(Survivor 20.7 - 20.9)
Umut'un yazdığı Heroes vs. Villains bölüm incelemelerinin (ilginizi çekerse şurada ve şuradalar) beni de aynı şekilde yazmaya özendirdiğini itiraf ederek başlayayım bu yazıya. Üstelik Türkiye'de Survivor izleyen topu topu 30 kişiden 1'inin (hatta ara sıra 2'sinin birden!) blogumuzu okuduğunu ve üstüne üstlük yorum bıraktığını (!) gördükten sonra, "Sadece ben ve Umut mu okuyacak yani," endişesi de kalmadı. Bir de sezon başlamadan yazdığım uzuuun yazıdaki (o da burada, ilgilenirseniz şayet) oyuncular hakkındaki fikirlerimin, bu sezonki oyunlarını gördükten sonra ne kadar değişmiş olduğunu fark ettim, mesela Rupert'ın Heroes tribe'ındaki favorim olduğunu falan yazmışım, çok korkunç, derhal düzeltilmesi gerekiyor bunların :) Hem 20 kişi başlamışlardı, 10 kişi kaldılar, bir sonraki bölümde merge olacakları kesin, oyuncularla ilgili baştan bir şeyler düşünmek/yazmak için daha iyi bir zaman olamaz. Sezonun 9. bölümü itibariyle oyuncularla ilgili fikirlerimi anlatacağım yani bu yazıda; kişilerden bahsederken olaylardan bahsetmemek de olmayacak tabii, o nedenle bunu yaparken son üç bölümden (ama daha çok en son bölümden) bahsediyor da olacağım.
Önce gidenlere bakalım kısaca:
Bana en çok koyan Boston Rob'ın gidişi oldu. Ama gittiği bölümde içim rahatladı, sevindim neredeyse, derin bir nefes aldım. Çünkü sezon başlamadan önceki üç favorim Rob, Parvati ve Russell'dı, hâlâ değişmiş değil bu (Rob gitti gerçi ama, Umut'la ikimizin kalplerinde yaşıyor). Bu da demektir ki, eğer o gitmeseydi Parvati ya da Russell gidecekti. Favori üçlümün ikisi bir tarafta, sonuncusu da karşı tarafta olunca, ikisinin birden olduğu alliance'a kayıyor gönlüm bittabii. Keşke Russell ve Rob egolarını bir kenara koyup allign edebilselerdi, bu sezonun ve diğer yarışmacıların ağzına sıçar, siler süpürürlerdi tümünü. Ama yapamadılar, yapabilseler zaten biri Rob, diğeri de Russell olmazdı.
Rob kadar olmasa da gidişleriyle beni üzmüş yarışmacılara geçeyim, gidiş sıralarına göre: Stephenie, taktiksel zekası yüksek olmasa da hem fiziksel hem ruhsal olarak acayip güçlü bir yarışmacıydı ve onu challenge'larda izlemek çok zevkliydi. Cirie stratejik olarak en güçlü kadın oyuncuydu ve gitmese şahane etkileşimler izletecekti bize, eminim (yine de underdog'lar Colby ve Tom kurtulduğu için gittiği tribal council'da sevindiğimi hatırlıyorum). Tom çok iyi bir adamcağızdı, dürüsttü ama saftirik değildi, çok düzgündü hem, şovenist domuz James'in ağzının payını olağanüstü seviyeli (!) bir şekilde vermeyi başarmıştı. Yazık oldu. Bir de bu hafta giden Courtney var, işte ona ciddi ciddi üzüldüğümü söyleyebilirim. Her şeyden önce kızı çok seviyorum, kazanmasını beklemiyordum ama en azından Final 5'a kadar kalıp hazırcevaplığı, ukalalığı ve keskin zekasıyla bizi eğlendirir diye umuyordum. Bir de kalsaydı Parvati ve Russell'a sağlayacağı avantaj var tabii. Sandra varken Courtney'i göndermenin mantığını hâlâ çözebilmiş değilim; Sandra merge olur olmaz koşarak gidip Heroes'dan birileriyle (muhtemelen Rupert'la) allign etmeye çalışacak, ağzı bol laf yapan, itici de olsa kafası stratejiye basan bir hatun. Courtney ise Amanda ve Parvati arasındaki köprüyü kurabilecek, kimsenin tehdit olarak görmesinin gerekmediği 40 kiloluk sarışın. Amanda ve Parvati'nin allign olmak için Courtney'e ihtiyaçları olmayabilir, ama Courtney'nin China'da Final 3'ye Amanda'yla kaldığı hatırlanacak, bir de bu bölüm Parvati'nin yanına gidip "birleştikten sonra sizi taşıyabilirim" temalı gayet zekice bir konuşma yaptığı göz önüne alınacak olursa, Sandra'yı geçtim onun yerine Jerry'nin gönderilmesi bile daha mantıklı bir karar gibi görünüyordu Parvati ve Russell açısından.
