18 Haziran 2010 Cuma

Persons Unknown

The Prisoner'ı alın, üzerine biraz Lost, biraz da Saw ekleyin. Ortaya -kağıt üzerinde tabii- çıkan dizi Persons Unknown; NBC'nin yeni yaz dizisi. Henüz sadece 2 bölümü yayınlandı, yaz boyunca yayınlanmaya devam edecek ve Eylül'de, 13. bölümüyle sona erecek. Normalde yeni dizilere temkinli yaklaşırım ve genelde bir diziye birkaç sezon yayınlanmadan başlamam açıkçası, ama Persons Unknown'un ilk iki bölümünü izledim, bunun da hepsi birbirinden güzel üç nedeni var: 1- Sadece tek sezonluk bir dizi olması. Demek sonu başından belli, hiçbir gizem cevapsız kalmayacak, bazı şeyleri uzatarak ve öyküyü dallanıp budaklandırarak izleyicinin hayatından çalmayacak. 2- Yaratıcısının, Usual Suspects'in yazarı Christopher McQuarrie olması. Usual Suspects'in çok zekice bir senaryosu olduğu için, benzer yaratıcılıkta ve twist'lerle dolu bir hikayeyi Persons Unknown'dan da bekleyebiliriz, diye düşündüm. 3- Konusu. Nefis bir konusu var: Görünüşte hiçbir ortak yanı olmayan yedi yabancı, bir sabah uyandıklarında kendilerini ıssız, terk edilmiş görünen bir otelde buluyor. Oraya nasıl geldiklerini hatırlamıyor (uyutulup kaçırıldılar büyük ihtimalle), kendilerinden ne istendiğini anlamıyorlar, tek bildikleri sürekli gözlendikleri; her yerde kameralar var. Bu şahane konuyu ve Christopher McQuarrie'nin filmografisini göz önüne alacak olursak, Persons Unknown birkaç bölüm şans vermeye değer bir dizi bence.



Yine de ilk iki bölüme bayıldığımı söyleyemem, özellikle ikinci bölümde rahatsız edici bulduğum çok fazla nokta var. Her şeyden önce, karakterler çok ama çok sıkıcı. Her biri koca birer klişe: Küçük bir kızı olan, evinde bir kreş işleten Janet, kastın kadın kahraman kotasını doldurmakta. Her şeye atlayan, her durumda ipleri eline alan tiplerden. Bunun erkek versiyonu da Joe; ne iş yaptığını söylemeyen, gizemli bir geçmişe sahip ama güvenilir görünen, elinden her iş gelen, her durumda inisiyatifi eline alan, ayrıca da Janet'in love interest'i. Bu ikisinin dışında zenci bir askerimiz, sarışın uzun bacaklı bir parti kızımız, bir şeyler saklayan orta yaşlı hafif çatlak kadınımız, yapışkan, zayıf, sinir bozucu bir işadamımız, bir de ona buna saldıran öfkeli güneyli kovboyumuz var. Kadro tamam. Basmakalıp karakterlerden oluşabilir kast, ama tek birinin bile ilginç olmamasına bahane değil bu. Üstelik bu sıradanlığa rağmen gerçekçi değiller, kendini sıradışı bir durumda bulan sıradan insan gibi davranmıyorlar, her davranışları ve sözleri yapay görünüyor.

Hikayeye dönecek olursak, bu yedi sıkıcı karakterimiz biraz panik olduktan, biraz da birbirlerini suçladıktan sonra etrafı keşfetmeye karar veriyor ve otelden dışarı çıkıyor (kapılar kilitli bile değil) ve bir hayalet kasabada olduklarını görüyorlar. Kıyafet mağazasından eczaneye kadar her türlü dükkanın olduğu bir sokaktalar, ama sokakta da, dükkanların içlerinde de in cin top oynuyor. Sokağı geçmeye çalıştıklarında birer birer bayılıp oldukları yere düşüyorlar, sonradan anlaşılıyor ki, derilerinin altına uzaktan kontrol edilebilen implant'lar yerleştirilmiş; gerektiğinde sistemlerine onları bayıltacak dozda uyuşturucu veriliyor. İçlerinden biri, elinde hiçbir tıbbi araç gereç olmadan, bu implant'ları teker teker çıkarıyor (bunun saçmalığına hiç girmeyeyim), ama kendisininkine ne oluyor, bilemiyoruz. Yine de bunlardan kurtulmak çözüm olmuyor, bu sefer de belli bir noktayı geçmeye çalıştıklarında mikrodalga ışınıvari, tam olarak anlamadığım ama son derece tüyler ürpertici olan bir dalgaya maruz kalıyorlar.

