Nasıl ki bazı müzikleri uzun yolda arabayla giderken dinlemek, bazılarını ise uyumaya yakın karanlıkta dinlemek güzeldir; oyunların da bazıları karanlıkta ve pür dikkat oynamak için yaratılmış oluyor sanki. Hotline Miami de öyle bir oyun işte, başka hiçbir oyuna benzetemediğim, gözlerinizi sulandırıp başınızı döndürebilen, insanda halüsinatif ilaç almış etkisi yaratan bir havası var. İnsanı içine çeken bu garip dünyanın üstüne inanılmaz zevkli oynanış da eklenince, şans eseri bulduğum bu oyun benim için bu senenin cevherlerinden oldu.
Ne olur ne olmaz belirteyim, aşırı vahşet içeren bir oyun, o yüzden rahatsız olacaklar veya yaşı yetmeyenler okumasın/oynamasın. Bunun yanında Hotline Miami, herkese yönelik olma amacı taşıyan bir oyun değil zaten, grafik tarzından başlayıp aşırı derecede yüksek olan zorluk seviyesine kadar uzanan, çoğu kişinin alıştığı normların dışına düşen özellikleri var. Bir nevi arkadaşınızın cd’leri arasında bulduğunuz o garip kapaklı, ilk dinleyişte anlamlandıramadığınız fakat sonradan dinleyince bağımlılık yapan sıradışı punk albümüne benziyor Hotline Miami.
Oyundaki olaylar 89’un Miami’sinde geçiyor ve biz nereden geldiği belli olmayan şifreli telefon mesajları doğrultusunda gönderildiği yeri temizlemeye giden, kim olduğunu bilmediğimiz bir karakteri oynuyoruz. Arada David Lynch filminden çıkmış gibi duran diyalog ve görseller eşliğinde bizim de dahil olduğumuz maskeli korkunç insanların içinde olduğu, tam olarak neler olduğunu asla açık etmeyen içler ürpertici bir de senaryosu var oyunun.
Oynanışa gelirsek, ilk GTA’ya benzer bir şekilde kuşbakışı oynuyoruz ve amacımız gittiğimiz bölgedeki herkesi öldürmek. Basit duyuluyor olabilir ama olmadığını hemen öğreniyorsunuz: Bu dediğimi abarttığımı düşünebilirsiniz ama abartmıyorum, ilk ölümünüz oyuna başladıktan sonra 5 saniye içinde gerçekleşiyor, en azından bende öyle oldu. (Tabi tutorial kısmını saymazsak).
Tek bir darbe karakterimizi öldürmeye yetiyor (düşmanlarımızın aksine, onlara vurduğumuzda ya da kapı çarptığında yere düşüp kısa süreliğine bayılıyorlar, bu noktada hemen onların işini bitirmezsek uyandıklarında peşimize takılıyorlar). Ayrıca düşmanlarımız bizi farkettiği anda çok hızlı saldırıyorlar, bu da böyle anlarda inanılmaz hızlı refleksler gerektiriyor. Bu yüzden kafanıza göre gördüğünüz her şeye saldırdığınız bir oyunla kazanmak pek mümkün değil. Gireceğiniz yere girmeden önce hangi silahı kullanmanız gerektiğini düşünüp plan yapmanız, ne zaman sessizce ilerleyip görünmeden işinizi bitirmeyi, ne zaman kaostan yararlanıp hızlı bir şekilde ortaya dalacağınızı planlamanız gerekiyor. Tabii bu planlar çoğu zaman yolunda gitmiyor.
Oyun çok zor ama bir o kadar zevkli, kendinizi ekranın başında terler içinde odaklanmış, kalp atışı tehlikeli seviyelere ulaşmış bir şekilde inanılmaz refleks gerektiren planınızı saniyeler içinde uygularken buluyorsunuz. Zor olanı başardığınızda, haliyle insan çok daha iyi hissediyor.
Oyunda 80’li yılların ikinci sınıf aksiyon filmlerine benzer acaip bir vahşet sözkonusu, tüm vücudundaki kanı boşaltmadan ölen yok oyunda. Senaryonun merkezinde de vahşet var esasında ve bizim neden bunların ortasında yer aldığımızı sorgulayan bir şekilde ilerliyor. Oyunun havasına uygun ilerleyen müziklerinin kesildiği tek nokta var, o da bölümleri temizledikten sonra arabamıza dönerken gerçekleşiyor, çok huzursuz bir sessizlik/hafif uğultu eşliğinde arabamıza doğru yol alırken yarattığımız dehşetin yanından yürümek tüyler ürpertici olabiliyor.
Daha fazla övgüler düzüp yazıyı uzatmanın manası yok sanırım. Ekran görüntülerine bakıp sıradan bir retro/remake oyunu diye düşünmeyin, oyunun yetişkinlere yönelik teması ve refleksleri sınayan oynanışı ilginizi çektiyse mutlaka bir deneyin derim. Mümkünse karanlıkta.
Oyunun steam linki: http://store.steampowered.com/app/219150
Oyunun gog linki: http://www.gog.com/en/gamecard/hotline_miami
Ek: Merak edenler için; oyunun programlamasını yapan ve birkaç saatte tasarladığı ilginç oyunlarıyla bilinen Jonatan 'Cactus' Söderström'ün eski ve bedava oyunlarına buradan ulaşabilirsiniz.
1 yorumcuk:
Görünüşe göre feci şekilde ilk GTA'ya benziyor, sizin de dediğiniz gibi. Merak ettim doğrusu. İnceleme için teşekkürler.
Yorum Gönder