1- Pıtırcık Serisi (Sempe-Goscinny)
Bu seri 8 kitaptan oluşuyordu. birkaç yıl önce şimdiye dek yayınlanmamış olan hikayeler de "Pıtırcık Bilinmeyen Öyküler" adıyla iki kitapta toplandı, elbette tarafımdan hemen satın alınıp yalanıp yutuldu. Anladım ki ben Pıtırcık için biraz fazla büyümüşüm, 10 yaşını aşmış çocukların/büyüklerin okuması çok da bir anlam ifade etmeyen bir dizi bu. Yine de -aldığım nostaljik tatlardan sanırım- yeniden Pıtırcık'ın serüvenlerine dalmak çok keyifliydi. Serinin çevirisini de çok beğenirdim zamanında (o yaşta ne anlıyorsam?) örneğin Pıtırcık'ın "Ne yani, yalan mı, iyi valla"sını bugün bile hatırlıyorum :) Arkadaşlarının isimlerini de hâlâ hatırlıyorum, Vivet Kanetti'nin çevirisi sağolsun: Lüplüp, Toraman, Tıngır, Sırım, Gümüş, Dırdır ve Çarpım.
2- Küçük Vampir Serisi (Angela Sommer-Bodenburg)
Küçük Vampir de bir seriydi, şu an link vermek için araştırdığımda fark ettim ki 20. kitaba kadar gelmiş, oysa ben sadece 18'ini biliyorum. Aslında kitap hiç de vampir olmayan, 9 yaşında Anton isimli bir çocuğun çevresinde dönüyordu; bu çocuk vampirlerle ilgili kitapları ve filmleri çok seven, iç dünyası zengin bir çocuk. Bir akşam annesi ve babası evde olmadığında odasına açık pencereden çocuk (aslında çocuk değil tabii, yaklaşık 100 yaşında, ama çocukken öldüğü için bedeni çocuk kalmış) bir vampir giriyor. Ve... bildiniz, arkadaş oluyorlar. Kitaba adını veren küçük vampir bu işte; Rüdiger. Bir de Anna isimli kızkardeşi var ki o da Anton'un love interesti oluyor dizi boyunca. Ben de çocukken kafayı vampirlere bozmuş olduğum için (ve o zamanlar vampirlerle ilgili bu kadar çok materyal bulunmadığı için) bu seriye hazine muamelesi yapardım.
3- Charlie'nin Çikolata Fabrikası ve Büyük Cam Asansörü başta olmak üzere tüm Dahl öyküleri (Roald Dahl)
Ah, o çikolatalar... İlk kitabı okurken hazırda çikolata bulundurmak gerekirdi, farklı farklı şekerlemeler öylesine dahice (!) betimleniyordu ki, aksi halde kafayı yiyebilirdi insan. Çikolata Fabrikası'nın ardından Büyük Cam Asansör gelir ve ilk kitabın bıraktığı yerden devam eder hikayeye, Çikolata Fabrikası çok ünlü olmuşken Büyük Cam Asansör çok az bilinir nedense, bir önceki gibi ağız sulandırıcı olmasa da çok eğlenceli ve orijinal bir hikayedir, çikolata fabrikası yerine uzayda geçer. Dahl çok iyi bir yazardır zaten, üstelik yalnızca çocuklar için yazdığı öyküler değil büyüklere yazdığı öyküleri de vardır. Son derece yetişkinler (!!) için yazılmış romanı Amcam Oswald'ı hararetle tavsiye ederim.
4- Bir Çalgıcının Seyahati (Mehmet Tevfik)
Okunmaktan sayfaları dökülmüş bir kitap daha. Alfred Şüller ve Fridrih Müller'in ağzından kaleme alınmış bu yol hikayelerini okurken gülmekten karnıma ağrılar girerdi. Bendeki kopyası Yapı Kredi'dendi ama sanırım artık o baskısı tükenmiş, başka bir yayınevinden çıkıyor. Bu yeni yayınevinin kitabın kapak resmine koyduğu arp (solda) ne ola ki? Keman çalardı Alfred ve Fridrih. Kitap 1900'lerin başında, bir gazetede fasiküller halinde yayınlanmış, sonradan iki ciltte toplanmış. Çevirenin adı Mehmet Tevfik diye geçer, yazarın adı ise belli değil. Fakat ben bu kitabın bir Alman değil de bir Türk tarafından yazıldığına adım gibi eminim. Genç Kızlar'ı yazan, ama o yıllarda çeviri romanlar daha çok tutulduğu için (ve kimbilir daha başka hangi nedenlerden) Vincent Ewing isimli uydurma bir yazar tarafından yazılmış gibi gösteren Nihal Yeğinobalı örneğindeki gibi, Bir Çalgıcının Seyahati'nin de asıl yazarının Mehmet Tevfik olduğunu düşünüyorum.