İşler daha da garipleşiyor, akşam olduğunda Çin restoranının birkaç aşçı ve garsonla dolduğunu fark ediyorlar. Aşçıların görevi kendilerine yemek pişirmek, başka da bir şey bilmiyor gibi görünüyorlar, zaten İngilizce de bilmiyorlar. Bir de resepsiyonist çıkıyor ortaya otele döndüklerinde. Bizimkilerden başka kimse olmasaymış, bir de bu hayalet kasaba dışında hiçbir şey görmeseymişiz, dış dünyada olup bitenlere hiç yer verilmeseymiş, çok daha hoşuma giderdi benim Persons Unknown. Karakterlerden birinin kayboluşuyla (daha doğrusu kaçırılmasıyla) ilgilenen bir gazeteci var mesela, onu görüyoruz dış dünyada, bir de yine aynı karakterin (kadın kahraman Janet) küçük kızının ne yaptığını. Kıza Janet'in annesi bakıyor, fakat epey korkutucu (hatta tahminimce psikopat) bir kadın bu. İşin garibi onun evine de kameralar yerleştirilmiş, o da izleniyor. Bu sadece o eve ve Janet'a mı özgü, yoksa karakterlerimizin yakınlarının tümünün mü evlerine kameralar gizlenmiş, bilemiyoruz. Bekleyip görmek lazım. Tüm sezonu olmasa da birkaç bölümünü daha seyredip hak ettiği şansı vermeyi düşünüyorum ben Persons Unknown'a, sonuçta ne olursa olsun dizi ıssız ve ürpertici havasıyla çok eğlenceli. Hikayesi de müthiş yerlere gidebilir, şu noktada olasılıklar sonsuz.



6 yorumcuk:

Bay Blog Canavarı dedi ki...

İndirdim ilk 2 bölümünü fakat izlesem mi izlemesem mi ikilemi arasında gidip gelirken bu yazını görmem iyi oldu Çavlan.Ne olursa güzel bir kurguya benziyor.

Bay Kavun dedi ki...

Ben de büyük bir heyecanla izledim ilk iki bölümü, ama hayalkırıklığına uğradım. Çok etkileyici bir yapım beklemiyordum -sonuçta sizin de belirttiğiniz gibi bu bir yaz dizisi- ancak konu her yere gidebilecek, yaratıcı ve orjinal bir konu, bu nedenle dizi çok başarılı olmasa da ben çok seveceğime emindim-, fakat olmadı. Yazdığınız her şeye katılıyorum, bir de her şeyin üstüne oyunculuklar çok kötü. Yine de bir şans daha verip bir bölüm daha izleyeceğim.

Buket dedi ki...

selam:) seçilen olduğunu gör diye;

http://ciplakayakliduses.blogspot.com/2010/06/odullu-duses.html

bi göz atarsan sevinirim:)

evvah dedi ki...

the cube ve das experiment modunda bişeye mi dönüşecek acaba :):) güzel konuymuş ben böyle yapımlara kötü olsa dahi 13 bölümse 13 bölüm katlanıyorum :D:D

Unknown dedi ki...

Çok iyi bir başlangıç noktası yakalamışlar.Biraz testere 2'yi hatırlatıyor bu noktada.Tipler keskin değil,aksine gayet sıradan ve sıkıcı tipler.olaya aynen sıradan insanların verdikleri tepkileri veriyorlar.13. bölümde bitireceklerse daha da çok sevdim.Lost gibi bizi saçma sapan bir son için onca sezon süründürmeyecekler demek ki.Umarım bu kadar iyi bir konu ve iyi başlangç noktasını zekice devam ettirip bitirirler.Bence de izlenmesi için şans verilebilecek birr dizi.

kaloglu dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.