22 Kasım 2010 Pazartesi

Serenity

Yönetmen: Joss Whedon
Yazar: Joss Whedon
Oyuncular: Nathan Fillion, Summer Glau, Chiwetel Ejiofor, Gina Torres, Alan Tudyk, Morena Baccarin
Tür: Bilim Kurgu|Aksiyon|Macera
Yapım yılı: 2005
Süre: 119 dk.
Ülke: ABD
IMDb Puanı: 8/10
Çavlan'ın puanı: 8.3/10
Umut'un puanı: 8/10

(Filmin asıl afişi bu değil elbet, hoşuma gittiği için alternatif poster tasarımlarından birini aldım buraya. Ama merak ederseniz şu listede asıl afişi de kullanmışız.)

1997-2003 yılları arasında yayınlanan fantastik dizi Buffy the Vampire Slayer Türkiye'de yeni yeni duyulmaya başladığında (aslında çoktan dördüncü sezonuna gelmişken) dizinin türünü ve konusunu öğrenmiş, şöyle de bir yarım bölümüne bakmış ve kendi kendime o zamanlar çok yerinde bulduğum şiddette bir küçümsemeyle kibirli bir duruş edinmiştim diziye karşı. Ne kadar çocukçaydı, fantastik diziler de bir yere kadardı, o ne kötü vampir makyajıydı, kimbilir ne kadar ne kadar saçma, içi boş bir diziydi falan filan. Bir süre sonra Buffy'nin arka arkaya birkaç bölümünü izleme şansına erişip da bağımlısı olduğumda ve büyük çabalarla her sezonunu edinip ilk bölümünden itibaren yer yutar gibi hatmetmeye başladığımda, bir zamanlar havamdan geçilmeyen bir şekilde televizyon için yapılmış belki de en iyi şeylerden biri olan bu diziyi nasıl da aşağıladığımı beynimdeki çekmecelerden birine kitleyiverdim, utanç denizine düşmemek adına. Aynısı Buffy'nin spin-off'u Angel, ve bu dizilerin beyni Joss Whedon'ın üçüncü projesi Firefly için de geçerli. Bir zamanlar benim de dahil olduğum ilgisiz ve bilgisiz grup tarafından uzaktan büyük bir şiddetle küçümsenseler de, çok zekice, aynı zamanda da çok komik diziler bu üçü de, üstelik en "gerçekçi" dramdan bile daha gerçekçiler insana ve ilişkilere dair söyledikleriyle. İşte Serenity, 14 bölüm yayınlandıktan sonra yeteri kadar reyting almıyor diye iptal edilen uzay western'i Firefly'ın filmi. (Firefly'la ilgili ayrıntılı bilgi şu yazıda var.) Bir anlamda devam filmi, olayları bağlayan, dizinin yarım sezonunu nefis bir şekilde toparlayıp hiçbir şeyin boşa gitmemesini sağlayan film. Ama aynı zamanda diziden tamamen bağımsız olarak alınabilecek bir film -Serenity'i izlemek ve ondan keyif alabilmek için kesinlikle Firefly'ı bilmeniz gerekmiyor. Hem dizinin hardcore hayranlarını, hem de diziyle uzaktan yakından alakası olmayan insanları tatmin edebilecek bir film çekmeyi başarmış Whedon.



500 yıl gelecekte geçen filmde, insanlar yeni bir yıldız sistemindeki gezegenlere dağılmış, hepsi de tüm gücün Alliance'ta toplandığı totaliter bir rejimle yönetiliyor. Alliance saman altından insanları telepatik güçleri olan ölüm makinalarına çevirecek psikolojik deneyler yürütüyor ve bu deneklerden biri, 17 yaşındaki River Tam (Terminator the Sarah Connor Chronicles, 4400 ve Dollhouse dizilerinden aşina olduğumuz Summer Glau). Doktor abisi Simon (Sean Maher) tarafından kurtarılmasına dair bir flashback'le başlıyor film, Firefly'ın ilk bölümünden de önceki bir olay bu [aslında sahnenin sonunda bunun bir flashback olmadığını, ismi olmayan tüyler ürpertici Alliance suikastçısının (Chiwetel Ejiofor) izlediği bir hologram olduğunu anlıyoruz].

