4 Ocak 2010 Pazartesi

My Life Without Me

Yönetmen: Isabel Coixet
Yazar: Nanci Kincaid (öykü), Isabel Coixet (senaryo)
Oyuncular: Sarah Polley, Scott Speedman, Mark Ruffalo
Tür: Dram
Yapım yılı: 2003
Süre: 106 dk.
Ülke: İspanya|Kanada
Dil: İngilizce
IMDB Puanı: 7.6/10
Çavlan'ın Puanı: 8/10


— You don't know who or what you're praying to, but you pray. You don't even regret the life that you're not gonna have, because by then you'll be dead. And the dead don't feel anything. Not even regret.

Sarah Polley'nin canlandırdığı Ann, 23 yaşındadır, üniversitede hademelik yapmaktadır, iki küçük kız annesidir. Hayatta ilk öpüştüğü erkek olan yakışıklı ve sevgi dolu, ama sanki biraz fazla sorumsuz bir kocası (Scott Speedman), her şeyden şikayet eden, mutsuz ve mızmız bir annesi (Deborah Harry), kafayı yemekle, kiloyla ve kalorilerle bozmuş bir en yakın arkadaşı ve 10 yıldır hapiste olan, 10 yıldır görmediği bir babası vardır. Ailesiyle, annesinin evinin arka bahçesindeki bir karavanda yaşar. Tam anlamıyla yaşamaz elbette, hayatını idame ettirir sadece. Zor bir hayat sürmesine rağmen huzurlu, cömert, dingindir hep. Filmin başında Ann'in hayatına dair birkaç sahne görürüz, bu bilgileri verir bize gördüklerimiz. Derken, daha 10. dakikaya gelmeden, yumurtalıklarına büyük bir sancı giren Ann, mutfağında bayılır. Hamile olabileceğinden şüphelenerek hastaneye gider, fakat teşhis yumurtalık kanseridir. Kanserli hücreler iç organlarına yayılmaya başlamış, ameliyatla alınacak nokta geçip gitmiştir. Yapılacak hiçbir şey yoktur. 2-3 ay ömrü kalmıştır.

Ann hiç kimseye öleceğini söylemez. Görünüşte her şey eskisi gibidir, önceki gibi sürdürür yaşamını. Ama artık onun olmayan, daha doğrusu ondan alınmak üzere olan o yaşamı biraz da olsa kontrol altına almaya ve daha önce yaşamadıklarını yaşamaya kararlıdır, bir liste yapar. İnsanın içini acıtan, aynı anda hem gülümseten, hem de hüzünlendiren bir listedir bu. Kızlarına, onlar 18 yaşına gelinceye kadar her sene doğumgünlerinde dinletilecek kasetler kaydetmek, saçının biçimini değiştirmek, nasıl bir şeymiş görmek için kocasından başka bir erkekle sevişmek, kocasına yeni bir eş, çocuklarına da yeni bir anne bulmak... Ve birden Ann'in hayatı açılıverir.




Kabul etmeli ki korkunç bir şey 23 yaşında ölmek, hele hele bunu birkaç ay öncesinde öğrenerek, ölmeye hazırlanarak ölmek. İşte yönetmen bu kadar dramatik (ve açıkçası klişe) bir konuyu ajitasyona kaçmadan işlemeyi bilmiş, derdi seyircinin gözyaşlarının akması olmamış. Basmakalıp diyaloglar, arkadan gaz veren müziğin acıklı anlarda yükselmesi, böyle şeyler yok My Life Without Me'de. Bunun yerine çok daha mantıklı kişilik çözümlemeleri var, kendiliğinden gelen gerçekçi duygusallık var. Genelde bir filmdeki baş karakterlerden biri öleceğini öğrendiğinde, izleyicilerin bu müstakbel kurbanla empati kurması, kızcağızın ölümüne ağlamaları, yakınlarının üzüntüsüne kederlenmeleri beklenir, fakat My Life Without Me'de bu da yok. Ann'in arkadaşları ve ailesi mutsuz değil, çünkü Ann'n hastalığından haberleri yok (Ann'in bunu onlara söylememe kararı hem bencilce hem de özverili, hem cesurca, hem de korkakça).

Ann'in kendine acımaması ve durup durup gözyaşlarına boğulmaması seyirciye alıştıklarından uzak, bu nedenle de itici gelebilir. Ama aslında My Life Without Me'yi bu kadar ilginç kılan bu bence. Ann'in bir anda önem kazanan kişisel çıkarlarını etik olarak biraz fazla dallı budaklı kılarak, aynı zamanda da izleyicinin karakter hakkında gittikçe daha fazla bilgi edinmesi gerekirken Ann'i giderek daha da mesafeli yaparak karakterlerle özdeşlemekle ilgili daimi problemi asıl mevzu haline getiriyor yönetmen. Bunun kanıtı da Ann'in anlatıcılık yaptığı sahnelerde kendisinden 2. tekil şahıs olarak bahsetmesi. Baş kahramanımız Ann, bizi içeri davet etmiyor.

Bu film beni müthiş etkilemesinin yanısıra, daha önce adını bile duymamış olduğum çok yetenekli bir oyuncunun varlığından haberdar olmamı sağladı: Sarah Polley; ölmek üzere olan Ann'e büyük bir doğallık ve sadelikle hayat veren Kanadalı hatun. Hayranları Maria de Medeiros'un da bu filmde minik bir rolde olduğunu öğrenmekten mutlu olacaktır ayrıca.

Ann'in filmin açılışında kendi kendisiyle konuştuğu anda söyledikleriyle bitirelim yazıyı o zaman:

"This is you. Eyes closed, out in the rain. You never thought you'd be doing something like this, you never saw yourself as, I don't know how you'd describe it... Is like one of those people who like looking up at the moon, who spend hours gazing at the waves or the sunset or... I guess you know the kind of people I'm talking about. Maybe you don't. Anyway, you kind of like being like this, fighting the cold, feeling the water seep through your shirt and getting through your skin. And the feel of the ground growing soft beneath your feet. And the smell. And the sound of the rain hitting the leaves. All the things they talked about in the books you haven't read. This is you, who would have guessed it? You..."



4 yorumcuk:

Sera dedi ki...

Çok ince çizgilerde dolaşan bir film olduğu için herkesin aynı hevesle ve ilgiyle yaklaşıp sevebileceği bir film değil My Life Without Me. Ann'in seçimi bize birçok şeyi düşündürüyor.

Sarah Polley'nin yönetmenlik yaptığı bir film de vardı: Away From Her'dü ismi sanırım. O filmi bunun kadar sevememiştim Julie Christie'nin performansı dışında.

My Life Without Me'nin soundtracki de şahaneydi. Yönetmenin diğer filmini de izlemek boynumuzun borcu oluyor bu durumda :)

Elif Derviş dedi ki...

Çok merak ettim filmi, ama yüreğim kaldırır mı bilemedim...:( oyyy

kerevizli kedi dedi ki...

Çok ilgimi çekti, ama tam da kist mist işi çıkmışken, ben bunu izleyemem ki :(

Çavlan dedi ki...

Kerevizli kedi hayır sakın, sana göre bir film değil bu! Bir House bir de bu, sakın başlayayım deme.

Köşenin Delisi, pek de kötü etmiyor, hüzünlendiriyor daha çok, ama ne bileyim, Up'ta bile hüzünleniyorum ben, ağlıyorum falan hatta, sen öyle değilsindir. Verebilirim istersen.