5- Ulduz Kız'ın Kargaları ve Konuşan Bebeği başta olmak üzere tüm Behrengi Masalları (Samed Behrengi)
Behrengi'yi sevmemek mümkün mü? Şimdi dönüp baktığımda biraz fazla kör göze parmak buluyorum sosyalizm mesajlarını, ama o yaşta farkına bile varmamıştım, demek doğru formülü bulmuş yazar çocuklar için :) Küçük Kara Balık, Bir Şeftali Bin Şeftali, Konuşan Bebek ve Kargalar... En çok Kargalar. Ağacın dallarında sallandırılarak sopayla dövülerek öldürülen anne kargaya epeyce göz yaşı döktüğümü anımsarım :)
6- Kırmızı Balon (Albert Lamorisse)
Bu kitabı her seferinde yeni baştan hüzünlenerek okuduğumu hatırlıyorum. Kırmızı bir balon bulan Pascal isimli bir çocuğun 24 saatini anlatır. Pascal'ın tek istediği şey yolda bulduğu kırmızı balonun onunla kalmasıdır, ancak türlü aksiliklerle (katı otobüs/okul kuralları, pislik kabadayılar vs.) bir türlü balona kavuşamaz. Üstelik kırmızı balonun da bir bilinci vardır ve Pascal'ı dostu beller, onun için türlü fedakarlıklara girmekten kaçınmaz. Yanılmıyorsam aslında orijinali bir filmdir bu kitabın, yani alıştığımızın tersine film kitaptan değil, kitap filmden uyarlanmıştır.
7- Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery)
Küçük Prens'le ilgili ne yazılabilir ki? Bilmeyen de, sevmeyen de yoktur herhalde. Küçük Prens işte. "...Gülün için harcadığın zamandır gülünü bu kadar önemli yapan."
8- Lastik Pabuçlar (Mihail Zoşçenko)
Mika ve Lilya isimli iki kardeşin öyküleri vardır bu kitapta, gene biraz fazla mesaj kaygılı, ama çok sevimli öyküler.
9- Karşı Pencere ve Uçurtmam Bulut Şimdi (Sevim Ak-Behiç Ak)
Hem Karşı Pencere, hem de Uçurtmam Bulut Şimdi, Meltem'in öykülerini anlatır. Meltem sarı saçlı ve gözlüklü, fazla meraklı ve sanki biraz da şanssız bir kız çocuğudur, belki de kendimle özdeşleştirmişim fark etmeden :) Nedeni ne olursa olsun, öyküleri de, çizimleri de çok eğlenceli bulurdum.
10- Bacaksız Serisi (Rıfat Ilgaz)
Bacaksız Bahri isimli yoksul bir çocuğu anlatan 5 kitaplık bir seri. Bacaksız solaktı, ilkokuldaki öğretmeni çocukcağızın sol elini cetvelle terbiye etmeye kalkmıştı. Yeni gelen öğretmen ise orospu çocuğu bir faşist çıkmış, Bahri'nin sol elinin parmaklarını kurt başı şekilli bir broşun iğnesiyle delmişti. Bu seriden tüm hatırladığım bunlar :) Bir de Bacaksız'ın kaçak sigara satıp para kazandığı, ama o kısım biraz bulanık. Olabilir mi?
