9 Nisan 2010 Cuma

Lost 6.11: Happily Ever After



Son birkaç bölümde Lost'tan umudu kesmiştim açıkçası, hâlâ da sona bu kadar yaklamışken havadaki tüm soruları bizi tatmin edecek şekilde cevaplayabileceklerinden ve diziyi hem inanılır, hem de etkileyici biçimde bitirebileceklerinden emin değilim, ama Happily Ever After'dan sonra, daha fazla sorgulamadan beklemeye hazırım :) Bu haftaki Lost, dizinin belki de gelmiş geçmiş en sevilen karakteri olan Desmond'ı geri getirmekle kalmadı, bir de alternatif evrende olup bitenlere dair izleyiciyi tatmin edecek, adam gibi açıklamalar sunacağının sinyallerini verdi. Flash-sideways'in gizemleri tabii ki çözülmedi, ama bir dolu şey öğrendik.

Bu bölüm, karakterlerin tümünün constant'ının aşk olduğu, alternatif evrene gitgide daha çok batarken tutunabilecekleri tek şeyin bu olduğu fikrini öne sürüyor. Faraday'in asıl kimliğine dair anılarını bölük pörçük de olsa geri getiren şey aşk. Aynısı Charlie için de geçerli. Faraday (LAX'teki soyadı Widmore gerçi) Charlotte'a aşık olduğu için yaşadığı gerçeklikten şüphelenmeye başladı, Charlie uçakta boğulmak üzereyken gözünün önüne Claire geldiği için, Desmond'sa Penny'i anımsadığı için.

Desmond'ın bilinçler arasındaki yolculuğu, şu noktaya dek gördüklerimizi yeni baştan sorgulamamız için gerekli her şeyi söylüyor bize, ve her şey "aşk her şeyin cevabıdır" gibi bir şeye gelip dayanmadığı sürece, sabırla beklemeye de hazırım ben. Penelope'nin Desmond'ın constant'ı olması başka bir şey, tüm karakterlerin karşı cinsten bir constant'ının olması başka. Aşk kadar muğlak ve duygulara dayanan bir kavramın her şeyin çözümü olma ve felsefi/bilimsel soruları yanıtlayabilme ihtimali en kibar tabiriyle fazlasıyla temkinli yaklaşacağım bir durum olur açıkçası, ancak "aşk" sayesinde pek çok şeyin açıklanmaya başladığı ve bunun devam edeceği [Sawyer Juliet'le (ya da Kate'le.. lütfen Kate olmasın!) karşılaşınca mesela] de kesin.



Görünüşe göre flash-sideways, olmaması gereken bir dünya. Bu dünya adadaki hidrojen bombasının patlamasıyla oluşmuş olduğu için, meydana gelişi, Flocke'ın dünyaya yayılmasıyla ("tıpa" çıkmış oluyor ne de olsa) ve Jacob'ın, Lostie'lerimizin hayatıyla onları adaya düşürecek şekilde oynayamamasıyla sonuçlanmış. Dizinin çekirdeği Locke ve Jack yani inanç ve mantık arasındaki çatışmaya dayanıyordu; Locke adada olmalarının büyük bir amacı olduğuna sonuna kadar inanıyordu ve başından beri ona karşı çıkan Jack, biraz uzun zamanda da olsa (6 sezon!) birkaç bölüm önce bu noktaya vardı. Bu şimdiye dek flash-sideways'de gördüklerimizle şöyle örtüşüyor: Adadaki "görev"leri olmadan, hayatlarında pek çok başarı yakalamış (sonuçta onlara en çok istedikleri şey verilmiş), ama bir şeyin eksikliğini hisseder ve bu boşluğu farklı şekillerde doldurmaya çalışır olmuş LAX'teki karakterlerimiz. Yaşamlarından tamamıyla memnun görünen birkaç karakter ise (Locke ve Jack mesela), "anlam dolu bir hayat"ı "mutluluk dolu bir hayat"a feda etmişler fark etmeden. Evet Locke kendisiyle ve dünyadaki yeriyle barışık, huzurlu, ama bir anlamda da teslim olmuş, yetinmeyi öğrenmiş, şu "büyük anlam"ın kıyısından geçmiyor hayatı. Ada bir nevi lanet değil de, karakterlerimizin hayatlarına bir amaç ve anlam yükleyen bir nimet (!) belki de.

