10 Haziran 2011 Cuma

Gray Matter

Oyun türü: Adventure
Çıkış tarihi: Şubat 2011
Platform: PC, X360
Artıları: İlgi çekici ve merak uyandıran hikayesi, nefis müzikleri, içinde Oxford'un da olduğu muhteşem görünen mekanları, ilginç sahne sihirbazlığı teması, birbirinden eğlenceli farklı aksanları, pek sevilesi goth kadın kahramanı, çizgiroman tarzı cutscene'leri ve hot spot'ları gösteren kısayoluyla oyuncuyu piksel avına mecbur bırakmaması
Eksileri: Yavan sayılabilecek bulmacaları, öykünün paranormal kısmının yer yer klişeye kaçması, zayıf karakter animasyonları
Gamespot oyuncu notu: 8.2/10
Metacritic notu: 72/100
Benim notum: 8/10

Eğer eski adventure oyuncularındansanız, Jane Jensen ismini büyük ihtimal biliyorsunuzdur. Klasik Gabriel Knight serisine can veren yazarın yıllardır beklenen, çıkışı ertelene ertelene bir hal olan oyunu Gray Matter, kusursuz olmaktan uzak olsa da oynaması çok keyifli, bu yılın belki de en iyi adventure oyunu. Oyunun başında, 20'lerinin başındaki kadın kahramınımızla tanışıyoruz; Samantha Everett, Londra'da olduğu rivayet edilen pek gizli, pek seçkin Daedalus Kulübü'ne girmenin yollarını arıyor. Sam Amerikalı, ailesi o küçükken öldüğü için çocukluğunu bir aileden diğerine sekerek ve sevgiye aç geçirmiş, üniversiteyi bitirmemiş, hokkabazlık yapıyor. Fırtınalı bir gecede rüzgardan ters dönen levhaların da yardımıyla (kabul etmek gerek ki burası biraz saçma) yanlış yola sapıyor ve Dread Hill isimli gizemli, şatomsu evin bahçesinde buluyor kendini. Fırtınadan mahvolmuş, motoru da bozulmuş olan Sam, geceyi geçirebilmek için yine pek mantıklı sayılamayacak bir takım tesadüflerin arka arkaya gelmesi sonucu evin sahibi Dr. Styles'ın yeni asistanı olarak tanıtıyor kendini. Ukala İngiliz Doktor Styles da Gray Matter'ın diğer kahramanı, 8 bölüm süren oyunun 3 bölümünde onu yönetiyoruz. Birkaç yıl önce trajik bir kazada karısını kaybedene kadar çok popüler ve parlak bir nörobiyolog olan David Styles, karısının ölümünden sonra kendini salmış, kimseyle konuşmayan, olur da konuşmak zorunda kalırsa dünyanın en aksi ve huysuz adamı gibi davranan kibirli birine dönüşmüş, kazada karısını alevlerden kurtarmaya çalışırken yüzü feci halde yandığı için yüzünün yarısını kapatan bir maske takmaya başlamış, üniversitedeki işini bırakmış, Oxford'daki yeni öğrenciler arasında da bir nevi şaka/canavar olarak ün salmış.

Asistanlık işinden kısa sürede iyi para kazanacağını anlayan Sam başta planladığı gibi Londra'ya devam etmiyor ve David'in ona verdiği ilk göreve; evin bodrumundaki kasvetli laboratuvarda yapılacak bir deney için bir avuç Oxford öğrencisini denek olmaları için ikna etme çalışmalarına başlıyor. Asıl amacını, Daedalus Kulübü'nü de unutmuyor ve kulübün gizli yerini bulabilmek için kampüsün orasına burasına serpiştirilmiş bulmacaları çözerek bir nevi scavenger hunta girişiyor. Dr. Styles içinse durum daha farklı - son günlerde karısının varlığını evde hisseden, birkaç saniyeliğine olsa da hayaletini gördüğünü düşünen David, onunla iletişim kurabilmenin yollarını arıyor. Deneyler başladığında ise, deneklerin bir nevi hipnoz altındayken kendilerini hayal ettikleri mekanlarda garip şeyler olmaya başlıyor.