11- Gizli Yediler, Afacan Beşler ve Yaramaz Kızlar Serisi (Enid Blyton)
Yaramaz Kızlar (en az hatırladığım seri): 11 yaşlarında bir kızın yatılı bir kızlar okulundaki maceraları, her sınıfa bir kitap. Afacan Beşler: Reis, Miço, Gamze, Hako ve köpekleri, nereye gitseler macera onları bulur. Gizli Yediler: Adından da anlaşılacağı gibi 7 çocuktan oluşan, dedektifliğe özenen gizli bir çete, her kitapta yeni bir gizemi çözerler. A.B. ve G.Y. serilerini yatma saatim geçtikten sonra geceleri yorganımın altında el feneriyle okuduğumu anımsıyorum. İkisi de en az 20 kitaptan oluşuyordu, şaşar kalırdım nasıl bu kadar çok gizemle karşılaşabildiklerine, içim giderdi, hatta özentilikten yazlıktaki arkadaşlarımı örgütleyip bir çete kurmuştum ama tabii ki çözecek hiçbir olay yoktu :) Gizli Yediler'de de Pıtırcık serisinde olduğu gibi çocukların isimleri değiştirilmişti, fakat -en azından benim için- ters etki yapmıştı, garip garip isimler bulmuş çevirmen, Peter'ı Pet, Janet'ı Cano yapmış, diğer üyeler de Çalıkuşu, Çakı, Tombik, Cinci ve Kaptan olmuş. Hangisi kız hangisi oğlan bir türlü anlayamazdım.
12- Macera Tüneli dizisi (Çeşitli Yazarlar)
80'lerde doğup da Macera Tüneli'ni bilmeyen genç yoktur herhalde. Orijinal ismi 'Choose Your Own Adventure' olan bu dizide, kararları okuyucu verirdi, kitabın sonu buna göre biçimlenirdi. "Eğer Ms. Brown'u sorguya çekecekseniz sayfa 31'e, yemek odasını incelemek istiyorsanız sayfa 47'ye, Mr. Pink'in kahve davetini kabul edecekseniz sayfa 69'a geçin."
13- Lorel ile Hardi
Lorel ile Hardi, çocukken okuduğum tek çizgiromandır. 10 kadar büyük cilt, 40 civarı da küçük cilt hala raflarda durmakta (gerçi biriktirip bugünlere getirmiş olma şerefi bana ait değil, eski sevgiliminkileri hacılamıştım zamanında, ama olsun). Nedense Lorel'i (zayıf ve ezik olan) tutar, Hardi'nin (şişko ve cin olan) ona çektirdiklerine pek üzülürdüm.
Okunmaktan sayfaları dökülmüş bir kitap daha. Alfred Şüller ve Fridrih Müller'in ağzından kaleme alınmış bu yol hikayelerini okurken gülmekten karnıma ağrılar girerdi. Bendeki kopyası Yapı Kredi'dendi ama sanırım artık o baskısı tükenmiş, başka bir yayınevinden çıkıyor. Bu yeni yayınevinin kitabın kapak resmine koyduğu arp (solda) ne ola ki? Keman çalardı Alfred ve Fridrih. Kitap 1900'lerin başında, bir gazetede fasiküller halinde yayınlanmış, sonradan iki ciltte toplanmış. Çevirenin adı Mehmet Tevfik diye geçer, yazarın adı ise belli değil. Fakat ben bu kitabın bir Alman değil de bir Türk tarafından yazıldığına adım gibi eminim. Genç Kızlar'ı yazan, ama o yıllarda çeviri romanlar daha çok tutulduğu için (ve kimbilir daha başka hangi nedenlerden) Vincent Ewing isimli uydurma bir yazar tarafından yazılmış gibi gösteren Nihal Yeğinobalı örneğindeki gibi, Bir Çalgıcının Seyahati'nin de asıl yazarının Mehmet Tevfik olduğunu düşünüyorum.