Desmond adaya getirilir getirilmez deneyler başladı ve bilinci, sideways dünyasına gitti. Adadaki Desmond'ın "uyandıktan" sonraki davranışlarından anladığımız kadarıyla LAX'te olan her şeyi görmüş/yaşamış durumda, lakin LA'deki Des yavaş yavaş anladı her şeyi. Demek tıpkı Flashes Before Your Eyes'taki gibi beyninin (daha doğrusu beyinlerinin) içinde seke seke yolculuk etti ve bölümün sonunda, bilincinin iki dünya arasında dilediği gibi, serbestçe geçiş yapabilmesini sağladı –Penny'nin yardımıyla, tabii ki. Herkesi flash-sideways'deki dünyanın yanlış olduğuna ikna ederek adadaki dünyayı kurtarmaya çalışacak gibi görünüyor. Amacı LA'de karakterlerin anımsamasına yardımcı olmak, adada da Flocke'ın kaçmasını engellemek sanırım. En sonunda, herkesin tek tek iki dünya arasında bir seçim yapması gerekecek belki de.

Başından beri beklediğim (umut ettiğim!) şey, flash-sideways'in bilimsel bir açıklaması olmasıydı, sezonun ilk bölümüne dair yazımda kendimi engelleyemeyip büyük bir hevesle bundan bahsede bahsede bir hal olmuştum, ve fakat son bölümler iyice bir umutlarımı kırmıştı. Bu bölümde ise heyecanım geri geldi. Bu haftaki ayna ayna anı, Desmond'ın havaalanındaki yansımasına uzun süre dalıp gitmesiydi, hatta LAX hikayesi bu sahneyle başladı. Tamamen unutmuş olduğum Orchid'deki oryantasyon videosunda, Dr. Chang Casimir Etkisinden bahsediyordu, sezonun başından beri süregelen ayna metaforuyla Casimir Etkisi arasındaki bağlantıyı yeni kurabildim.



Neler öğrendik:

1. LAX'teki Oceanic 815 yolcularının tamamının orijinal zaman çizgisine dair anıları, belleklerinde gömülü biçimde travmatik bir olayla açığa çıkacakları anı bekliyor.

2. Widmore Desmond'ın Swan'daki failsafe'i çalıştırdığını ve elektromanyetizmaya maruz kaldığını başından beri biliyormuş. Yeni zaman çizgisini ve bunu Incident'ın oluşturduğunu da biliyormuş. Bolca elektromanyetizm dalgalarına maruz kalmanın Desmond'ın bilincine boyutlar arasında geçiş olanağı sağlayacağını (Juliet de ölmeden önce işe yaradığını söylerken buna benzer bir şey yaşamıştı büyük ihtimal) da biliyormuş. Farklı zaman çizgilerini bir şekilde biraraya getirmenin ya da LAX dünyasına sızarak kendi gerçekliklerini korumaya almanın bir yolu olduğunu da biliyormuş -ki biz bilmiyorduk bunu daha önce. Widmore'dan ciddi ciddi hoşlandım bu bölümde, adadaki Widmore'dan üstelik. Şimdiye dek yaptığı pisliklerin hepsini "dünyayı kurtarmak" için yapmış demek. Hmm.

3. Eloise'in Desmond'a söylediği gibi, Lostie'lerimize yeni zaman çizgisinde "her şeyden çok istedikleri şey" verilmiş. Jack iyi bir baba olmuş, Sun Jin'le ilişkisinde mutlu ve hamile, Locke Helen'la birlikte ve babası yaşamının bir parçası, Hurley'nin etrafındakiler onu seviyor ve Desmond, Widmore'un onayına, saygısına, sevgisine sahip.