Elenmesine sevindiğim yarışmacılar da var tabii: Sırasıyla Sugar, Randy ve James'in gidişlerini bolca tezahuratla karşıladım; biri aptal, diğeri bunak, sonuncusu ise orospu çocuğuydu ne de olsa. Doğru kararlar. Coach'un gidişiyse hafif bir buruk hüzün (!) bırakmış olsa da arkasında, gayet zamanı gelmiş bir hareketti. Başlarda seyirciye şahane bir entertainment value sağlamış olan bu minik psikopat, man-crush'ı Rob gittikten sonra ipleri eline almaya çalışmış, bu esnada da çekilmez olmuştu. Üstelik Heroes'u Villains tribe'ında bir women's-alliance olduğuna ikna etmek açısından da süper bir karardı.
Tyson'ı izlemek (daha doğrusu konuşmasını dinlemek) çok eğlenceliydi, kalsa kampta bir renk (!) olurdu ama kendisi inanılmaz bir salaklıkla gittiği için gitmeyi hak ettiğine karar verdim, üstelik onun gidişi Russell'ın Parvati'ye verdiği immunity idol'ın oynanmasına ve Jerry'nin Coach'u da sürükleyerek Russell-Parvati-Danielle alliance'ını güçlendirmesine, Rob'ın inanılmaz eğlenceli bir şekilde göt edilmesine ve Parvati ve Russell'ın -kısaca- hayatlarının kurtulmasına neden olduğu için, üzüldüm diyemeyeceğim :) Hatta hiç mi hiç utanmadan (nasılsa bu yazıyı bu cümleye kadar okuyan adam hardcore Survivor fanıdır ve bizimle dalga geçemez!) itiraf da ederim: Tyson'ın gidişini Umut'la çığlıklar eşliğinde izlemiştik. Çığlıklar.
Biraz da şu müthiş mektubundan bahsedelim :) Jeff blogunda bunun herkesin iddia ettiği gibi aptalca bir hareket olmadığını, aslında stratejik olarak anlamlı olduğunu, J.T.'nin elindeki bilgilerle yapabileceğinin en iyisini yaptığını yazmış. Tam da bu: Amanda'nın da gayet güzel belirttiği gibi J.T. "elindeki bilgilerle" hiçbir şeyi varsaymamalıydı çünkü böyle bir durumda elinde bir bilgi yok demektir! Bir women's-alliance olduğuna %99 emin olsa bile (ki nasıl olabilir? nereden çıkardı ki bunu? orada oyununu hiç görmemiş olsan da Villains tribe'ına konulduğu için belli ki iyi haber olamayacak biri var, hiç mi şüphelenmezsin?) asla yapmaması gereken, feci aptalca bir hareketti bu. Kabul etmeliyim ki sadece aptalca değil, eğlenceliydi de. Colby'nin challenge'da Russell'la konuşmasından tut J.T.'nin korkunç derecede lame mektubunun Parvati tarafından yüksek sesle yerin dibine batırılarak okunmasına kadar ("your bff, xoxo") her saniyesine bayıldım. Erik'in immunity necklace'ını Natalie'ye vermesi, James'in cebinde iki tane immunity idol varken elenmesi, Jason'ın bir sopayı idol zannedip kullanması ve Tyson'ın resmen kendi kendini göndermesinin yanında, Survivor tarihinde yapılmış en aptalca hareketler arasında yerini aldı benim gözümde bu. Kısaca bölümün adına da bakabiliriz bunun için: Survivor History.
