesiyle birleşince, edebi olarak şu aralar neredeyse sadece literary comfort food tüketiyor olmaktan duyduğum minik utancı boğuverip katıldım işte. Zaten oldum olası neyi ne zaman okudum, hangi dizinin kaçıncı sezonu bitti, ileride izlemek istediğim filmler nelerdi, bu yıl kaç kitap okuma hedefim vardı gibi gereksiz listeler yapmayı pek severdim.  


Şu ara ne izlesem/okusam dediğiniz zamanlarda bakmak isterseniz: IMDb + Goodreads

(Film ve dizilerde 8 ve üstü, kitaplarda da 4 ve 5 yıldızlar şiddetle önerdiklerim. Fimlerde 7'ler şiddetsiz bir şekilde önerdiklerim, kitaplarda 3'lerse sadece konusu ilginizi epeyce çekiyorsa önerebilirim dediklerim oluyor.)

17 yorumcuk:

Taro dedi ki...

Biz hala buralardayız, bir yere gitmedik siz yazın. :)

Paris Blue dedi ki...

Tuya's Marriage'i yıllar önce bir festivalde izlemiştim. Siz anlattıkça hatırladım, büyük bölümünü unutmuşum ama bayıldığım bir film olmuştu, çok etkileyiciydi onu hatırlıyorum.

About Time ve Safety Not Guarantead çok enterasan geldi. Mutlaka bulup izlemeye çalışacağım.

Bokolog dedi ki...

Hala takip ettiğim tek blog burası, öyle diyeyim.

Film önerileri için teşekkürler, hakkaten ilgi çekici filmler!

Lazy Otter dedi ki...

yeter ki yazın, biz hep buradayız yılda bir olsa da yazın. :)

mutlu keçi dedi ki...

About Time'ı izlemiştim. Cici bir film cidden özellikle mekanları ve genel atmosferi çok sevmiştim. Diğerlerini de merak ettim.
Bu arada bir şey sormak istiyorum imdb'den memnun musunuz? Mubi kullandınız mı hiç? İkisi arasında hep bir kararsızlık yaşıyorum. Şimdilik mubi kullaıcısıyım. :)

Çavlan dedi ki...

@mutlu keçi, mubi hiç kullanmadım ama imdb'ye bayıldığım da söylenemez. yani veri tabanı olarak bakıldığında tabii ki çok tatmin edici, ama kitaplar için goodreads neyse filmler/diziler için imdb o diyemiyorum :)

Çavlan dedi ki...

@sweet leaf, bokolog & mert koyutürk: mutlu ettiniz bizi efendim, çok teşekkür ederiz.

Taro dedi ki...

Ben kitaplar için Goodreads neyse filmler için Criticker diyorum aslında, onda en azından filmler puan sıralamasına göre dizilebiliyor, kişinin profilinde "Hangi filme daha çok puan vermiş" kriterine göre sıralanarak görünüyor ama işte onu da çok kişi kullanmadığından popülerlik bakımından kullanışsız kalıyor, hani zevkini merak ettiğiniz birinin Criticker'ına bakıp feyz alamıyorsunuz.

geyikli gece dedi ki...

tahmin ediyorum blog yazmanin ne kadar emek ve ugras gerektigini ve ne kadar zaman alici ve zor bir is oldugunu, ozellikle sizinki gibi uzun ve ozenli iceriklere sahip bir blogsa. ama lutfen tamamen birakmayin, ayda bir iki ayda bir de olsa yazin, hala kediler ve kitaplar'dan yeni yazilar yeni oneriler bekleyenler olarak belki aziz ama variz :)

imdb ve goodreads'e uye olmaniza cok sevindim, eskisi gibi uzun ineclemelerinizi okuyamasak da en azindan listeleriniz ve onerileriniz isime yaracayak.

alexandra ( The girl with broking smile) dedi ki...

ben severek okuyorum, vazgeçmem de :)

Adsız dedi ki...

Biz sizden vazgeçmiyoruz, sizde vazgeçmeyin lütfen :)

Mugene dedi ki...

about time'ı eşimle izledik çok da hoşumuza gitti. konu olarak alaksı bile yok ama düşük beklenti ile izleyip beğendiğimiz bir film var ona bakın derim. angel's share ismi. bu arada takip ediyoruz sizi arada yazın siz.

Handan dedi ki...

Seyredecek film bulamıyordum, bunlar çok cazip geldi, teşekkürler:-)

köşe yazarları oku dedi ki...

güzel anlatım tebrikler...

nouvelle dedi ki...

Tabi ki hala buradayız ve buralarda olması gereken blogların en güzellerinden biri de sizsiniz. Kesinlikle vazgeçmeyin. :) Çok ve boş okurdansa az okur ve öz okur yeğdir.

Anuhea dedi ki...

about time ve time travelers wife bence de karşılaştırılamaz. O kadar güzel bi kitap ancak bu kadar seyirciye aktarılamazdı sanırım.

Unknown dedi ki...

İmmortel Orijinal adı: Ad Vitam (Türkçeye Kadın Tuzağı olarak çevrildi)
2004 yapımı bu film ünlü çizgi romancı Enki Bilal'in "La Foire aux immortels" öyküsünden (ki kendisi senaryo yada katkıda bulunmuş. Kurgusu, çekimleri muhteşem... Siteye yeni üye olduğum için daha önce konuşulduysa affınızı dilerim.