Yeni çıkmış taze sorularımız:

1. LAX'te tam olarak neler olup bitiyor?
Birdenbire LAX paralel bir dünyadan çok yalancı bir dünya gibi görünmeye başladı bana. Paralel dünyadan kastım mühim bir anda değişen bir şeyle zaman çizgisinde yeni bir kırılma meydana gelmesiyla oluşan bir gerçeklik, yalancı dünyadan (!) kast ettiğimse herhangi bir anda orijinal zaman çizgisine ait olması gerekmeyen, kendi kuralları içinde var olan tamamen ayrı bir oluşum. Son derece güçlü bir varlık (Flocke?) tarafından yaratılmış bir devasa baloncuk belki. İnsanların önüne onları mutlu edip uyutacak küçük kemikler atarak, onları fark ettirmeden hapseden bir hapisane.

2. Eloise neyin peşinde?
Eloise LAX'teki tüm karakterlerin arasında başından beri "uyanık" olan tek kişi bana kalırsa. Alternatif zaman çizgisinin ne olduğunu bilmekle kalmıyor, onu -en azından şimdilik- korumak için de ayrıca çaba sarf ediyor. Ama neden? Hareketleri, ilk bakışta bu yeni düzenin bozulmasını istemiyor anlamına gelse de, belki aslında Des'in tarafında ve sadece doğru zamanın peşindedir. Flocke için çalışıyor olması gibi bir ihtimal de var tabii :P Bir olasılık da yeni yaşamını çok seviyor ve ondan vazgeçmek istemediği için bu dünyanın bozulmaması görevini üstlenmiş olması –ne de olsa hayatta, çocuğu yanıbaşında (oğul katili olmamış!), Charles'cığıyla mutlu mesut zengin zengin yaşayıp gidiyor. Ben yine de –bu karakter şimdiye dek bize "her şeyi bilen yaşlı bilge" olarak tanıtıldığı için belki– aslında "iyi" tarafta olduğuna, sadece doğru zamanı beklediğine inanıyorum. İnanmak istiyorum daha doğrusu. Kendisi bir bakışıyla bile beni korkutmayı başarıyor, o ayrı.

3. Desmond'ın bölümün sonundaki tüyler ürpertici hal ve ruhiyeti neye dayanmakta?
Desmond bölümün sonunda Widmore ve takımıyla işbirliği yapmaya hazırdı, ama Sayid ortaya çıkıp da yanındaki adamı öldürdükten sonra kendisiyle gelmesini buyurduğunda, onunla gitmeye de fevkalade hazırdı. Niçin? Flocke'a ulaşabilmek için mi? Az buçuk şaşırmaz mı insan karanlıklardan çıkıp gelip cinayet işleyen Sayid'e? Tereddüt etmez mi?




Kısa Kısa...

- Faraday şu ünlü defterini Desmond'a göstermek için açtığında, "Desmond Hume is my constant." cümlesiyle karşılaşacağımızı düşündüm :)

- Eloise Hawking'in (yeni zaman çizgisinde soyadı Widmore aslında) Desmond'a LA'deki dünyanın gizemlerini öğrenmeye hazır olmadığını söylemesi, tabii aslında o bunu yaparken Cuse ve Lindelof'un aynısını seyirciye söylüyor oluşu aynı anda hem komik, hem de sinir bozucuydu. Aslında biz hazırız bunları öğrenmeye! Ama tabii dizinin bitmesine daha 7 bölüm olduğu için, belki de siz hazır değilsinizdir çok sayın yazarlar!