Şimdi, Heroes vs. Villains'ın 9 bölümünü gördükten sonra Parvati'ye daha da hayran olmuş vaziyetteyim, groupie gibi hissediyorum kendimi. İlk bölümlerde gider diye çok korkuyordum (ki korkunç büyük bir tehditti) ama artık gerekli gücü kazandı diye düşünüyorum, içim rahat. Final 2'ya ya da 3'ye (bu sefer 3 kişi olacak gibi bir his var içimde) kalmasını deli gibi istiyorum ve güvenim de sonsuz kendisine :) Sadece Amanda'yla birlikte kalırsa, Parvati'nin bir daha kazanmasını istemeyen kazma Heroes tribe'ı üyeleri Amanda'ya verebilir oyunu diye korkuyorum. Olsun, bir final tribal council'a kalsın, gerisi mühim değil. Bir de Russell'ı harcamasın lütfen. Eğer ikisi arasında bir seçim yapmam gerekse Parvati'yi seçerim, ama gerekmesin, Boston Rob zaten giderek acılara gark etti bizi, Russell da gitmesin, hele hele Parvati onu gönderen kişi hiç olmasın. Kalsınlar işte Final 3'ye birlikte. Yanlarındaki 3. kişi de kim olursa olsun, feci gıcık olduğum Sandra, Rupert veya J.T.'nin bile olmasını kabul edebilirim :)
Böyle demişim ilk yazıda, çok da iyi etmişim. Russell hâlâ inanılmaz bir zekayla oynuyor, biz de ağzımız açık izliyoruz. Sık sık yumurtladığı "Ben Russell Hantz'im! En büyüğüm!" gibi laflar da eğlencenin tuzu biberi oluyor. Evet, Russell sosyopat bir cüce. Ama bir Survivor olarak biçilmiş kaftan. Özellikle Parvati'ye nasıl kapıldığını, onun karşısında nasıl süt dökmüş kediye döndüğünü izlemek fena halde keyifli oluyor, sonuçta Parvati hariç her oyuncuya inanılmaz bir küçümseme ve aşağılamayla yaklaşan bir adamdan bahsediyoruz. Şimdi ün büyük korkum sonunun Parvati'nin elinden gelmesi, Parvati her an harcayabilecek durumda Russell'ı çünkü. Harcamasın, Final 2'ya yanında götürsün. Nasılsa Russell sosyal açıdan korkunç bir oyuncu olduğu için tüm oyları Parv toplar. Lütfen. Lütfen lütfen. Bu olmuyorsa, en azından ilerlesin oyunda biraz daha Russell, önümüzdeki birkaç bölümde elenmesin. (Nedense 10. bölümde merge olur olmaz Parvati'nin Amanda'yla kafa kafaya verip J.T. ve Russell gibi tehditlerden kurtulacağı gibi bir korku yerleşti yüreğime)
Umut'un yazdığı Heroes vs. Villains bölüm incelemelerinin (ilginizi çekerse şurada ve şuradalar) beni de aynı şekilde yazmaya özendirdiğini itiraf ederek başlayayım bu yazıya. Üstelik Türkiye'de Survivor izleyen topu topu 30 kişiden 1'inin (hatta ara sıra 2'sinin birden!) blogumuzu okuduğunu ve üstüne üstlük yorum bıraktığını (!) gördükten sonra, "Sadece ben ve Umut mu okuyacak yani," endişesi de kalmadı. Bir de sezon başlamadan yazdığım uzuuun yazıdaki (o da burada, ilgilenirseniz şayet) oyuncular hakkındaki fikirlerimin, bu sezonki oyunlarını gördükten sonra ne kadar değişmiş olduğunu fark ettim, mesela Rupert'ın Heroes tribe'ındaki favorim olduğunu falan yazmışım, çok korkunç, derhal düzeltilmesi gerekiyor bunların :) Hem 20 kişi başlamışlardı, 10 kişi kaldılar, bir sonraki bölümde merge olacakları kesin, oyuncularla ilgili baştan bir şeyler düşünmek/yazmak için daha iyi bir zaman olamaz. Sezonun 9. bölümü itibariyle oyuncularla ilgili fikirlerimi anlatacağım yani bu yazıda; kişilerden bahsederken olaylardan bahsetmemek de olmayacak tabii, o nedenle bunu yaparken son üç bölümden (ama daha çok en son bölümden) bahsediyor da olacağım.