5- Ulduz Kız'ın Kargaları ve Konuşan Bebeği başta olmak üzere tüm Behrengi Masalları (Samed Behrengi)
Behrengi'yi sevmemek mümkün mü? Şimdi dönüp baktığımda biraz fazla kör göze parmak buluyorum sosyalizm mesajlarını, ama o yaşta farkına bile varmamıştım, demek doğru formülü bulmuş yazar çocuklar için :) Küçük Kara Balık, Bir Şeftali Bin Şeftali, Konuşan Bebek ve Kargalar... En çok Kargalar. Ağacın dallarında sallandırılarak sopayla dövülerek öldürülen anne kargaya epeyce göz yaşı döktüğümü anımsarım :)
6- Kırmızı Balon (Albert Lamorisse)
Bu kitabı her seferinde yeni baştan hüzünlenerek okuduğumu hatırlıyorum. Kırmızı bir balon bulan Pascal isimli bir çocuğun 24 saatini anlatır. Pascal'ın tek istediği şey yolda bulduğu kırmızı balonun onunla kalmasıdır, ancak türlü aksiliklerle (katı otobüs/okul kuralları, pislik kabadayılar vs.) bir türlü balona kavuşamaz. Üstelik kırmızı balonun da bir bilinci vardır ve Pascal'ı dostu beller, onun için türlü fedakarlıklara girmekten kaçınmaz. Yanılmıyorsam aslında orijinali bir filmdir bu kitabın, yani alıştığımızın tersine film kitaptan değil, kitap filmden uyarlanmıştır.
7- Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery)
Küçük Prens'le ilgili ne yazılabilir ki? Bilmeyen de, sevmeyen de yoktur herhalde. Küçük Prens işte. "...Gülün için harcadığın zamandır gülünü bu kadar önemli yapan."
8- Lastik Pabuçlar (Mihail Zoşçenko)
Mika ve Lilya isimli iki kardeşin öyküleri vardır bu kitapta, gene biraz fazla mesaj kaygılı, ama çok sevimli öyküler.
9- Karşı Pencere ve Uçurtmam Bulut Şimdi (Sevim Ak-Behiç Ak)
Hem Karşı Pencere, hem de Uçurtmam Bulut Şimdi, Meltem'in öykülerini anlatır. Meltem sarı saçlı ve gözlüklü, fazla meraklı ve sanki biraz da şanssız bir kız çocuğudur, belki de kendimle özdeşleştirmişim fark etmeden :) Nedeni ne olursa olsun, öyküleri de, çizimleri de çok eğlenceli bulurdum.
10- Bacaksız Serisi (Rıfat Ilgaz)
Bacaksız Bahri isimli yoksul bir çocuğu anlatan 5 kitaplık bir seri. Bacaksız solaktı, ilkokuldaki öğretmeni çocukcağızın sol elini cetvelle terbiye etmeye kalkmıştı. Yeni gelen öğretmen ise orospu çocuğu bir faşist çıkmış, Bahri'nin sol elinin parmaklarını kurt başı şekilli bir broşun iğnesiyle delmişti. Bu seriden tüm hatırladığım bunlar :) Bir de Bacaksız'ın kaçak sigara satıp para kazandığı, ama o kısım biraz bulanık. Olabilir mi?
11- Gizli Yediler, Afacan Beşler ve Yaramaz Kızlar Serisi (Enid Blyton)
Yaramaz Kızlar (en az hatırladığım seri): 11 yaşlarında bir kızın yatılı bir kızlar okulundaki maceraları, her sınıfa bir kitap. Afacan Beşler: Reis, Miço, Gamze, Hako ve köpekleri, nereye gitseler macera onları bulur. Gizli Yediler: Adından da anlaşılacağı gibi 7 çocuktan oluşan, dedektifliğe özenen gizli bir çete, her kitapta yeni bir gizemi çözerler. A.B. ve G.Y. serilerini yatma saatim geçtikten sonra geceleri yorganımın altında el feneriyle okuduğumu anımsıyorum. İkisi de en az 20 kitaptan oluşuyordu, şaşar kalırdım nasıl bu kadar çok gizemle karşılaşabildiklerine, içim giderdi, hatta özentilikten yazlıktaki arkadaşlarımı örgütleyip bir çete kurmuştum ama tabii ki çözecek hiçbir olay yoktu :) Gizli Yediler'de de Pıtırcık serisinde olduğu gibi çocukların isimleri değiştirilmişti, fakat -en azından benim için- ters etki yapmıştı, garip garip isimler bulmuş çevirmen, Peter'ı Pet, Janet'ı Cano yapmış, diğer üyeler de Çalıkuşu, Çakı, Tombik, Cinci ve Kaptan olmuş. Hangisi kız hangisi oğlan bir türlü anlayamazdım.