- Flash-sideways'de her zamanki gibi önceki bölümlerle parallellikler gırla gidiyordu: "See you in another life, brotha" sahnesinin geçtiği stadyumda Desmond'ın bu sefer Penny'le karşılaşması, Charlie'nin sular altında boğulurken Des'e avucunu göstermesi, kuyumcuda geçen Eloise-Desmond arasındaki konuşmanın benzerinin bahçede yenilenmesi, Widmore'un Des'i fena halde aşağılayarak ona ikram etmediği yıllanmış MacCutcheon viskisini bu sefer ayıla bayıla sunması...

- Bu bölümde özellikle aydınlatıcı olan iki sahne var, ikisi de adanın tarihiyle ve hidrojen bombasıyla bir ilgisi olan karakterler arasında. İlk sahne Eloise'in Desmond'a sorgulamayı bırakmasını, ikincisi de Faraday'in Desmond'a sorgulamaya devam etmesini söylediği sahne. Ancak Eloise özellikle bilgi vermek istemediğinden, Faraday de pek bir şey bilmediğinden, iki konuşma da yetersiz ve kafa karıştırıcı aslında :)

- George Minkowski, LAX'te Desmond'ın şoförüydü. Aman ne kadar heyecanlı, bir tanıdık karakterle daha karşılaştık.

- Desmond'ın bir fedakarlıkta bulunması gerektiğini söyledi Widmore. Herhalde Des'in adaya serbest bırakması gereken başka elektromanyetik enerji birimleri de var (haritayı hatırlayalım) ve herhalde tüm bu enerjilerin (!) bir yan etkisi olacaktır. Desmond'ın bir solucan deliğinden başka bir zamana ve/veya yere gönderilmesi ya da Desmond'ın son aday olup adada kalma gerekliliği olabilir o yan etkiler. Ne şekilde olursa olsun Desmond ve Penny için mutlu sonun olmayacağını biliyorum bir şekilde.



Sonuç olarak şahane bir bölümdü, hem nefis oyunculuklar ve Desmond'ı gördük, hem de bu müthiş karakterin alternatif dünyaları hack'lediğini, hem dizi tekrar bilimsel bir yerlere gitmeye başladı, hem de alternatif evren hakkında pek çok şey açıklandı, ama sezonun bu noktasına kadar olan zayıf bölümler telafi edilmiş sayılmaz; bu noktaya çok daha verimli bir şekilde varılabilirdi. LAX hikayesi ancak seyirci asıl hikayeyle bağlantısını bildiği sürece ilgi çekici. Aslında ölmüş olan bir sürü karakterin öylesine rollerde görünmesi mesela, yazarların amaçladığı hayret etkisini pek yaratamıyor. Yine de hikayenin en sonunda ilerlemeye başlamış olması, benim de Lost'a olan inancımın tazelenmesini sağladı. Üstelik bu sezonun en iyi bölümünü izledik. 4 üzerinden 4 yıldız.

19 yorumcuk:

Erdem Bostan dedi ki...

önceki bölümlerle paralellikler konusunda bir örnek daha var. charlie ve desmond'ın denize uçtuğu yer penny ve desmond'ın meşhur fotoğrafının arka planındaki yer.

Persephone dedi ki...

Bölüm bitince kalkıp halay çekecektim de etrafta kimse yoktu, tek kişi de olmadı, oturdum. O derece mutlu oldum bölümden. Sezon başladığından beri ilk defa 'bitmesin' diyerek izledim bir bölümü. Desmond, Faraday, Penny, Charlie gibi bütün sevdikler toplandı, üstüne ilk sezonlardaki gibi bilimsel teorilere kafam gitti, bir dolu paralellikler, cevaplar aldık, daha ne olsun ha? Desmond'lı bölümü beklememin bir sebebi olduğunu biliyordum! Hiç yanıltmadı beni, her sezon en iyi bölümleri kendisi çıkarıyor, yine aynı şeyi başardı aslan bradam :P Başka da diyecek bir şeyim yok, sen gayet güzel her şeyi açıklamışsın, eline sağlık. :)

FKH dedi ki...

dezmınt'ın oynadığı bütün bölümlerin harikasıydı. bu da onlardan biri..

bence lost'un çözümü onda olacak. kesinlikle 12. bölümde değilde daha sonraki bölümlerde açıklanacak. şuana kadar hiçbir bölümün peşpeşe cevapları verilmedi..

halaya gelirim bu arada, mendilim hazır..