Önce gidenlere bakalım kısaca:
Bana en çok koyan Boston Rob'ın gidişi oldu. Ama gittiği bölümde içim rahatladı, sevindim neredeyse, derin bir nefes aldım. Çünkü sezon başlamadan önceki üç favorim Rob, Parvati ve Russell'dı, hâlâ değişmiş değil bu (Rob gitti gerçi ama, Umut'la ikimizin kalplerinde yaşıyor). Bu da demektir ki, eğer o gitmeseydi Parvati ya da Russell gidecekti. Favori üçlümün ikisi bir tarafta, sonuncusu da karşı tarafta olunca, ikisinin birden olduğu alliance'a kayıyor gönlüm bittabii. Keşke Russell ve Rob egolarını bir kenara koyup allign edebilselerdi, bu sezonun ve diğer yarışmacıların ağzına sıçar, siler süpürürlerdi tümünü. Ama yapamadılar, yapabilseler zaten biri Rob, diğeri de Russell olmazdı.
Rob kadar olmasa da gidişleriyle beni üzmüş yarışmacılara geçeyim, gidiş sıralarına göre: Stephenie, taktiksel zekası yüksek olmasa da hem fiziksel hem ruhsal olarak acayip güçlü bir yarışmacıydı ve onu challenge'larda izlemek çok zevkliydi. Cirie stratejik olarak en güçlü kadın oyuncuydu ve gitmese şahane etkileşimler izletecekti bize, eminim (yine de underdog'lar Colby ve Tom kurtulduğu için gittiği tribal council'da sevindiğimi hatırlıyorum). Tom çok iyi bir adamcağızdı, dürüsttü ama saftirik değildi, çok düzgündü hem, şovenist domuz James'in ağzının payını olağanüstü seviyeli (!) bir şekilde vermeyi başarmıştı. Yazık oldu. Bir de bu hafta giden Courtney var, işte ona ciddi ciddi üzüldüğümü söyleyebilirim. Her şeyden önce kızı çok seviyorum, kazanmasını beklemiyordum ama en azından Final 5'a kadar kalıp hazırcevaplığı, ukalalığı ve keskin zekasıyla bizi eğlendirir diye umuyordum. Bir de kalsaydı Parvati ve Russell'a sağlayacağı avantaj var tabii. Sandra varken Courtney'i göndermenin mantığını hâlâ çözebilmiş değilim; Sandra merge olur olmaz koşarak gidip Heroes'dan birileriyle (muhtemelen Rupert'la) allign etmeye çalışacak, ağzı bol laf yapan, itici de olsa kafası stratejiye basan bir hatun. Courtney ise Amanda ve Parvati arasındaki köprüyü kurabilecek, kimsenin tehdit olarak görmesinin gerekmediği 40 kiloluk sarışın. Amanda ve Parvati'nin allign olmak için Courtney'e ihtiyaçları olmayabilir, ama Courtney'nin China'da Final 3'ye Amanda'yla kaldığı hatırlanacak, bir de bu bölüm Parvati'nin yanına gidip "birleştikten sonra sizi taşıyabilirim" temalı gayet zekice bir konuşma yaptığı göz önüne alınacak olursa, Sandra'yı geçtim onun yerine Jerry'nin gönderilmesi bile daha mantıklı bir karar gibi görünüyordu Parvati ve Russell açısından.
Elenmesine sevindiğim yarışmacılar da var tabii: Sırasıyla Sugar, Randy ve James'in gidişlerini bolca tezahuratla karşıladım; biri aptal, diğeri bunak, sonuncusu ise orospu çocuğuydu ne de olsa. Doğru kararlar. Coach'un gidişiyse hafif bir buruk hüzün (!) bırakmış olsa da arkasında, gayet zamanı gelmiş bir hareketti. Başlarda seyirciye şahane bir entertainment value sağlamış olan bu minik psikopat, man-crush'ı Rob gittikten sonra ipleri eline almaya çalışmış, bu esnada da çekilmez olmuştu. Üstelik Heroes'u Villains tribe'ında bir women's-alliance olduğuna ikna etmek açısından da süper bir karardı.