12- Macera Tüneli dizisi (Çeşitli Yazarlar)
80'lerde doğup da Macera Tüneli'ni bilmeyen genç yoktur herhalde. Orijinal ismi 'Choose Your Own Adventure' olan bu dizide, kararları okuyucu verirdi, kitabın sonu buna göre biçimlenirdi. "Eğer Ms. Brown'u sorguya çekecekseniz sayfa 31'e, yemek odasını incelemek istiyorsanız sayfa 47'ye, Mr. Pink'in kahve davetini kabul edecekseniz sayfa 69'a geçin."
13- Lorel ile Hardi
Lorel ile Hardi, çocukken okuduğum tek çizgiromandır. 10 kadar büyük cilt, 40 civarı da küçük cilt hala raflarda durmakta (gerçi biriktirip bugünlere getirmiş olma şerefi bana ait değil, eski sevgiliminkileri hacılamıştım zamanında, ama olsun). Nedense Lorel'i (zayıf ve ezik olan) tutar, Hardi'nin (şişko ve cin olan) ona çektirdiklerine pek üzülürdüm.
9 yorumcuk:
Gözlerim doldu okurken. Bu yazıda 13 kitap(lar) var, bunlardan Pıtırcık, Çarli'nin Çikolata Fabrikası, Bir Çalgıcının Seyahati, Küçük Prens, Bacaksız, Gizli Yediler ve Macera Tüneli benim de çocukluğum vazgeçilmezleri. O günlere dönmüş gibi oldum.
Pıtırcık'la ilgili yazdıklarına katıldığımı söyleyemeyeceğim. Bence okuması çok çok zevkli bir seri, hala. 30'u geçtim. Bana mısın demiyor. Çok "kıyak"tır çok. Basılmamış hikayeleri de okudum. Ben öyle şeylere biraz şüpheli yaklaşıyorum hep. Ticari amaçtır, çakmadır diye bakıyorum default olarak. Bu önyargıma rağmen aynı tat aynı doku. Sevdim.
Roald Dahl 'ı da çok severim. Candır. Çocuk kitapları da güzeldir. Bir de "Amcam Oswald"ı vardır ki, en çok onu sever, şiddetle tavsiye ederim.
Sevgiler Saygılar
Evet, Pıtırcık'ı ben de hâlâ okuyabiliyorum ama bana bir şeyler ifade ettiği için, çocukken çok sevdiğim için vs. Pıtırcık'la alakası olmayan bir yetişkinin okuması abes olur biraz.
Amcam Oswald'ı ben de tavsiye etmiştim yazımda, defalarca okunmaktan sayfaları dökülmüş bir kitap olur kendisi. Dahl'ın öyküleri de güzeldir.
en son küçük vampir dogumgunu kutluyordu ondan sonrasını okumadım
Dört Kafadarlar Takımı'nı bekledim yazının sonuna gelene kadar ama yoktu listede :) Ona rağmen çok keyifli bir nostalji oldu benim için de..
Çocuk olmak çok güzel birşeydi.
Pıtırcık, Küçük Vampir, Kırmızı Balon, Macera Tüneli kitapları benim de favorilerim arasında :) Hele macera tünelini okurken yol ayrımına geldiğimde parmağımı o sayfada tutup seçtiğim yolu beğenmezsem öbür sayfaya geçme hilesini ne çok yapardım :) Ayrıca Can Yayınlarından Pippi Uzunçorap serisi de nefis bir seriydi. Sonra hatta filmi de yapıldı sanırım.
Hepsi çok güzel ama benim unutulmazım "Uçurtmam Bulut Şimdi"
bazı kısımlarını ezbere biliyorum, evet :)
Ulduz kızın kargalarını okurken ben de çok duygulandım. Hatta annemle babamın gözündeki imajım zedelenmesin diye gizlice masanın altına saklanıp ağlaya ağlaya okuduğumu hatırlıyorum.
Kucuk bir kiz taniyorum 5 yasinda
Kucuk bir kiz taniyorum 6 yasinda... Diye giden bir kitap serisi vardi, Dogan kardes'ten cikiyordu.
Yorum Gönder