Adsız dedi ki...

sezonun en güzel bölümüydü. izlemeye doyamadım, bitmesin diyerek izledim. olayları çözecek kişi belli ki desmond. ve bu testten sonraki her hareketi belli bir bilinçle yapıyor diye düşünüyorum. (widmore'la işbirliği yapmayı kabul etmesi, Sayid'in peşine itirazsız takılması..)

bi sonraki bölüm muhtemelen sönük bir bölüm olacak. Hugo merkezli. finale son 5 bölüm kalmışken herbir bölüm canavar gibi olmalı diye düşünüyorum aslnda. kafamızdaki binlerce soru bikaç bölümle açıklanabilecek mi? belki de sadece son bölümde aydınlanacak herşey.

SineQuaNon dedi ki...

Brada'nın, (ki geleceği gördüğünü biliyoruz, hatta Claire'e de havaalanında erkek olacak dedi), Sayid'in geleceğini bilmemesi mümkün olabilir mi? herşeyin planlı olduğu apaçık aslında.

Sinem Ergun dedi ki...

Çavlan eline sağlık, diziyi seyredip üstüne yormunu okumak keyfimi katlıyor gerçekten

Junon dedi ki...

bölüm süperdi yazı da süper...diziyi izledikten sonra üstüne yazını okumak iyi gidiyor:)
eski bölümlerdeki detayları zor hatırlıyorum ama bu bölümde widmore'un desmondı viskisinden daha değerli görmesi eski bölümde "bu viski kadar değerin yok" dediğini hatırlattı
son 7 bölüm aynı heyecanla devam eder umarım...

Unknown dedi ki...

Yazı her zamanki güzel, ama tek bir şeye katılmadım. Flash-sideways olmaması gereken bir yer olabilir ama ben Flocke'ın dünyaya yayıldığı ve onun yarattığı bir dünya olduğunu düşünmüyorum. O dünyada ortada ada yok bence.

Delfina ; dedi ki...

Çavlan,iyi ki yazıyorsun bu lost düşüncelerini.Filmden sonra idrak edemediğim bölümleri sayende kavrıyorum :) Bundan sonra bitişi keyifle ve sorgulamadan izleyeceğim...

aslı hayvanı dedi ki...

burada hemen 'desmond sen bizim her şeyimizsin' sloganını atmak istiyorum izninizle :)

Unknown dedi ki...

Gerçekten mükemmel bir bölümdü,dayanamayıp 4x5 The Constant'ı tekrar izledim üstüne :) Desmond'dan bir fedakarlığın istenmesi mutlu son olmayacak kaygısı uyandırdı bende de,ama tanıdığımız Des Penny'siz yapamaz. Bence bir şekilde Desmond adada kalıp elektromanyetizma açığa çıkaracak Flocke'u yok etmek için,ama bir şekilde Penny ile yeniden kavuşacak,bunu bildiği için işi çabucak bitirmeye hevesli..
Ayrıca 12.bölümde Libby'i görecekmişiz,sırrı öğrenilecek deniyor.Umarım artık öğrenebiliriz:)

Unknown dedi ki...

kesinlikle bence de en iyi bölümdü, ağzım açık izlediğim nadir bölümlerden oldu.. bu arada yorumlarınıza hastayım, diziyi izledikten bir de burada okumak çok keyifli oluyor:)

Unknown dedi ki...

Alternatif evren bana feci sekilde matrix dunyasini hatirlatiyor. Herkes mutlu ama bir sekilde bunun yalan oldugunu da hissediyorlar. Flocke boyle bir gerceklik insa etmis olabilir. Bu durumda da Desmond yeni bir Neo olacaktir

Loana dedi ki...