Tyson'ı izlemek (daha doğrusu konuşmasını dinlemek) çok eğlenceliydi, kalsa kampta bir renk (!) olurdu ama kendisi inanılmaz bir salaklıkla gittiği için gitmeyi hak ettiğine karar verdim, üstelik onun gidişi Russell'ın Parvati'ye verdiği immunity idol'ın oynanmasına ve Jerry'nin Coach'u da sürükleyerek Russell-Parvati-Danielle alliance'ını güçlendirmesine, Rob'ın inanılmaz eğlenceli bir şekilde göt edilmesine ve Parvati ve Russell'ın -kısaca- hayatlarının kurtulmasına neden olduğu için, üzüldüm diyemeyeceğim :) Hatta hiç mi hiç utanmadan (nasılsa bu yazıyı bu cümleye kadar okuyan adam hardcore Survivor fanıdır ve bizimle dalga geçemez!) itiraf da ederim: Tyson'ın gidişini Umut'la çığlıklar eşliğinde izlemiştik. Çığlıklar.
HEROES
Amanda
Kendisine bazı bölümlerde ciddi ciddi gıcık olduğum anlar oldu -birisi kendisine stratejiyle ilgili bir şey sorduğunda dikkat çekmemek için her zamanki yavru köpek bakışlarını atıp asla kesin bir şey söylemediği zamanlar (gören kızın kendi fikri yok zanneder) ya da James'in iğrenç, kusulası gerizekalı bir domuz gibi davrandığı zamanlar bile ondan gözleri dola dola "he's like a brotha to meee!" diye bahsettiği, sonra James topallaya topallaya sahilde göründüğünde medical tarafından evacuate edilmediğini anlayıp ona doğru -yine gözler dolu- eski Türk filmlerindeki saftirik hatunlar gibi koştuğu an mesela. Ama kabul etmek gerekir ki, kızın kafası çalışıyor (nitekim son bölümde Survivor'da 100. gününü kutladı, herkesten daha çok yarışmış vaziyette). Mesela J.T.'nin Russell'a verdiği aşk mektubunu yazmak için kullandığı kalem-kağıt Amanda'nın luxury item'ıymış (bir challenge'da kazanmıştı Heroes sanırım luxury item'larını). Bu da luxury item'ını oyuncak ayı ya da jilet olarak seçen yarışmacılarla karşılaştırıldığında çok saygı duyulası bir hareket gibi geldi bana. Üstelik CBS'in sayfasından izlenebilecek sürüyle deleted scene var, her birinde Amanda bir köşeye oturmuş kameraya stratejisini anlatıyor, hani ciddi ciddi düşünüyor, yazıyor, olasılık hesabı yapıyor falan. Bu kafayı Parvati'yle bir olmak için kullanırsa onu sevebilirim bile.Candice
İlk sezonunda (Cook Islands) berbat bir oyuncuydu Candice, hatta bir 'Hero' olarak bu sezon geri getirilmesi pek çok seyircinin tepkisini çekmişti. Silik, aptal, gereksiz buluyordum kendisini, ilk bölümler de bu fikrim değişmedi. Ama bir şekilde (Survivor Instinct belki?) oynamaya başladı Candice, hem fiziksel olarak hem de stratejik olarak saygı duyulası bir oyun sergiliyor şu an. Kesinlikle silik ya da aptal bulmuyorum onu artık, ama hâlâ gereksiz olduğunu düşünüyor olabilirim :) Yani bir Rupert varken ilk giden o olmasın mesela, ama yarışmayı da kazanmasın bir zahmet.Colby
Colby'i runner-up olduğu ilk sezonunda izlememiş, sadece kısa sürede gönderdildiği All-Stars'da görmüş olduğum için belki, sezon başlamadan nefret edilesi bir Survivor olacağını düşünüyordum. Tamamen değişmiş durumda görüşüm. Biraz fazla düz, hatta sıkıcı, nasıl derler fazla "heroic" bir oyuncu Colby, o yüzden kazanmasını istediğim isim değil. Ama kendisini sempatik buluyorum, umarım ilerleyebilir.J:T:
Ah J.T. ah. Böyle mi olacaktı? İlk yazımda J.T.'nin çok iyi kalpli, cesur, sürekli çalışan ve herkesi memnun etmeye çalışan bir "provider" olduğunu yazmışım. Tocantins'in galibi olan bu güneyli altın çocuk (!), kendisinden çok daha büyük stratejistler tarafından çiğ çiğ yenecek gibi geliyordu bana. Çok ama çok yanılmışım. Hâlâ çiğ çiğ yeneceğini düşünüyorum gerçi (Russell tarafından tabii ki), ama J.T. "dürüst çiftçi"den "sürekli ortalığı karıştırmaya çalışan, hiçbir lafına güvenilmez, stratejik olarak gerekli olmadığı zamanlarda bile sırf zevkine yalan söyleyen, kendini kötü çocuk olmak için gaza getirmiş pek de parlak olmayan ikiyüzlü göt"e dönüştü bu sezon. Neyse ki son numarası yani Russell'a gönderdiği -yanına bir minik aşk mektubu iliştirilmiş halde- hidden immunity idol ne büyük bir gerizekalı olduğunu etrafındakilere gösterdi de, onun için daha fazla endişelenmeme gerek kalmadı. Bir an önce gönderilir umarım -dedim ama, individual immunity'lerde büyük bir tehdit olacağı için, bu bölüm de merge gerçekleşeceği için belki biraz erken rahat nefes almışım, belki sırf immunity'lerle oyunun sonuna kadar gider. Ama pek çok kişiye ne kadar güvenilmez olduğunu gösterdiği için, jüriden pek bir oy alabileceğini sanmıyorum.Biraz da şu müthiş mektubundan bahsedelim :) Jeff blogunda bunun herkesin iddia ettiği gibi aptalca bir hareket olmadığını, aslında stratejik olarak anlamlı olduğunu, J.T.'nin elindeki bilgilerle yapabileceğinin en iyisini yaptığını yazmış. Tam da bu: Amanda'nın da gayet güzel belirttiği gibi J.T. "elindeki bilgilerle" hiçbir şeyi varsaymamalıydı çünkü böyle bir durumda elinde bir bilgi yok demektir! Bir women's-alliance olduğuna %99 emin olsa bile (ki nasıl olabilir? nereden çıkardı ki bunu? orada oyununu hiç görmemiş olsan da Villains tribe'ına konulduğu için belli ki iyi haber olamayacak biri var, hiç mi şüphelenmezsin?) asla yapmaması gereken, feci aptalca bir hareketti bu. Kabul etmeliyim ki sadece aptalca değil, eğlenceliydi de. Colby'nin challenge'da Russell'la konuşmasından tut J.T.'nin korkunç derecede lame mektubunun Parvati tarafından yüksek sesle yerin dibine batırılarak okunmasına kadar ("your bff, xoxo") her saniyesine bayıldım. Erik'in immunity necklace'ını Natalie'ye vermesi, James'in cebinde iki tane immunity idol varken elenmesi, Jason'ın bir sopayı idol zannedip kullanması ve Tyson'ın resmen kendi kendini göndermesinin yanında, Survivor tarihinde yapılmış en aptalca hareketler arasında yerini aldı benim gözümde bu. Kısaca bölümün adına da bakabiliriz bunun için: Survivor History.
Rupert
Bu sezon parmağını oynatmıyor bu adam. Hiçbir şey yapmıyor, hiçbir şey ama. Üstelik ilk günden kendine kurduğu (daha doğrusu bulduğu, ya da belki yamandığı) alliance zarar görmesin diye yanlış kişileri eleyip durdu. James varken Tom'u mesela. Hiçbir taktik yok, sadece "ben buraların sahibiyim, en güçlüyüm, en yetenekliyim, bana sormadan bir bok olmaz" hali tavrı var, ve tabii ki her challenge'da yeni baştan göt oluyor, korkunç. Gerçek hayatta sevimli olabilir bu insan, ama Survivor'da değil. Ya fazla yaşlanmış ciddi anlamda oynamak için, ya da... Neyse ne. J.T.'den bile daha önce göndersinler bu işe yaramaz koca ego baloncuğunu.VILLAINS
Danielle
"Russell'ın en büyük destekçisi olacak kapasiteyi görüyorum kendisinde" diye yazmışım sezon başlamadan, tutan tek tahminim de bu olmuş bu sezonla ilgili sanırım. Aferin Danielle. Ne sempati duyguları uyandırıyor bende, ne de gıcık oluyorum kendisine. Challenge'larda hiç fena değil, stratejik olarak da aklı çalışıyor ama under-the-radar oynuyor ki benim hiç katlanamadığım bir oyun tarzı bu. Russell ve Parvati'yi desteklediği sürece kalsın diyorum gene, sonra da ne gelirse gelsin başına.Danielle