Gray Matter, adventure oyunlarında daha önce görmediğimiz bir özelliğe sahip: Sam'in hedeflerini gerçekleştirmesi için karşı tarafı kandırması gerektiğinde (bir nesneyi çaktırmadan yürütmek gibi) sihir kitabından uygun numarayı seçiyor, gerekli hazırlıkları (numarada kullanılacak objeleri toplamak vb.) yapıyor ve numarasını gerçekleştirmesini sağlıyoruz. Bu sekanslar kendi başlarına da birer bulmaca; Sam'in numarada adım adım yapacaklarını biz belirliyoruz. Bu sihirbazlık numaralarının uygulaması fazla kolay kalmış olsa da ama fikir çok iyi ve orijinal.

Seslendirmeler genel olarak çok başarılı, özellikle iki kahramanımızın sesleri. İskoç kız (Angela) ve İngiliz aksanıyla konuşan birkaç karakter daha çok eğlenceliydi, ama aksanları fazla zorlama olmuş birkaç karakter var (mesela Helena ve Harvey), üstelik sadece aksan değiştirerek aynı sesi iki farklı karaktere konuşturmak (Helena+Laura) her zaman işe yaramayabiliyor. Yine de sesleri genel olarak çok başarılı buldum. Müziklerse tek kelimeyle mükemmel, Gabriel Knight müziklerini de yapmış olan Robert Holmes tarafından bestelenmiş - Jane Jensen'in de kocası aynı zamanda. Holmes'ün ve kızının indie grubu The Scarlet Furies'in şarkılarının duyulduğu bölümler ise harikaydı.

Oyunda 2 boyutlu planlar üzerine 3 boyutlu karakterler yerleştirilmiş, mekanlar olağanüstü, modellemeler de başarılı ancak karakterlerin animasyonları yer yer robotları andırıyor. Fakat bu oynarken çok batmadı bana, tersine yapım ekibinin çok kısıtlı bir bütçeyle hareket ettiğini bildiğimden, oyunun sayısız artısına hayran kaldım diyebilirim. Feci şekilde Broken Sword'un 4. oyununu anımsatan bir harita sistemi var Gray Matter'ın; isimleri sarı renkte görünen mekanlar orada daha yapacağımız işler olduğunu, parlayan griler sadece bonus görevlerin olduğunu, koyu griler de artık yapılacak bir şeyin kalmadığını gösteriyor. Bir de bastığımızda ekrandaki giriş ve çıkışlarla herhangi bir etkileşimde bulunabileceğimiz objeleri gösteren space tuşu var. Eğer sürekli basmaya alışıp da oyunun zevkini kaçırmazsanız, gerektiğinde çok işe yarar bir özellik oluyor. Space tuşu ve harita sistemi sayesinde çok fazla zorlanmadan, aynı yerde ne yapacağınızı bilmeden dakikalarca takılı kalmadan tamamlayabiliyorsunuz oyunu.

Gray Matter'ın şahane bir atmosferi, güçlü karakterleri ve çok zarif grafikleri var. Eğer 10-15 sene (tabii ki o zamanın imkanları ve grafikleriyle) çıkmış olsa klasikler arasında kendine sağlam bir yer edinecek, herkesin öve öve bitiremeyeceği ve yıllar geçtikten sonra bile anımsayacağı bir oyun olurdu, ama adventure türü için çok zayıf bir dönemde çıktı ne yazık ki. Nispeten zayıf puzzle'larını bir kenara bırakacak olursak, hikayesi ve atmosferiyle nefis bir oyun. Yeni Gabriel Knight olmayabilir, ama bir adventure oyununun olmazsa olmazının hikayesi olduğununa inananların harcayacağı para ve zamana kesinlikle, kesinlikle değecek bir oyun.