Bence bu bölüm yalnızca 6. sezonda değil, dizinin tüm sezonları arasındaki en iyi bölümlerden biriydi. Diğerleri ne derseniz elbette ki pek şaşırtıcı olmayacak ama Bradamızın olduğu bölümler. Bu bölüm beni hop oturttu hop kaldırttı, Not Penny's Boat kısmında tüylerim diken diken oldu. Bunun gibi bir çok kare, sen nasılsa yazmışsın. İnşallah böyle devam eder diyeceğim ama Hugo'nun bölümünden pek bişey beklemiyorum açıkçası. Umarım bizi şaşırtırlar.

Çavlan dedi ki...

Aias, aaa öyle mi gerçekten? Bravo o zaman, süper yakalamışsın.

Persephone, bende de aynı hissiyat (halay!) oluşmuştu :) Resmen soğumuşum diziden, onu fark ettim bu bölümü izlerken çünkü uzun zamandır ilk defa izlerken heyecanlandığım bir bölüm çıktı.

Sinequanon, "Desmond'ın Sayid'in geleceğini bilmemesi mümkün olabilir mi" demişsin. Mümkün olabilir bence :) Desmond zamanda değil, paralel dünyalar arasında (daha doğrusu kendi bilinçleri arasında) seyahat ediyor. Ki bölümün başında da geçerli değildi bu, başında sadece izleyiciydi, sonunda ise rüyada olduğu fark edip de rüyayı kontrol edebileceğini algılamaya başladı gibi bir şey... Zamanın gözlerinin önünde serili olması gibi bir ihtimal var evet, ama düşük bir ihtimal bana kalırsa. Claire'e "bebeğin oğlan olucak eminim" demesi geleceği gördüğünü göstermez, yazarların her zamanki numaraları uyguladıklarını gösterir sadece.

Sanat Notları, Junon, Delfina, Serenity çok çok sağolun :)

Ata İsmet Özçelik, aslında ben öylesine bir tahminde bulunmuştum Flocke'ın dünyaya yayıldığına dair, hiçbir şeyden emin değilim açıkçası :) Flocke değil de Jacob bile yaratmış olabilir o dünyayı... Yine de Flocke'ın o gerçeklikte serbest olması mantıksız değil aslında, çünkü ortada ada olmadığı için (denizin dibinde görmüştük ya) Flocke'ı daha doğrusu Man in Black'i tutacak, hapsedecek hiçbir şey olmuyor, sonuçta onun dünyaya yayılmasını engelleyen şey de ada ve Jacob+adaylar.

pariseda dedi ki...

çavlan benim bloga bakarmısın:)

Sanat ve İnsan dedi ki...

Lost'u düzenli takip etmeme rağmen nedense hakkında hiç bir yazı okumamıştım. İlk okuduğum da müthiş çıktı. Sayenizde taşlar iyice yerine oturuyor. Teşekürler.
Gözüm üzerinizde. :)

eda dedi ki...

bu blogu yen keşfettim, şimdiye kadar son iki bölümü okudum ama şimdi diğer bölümler için yaptığınız yorumları da okuyacağım. Diyorsunuz ya bu sanal dünyada herkes istediğini elde etmiş. Kate için bu geçerli diil?? YA da claire için?? bence jin ve Sun da mutlu ve Sun ın babasından bağımsız bir hayatı seçerlerdi, Sayid de sevdiği kişiyi kardeşiyle evlendirmiş durumda.. burada yaptığınız yorumlarda bir yanlışlık var bence..

Adsız dedi ki...

Alternatif dünyanın nesi kötü? Bi de o dünyanın öncekinden farkı ne ki, Flocke'ın dünyaya yayıldığını düşünüyorsun?
Son olarak,eğer dizi Desmond için kötü sonlanacaksa izlemiyim daha iyi :)