Abi-kardeş, Malcolm Reynolds'ın (Buffy, Lost, Dr. Horrible's Sing-Along Blog, Slither ve Waitress'ten tanıyabileceğiniz Nathan Fillion) kaptanlık yaptığı yasadışı kargo gemisi Serenity'e sığınıyor. Serenity'nin mürettebatı da hepsi birbirinden renkli karakterlerden oluşuyor: Malcolm'ın sağ kolu Zoe (Gina Torres), onun kocası Wash (Alan Tudyk), kötü çocuk Jayne (Adam Baldwin) ve geminin teknisyeni Kaylee (Jewel Staite). Bir de film başladığında gemide bulunmayan, ama bizimkilerin yakın dostları ana karakterler var; yüksek sosyete fahişesi Inara (Morena Baccarin) ile yaşlı bilge Shepherd Derrial Book (Ron Glass).

İsimsiz suikastçı harıl harıl River'ı ararken, Mal da River'ın insanların düşüncelerini okuma gücünü keşfederek onu çıktıkları bir işe götürüyor, dizinin ilk bölümünden beri adları geçen ama hiç görünmeyen, yakaladıkları insanlara tecavüz edip onları canlı canlı yiyen dehşet verici yaratıklar olan Reaver'lar da ilk kez bu iş sırasında ekranda (pardon, perdede) görünüyor. Hemen ardından, mürettebatımızla günahsız bir dünyanın oluşmasına yardımcı olmaya çalışan (ama bunu yaparken insanlığını aldırmış gibi görünen) isimsiz suikastçi ve ilerleyen dakikalarda haklarında korkunç şeyler öğreneceğimiz Reaver'lar arasında bir nevi savaş başlıyor.




Düşük bütçesine rağmen hiç mi hiç göze batmayan (hatta bazı anlarda göze son derece etkileyici gelen) özel efektlere ve neredeyse tamamı TV kökenli olmasına rağmen büyük perdede sinema yıldızları gibi parlayan oyunculara ev sahipliği yapıyor film. Whedon'ın müthiş yönetimi altında oyuncular ve karakterizasyon (Mal ve River dışındaki karakterler gayet anlaşılabilir nedenlerden dolayı odakta olamamalarına rağmen) harikulade, diyaloglardaki mizah ve dram arasında kurulabilmiş denge parmak ısırtıcı, River'ın neredeyse baleyi andıran uzun dövüş sahneleri resmen birer görsel şölen, filmin politik ve sosyal mesajlarla dolu altmetinleri de gayet yerinde. Serenity, iptal edilmiş bir televizyon dizisinin devam filmine dair beklentilerin tamamını kat be kat aşan, iki saatlik süresi boyunca tempoyu (gerek aksiyonla, gerek hızlı diyaloglarla) bir an bile düşürmeyen, sadece Firefly seyircisinin değil, diziyle hiçbir bağı olmayan izleyicinin de hayranlığını kazanmayı başaran (Umut bunun canlı kanıtı), çok özgün, sarsıcı ve eğlenceli bir bilim kurgu.



6 yorumcuk:

Nikita Roxie dedi ki...

Buffy sever(hatta tapmak diyelim biz buna;)) biri olduğum için bu filmi görünce bir sevinçle izlemiştim.Bakalım bizim adam bu sefer neler yapmış diye.Seni de ayıpladım hani nasıl yaparsın bunu Buffy'ciğime diye.Sonra yola gelmişsin iyi iyi.;):)

Persephone dedi ki...

Bir Firefly yorumu da patlatsaydın be Çavlan :) Ama bu da enfes, ellerine sağlık. Firefly'ın da, Serenity'nin de, Joss Whedon'ın da, River'ın da hastasıyız.

filmcankisi dedi ki...

bugün habertürk gastesinde umut'un aylar önce kediler ve kitaplarda çıktığını hatırladığım bir kitap yazısı çıkmış, geçen haftada senin yeşil peri gecesi yazın çıkmıştı çavlancım. haberiniz yoksa diye dedim :)

serenity'i de en kısa zamanda görülücekler programıma aldım!

naked as we came dedi ki...

ben bu filmi tesadüf eseri izlemiş ve gerçekten çok sevmiştim çok farklı bulmuştum.açıkcası bilimkurgu pek sevmem ama serenity çok sıradan bir bilimkurgu fimi değildi.

Çavlan dedi ki...

nikita, geç olsun güç olmasın, şöyle bir 6-7 yıldır falan buffy-angel ikilisine tapmaktayım :p

persephone, firefly'ı ayrıntılı yazacak kadar hatırlamıyorum -izleyeli çok oldu-, hem nette zaten nefis bir firefly yazısı dolaşıyor, bilmem haberin var mı: you can't take the sky from me :)

filmcankisi: haberimiz vardı evet, sayfayı hazırlayan hanım haberdar etmişti, ama çok sağol yine de.

Persephone dedi ki...

eheh teşekkür ederim. :P