[Oyunun fragmanını buradan izleyebilir, demosunu buradan indirip oynayabilirsiniz.]




















8 yorumcuk:

mit dedi ki...

Bu oyunu oynamayı uzun zamandır istiyorum. İşin içinde Jane Jensen olunca insan ister istemez meraklanıyor. İncelemenizi okuyunca da bu istek tavan yaptı diyebilirim. Fakat hiçbir yerde bulamıyorum maalesef.

Ayrıntılı ve iştah kabartıcı inceleme için teşekkürler...

Bay Kavun dedi ki...

Güzel bir inceleme olmuş, ben de iflah olmaz bir JJ hayranı olarak bu oyunu yıllardır bekliyordum denebilir. Son yılların en çok beklenen oyunlarından biriydi benim için, oynayalı bir 3 ay oldu zannedersem. Hayalkırıklığına uğratmadı kesinlikle, yüksek beklentilerimi karşıladı. Tarafsız olmaya çalışıp her öğesini analiz edecek olursam benim notum 7,5 - 8 olur, ama oynarken aldığım zevk açısından bakacak olur isem çok daha yüksek. Oyunun uzunluğu da son derece tatmin edici, kaydettiğiniz oyunların yanında ne kadar süre oynadığınız yazıyor ve benim son kaydım 12 saati gösteriyor. Neredeyse hiç takılmadan oynadığımı düşündüğümde de modern macera oyunları piyasası için son derece muktedir demek bu. Screencapture'lar çok iyi olmuş, ciddi ciddi bir daha oynasam mı diye düşündüm bakınca. Son olarak Safe in Arms isimli şarkıyı oyun bitince deli danalar gibi aradım, nihayet buldum ve o zamandan beri dinliyorum. :)

A-H dedi ki...

off super gorunuyor ama oynayacak vaktim ve firsatim yok ne yazik ki :(
icim gitti bak simdi :(

YaSaK dedi ki...

Merhaba Ben Blogspotu Kullanmaya Sizin Blogunuzu Görerek Başladım ((: Gerçekten Güzel Bloglama Ve Sormak İstedigim Bir Kaç Soru Var (: Eger yasakm.blogspotdan bana ulaşırsanız sevinirim

Judy Abbott dedi ki...

harika bir inceleme, adventure candır:)

Espandos dedi ki...

Güzel bir oyun :) inceleme için teşekkürler!...

kerevizli kedi dedi ki...

Kesinlikle adventure yokluğunda iyi geldi. Hadi burada da itiraf edeyim, önce sinir oldum karakterlerin ağırlığına ve dibindeki objeye bakmak için ağır çekimde dönmelerine falan, ama bu 2 boyutlu arka planlara 3 boyutlu karakter yapan bütün adventure oyunlarının hastalığı oldu zaten. evet neyse, sonra kontrol doktora geçiverince o nörobiyoloji falan pek bir içine çekti, hele hele öyle ruhlar muhlar beyin aktiviteleri ikisinin karıştığı bir konu kesinlikle ilgi çekici. samantha'ya sinir olduğumu da itiraf etmeliyim, hep doktoru yönetseydik daha mutlu olabilirdim. hatıra toplama kısmındaki duygusallığa da ayrıca bayıldım.
bir de, dread hill malikanesi, sana da black mirror'ı anımsatmadı mı? o kasvet falan? hele ben kısa süre önce black mirror 3'ü de bitirdiğim için bayağı bir tekinsiz, karanlık malikanelere doymuş oldum artık. black mirror 3 incelemeni de beklemekteyim bu arada. hatta hem 2 hem 3 olsun.

cashkopat dedi ki...

Son paragraftaki görüşlere aynen katılıyorum. Bay Kavun'un da dediği gibi oyun aslında 7,5-8 lik, ama bir not üstündeymiş gibi zevk alabiliyorsunuz. "Adventure"severlerin listelerine almaları gereken bir oyun.