Jerry
Jerry de ne sevdiğim ne gitsin dediğim oyunculardan. Aklının pek çalıştığı söylenemez, ama zararsız bir minik oyuncu kendisi, istediği kadar kalabilir -kazanması imkansız çünkü. Umarım Russell ve Parvati'ye ihanet etmez merge'den sonra Colby'le birleşip.Parvati
Parvati'yle ilgili fikirlerim hiç mi hiç değişmediği için, Heroes vs. Villains yazısındaki bölümü olduğu gibi almak isterim buraya: Parvati kusursuz bir oyuncu bence. Taktiksel yaklaşıyor, kafası çok iyi çalışıyor. Ozzy'i çok güzel harcadı Micronesia'da mesela. Sosyal oyunu oynamaktan geri kalmıyor, Amanda'nın yavru köpek bakışlarına rağmen jüri 1 milyon doları ona veriyor -çünkü birebir ilişkilerde çok başarılı. Flört kartını oynuyor (hem erkeklerle, hem kadınlarla) ama abartmıyor, gereksiz yalanlar söylemiyor. Challenge'larda göze batıp tehlike arz ettiğini düşündürecek kadar iyi değil, ama zayıf olduğunu ve tribe'ı gerilettiğini düşündürecek kadar kötü hiç değil. Kampta tembel değil, ama tepki çekecek kadar çalışkan bir arı da değil.Şimdi, Heroes vs. Villains'ın 9 bölümünü gördükten sonra Parvati'ye daha da hayran olmuş vaziyetteyim, groupie gibi hissediyorum kendimi. İlk bölümlerde gider diye çok korkuyordum (ki korkunç büyük bir tehditti) ama artık gerekli gücü kazandı diye düşünüyorum, içim rahat. Final 2'ya ya da 3'ye (bu sefer 3 kişi olacak gibi bir his var içimde) kalmasını deli gibi istiyorum ve güvenim de sonsuz kendisine :) Sadece Amanda'yla birlikte kalırsa, Parvati'nin bir daha kazanmasını istemeyen kazma Heroes tribe'ı üyeleri Amanda'ya verebilir oyunu diye korkuyorum. Olsun, bir final tribal council'a kalsın, gerisi mühim değil. Bir de Russell'ı harcamasın lütfen. Eğer ikisi arasında bir seçim yapmam gerekse Parvati'yi seçerim, ama gerekmesin, Boston Rob zaten giderek acılara gark etti bizi, Russell da gitmesin, hele hele Parvati onu gönderen kişi hiç olmasın. Kalsınlar işte Final 3'ye birlikte. Yanlarındaki 3. kişi de kim olursa olsun, feci gıcık olduğum Sandra, Rupert veya J.T.'nin bile olmasını kabul edebilirim :)
Russell
Russell de kendisiyle ilgili fikirlerimin değişmediği ender oyunculardan, bu nedenle onunla ilgili daha önce yazdıklarım da aynen geçerli: Russell, Survivor'ın 19. sezonunda yarışmasına rağmen pek çok ilke imza attı. Hidden immunity idol'ları hiçbir ipucu olmadan bulmak gibi. "Eğer zayıf durumda olurlarsa onları daha rahat kontrol ederim" düşüncesinden yola çıkarak kendi tribe'ındaki yarışmacıların mataralarındaki suyu boşaltmak ve çoraplarını yakmak gibi. Oyunun daha ilk gününden farklı insanlarla 5 farklı alliance kurmak gibi. Katrina'da köpeğinin öldüğü hikayesini uydurmak gibi. "Tüm zamanların en büyük villain'ı" diye lanse edilmiş olsa da, adama saygı duymamak imkansız. Oyun tarzı, kendinden önce hiç kimsenin Survivor'ı gerçek anlamda oynamadığına, oraya kamp yapmaya falan geldiklerine inandırdı seyircileri. Fabrika sahibi, zengin, Teksas'lı bir işadamı olan Russell, gündelik hayatta tanışsam büyük ihtimal topuklarım popoma vura vura kaçacağım bir adam. Ama Survivor'da en büyük favorilerimden biri.Böyle demişim ilk yazıda, çok da iyi etmişim. Russell hâlâ inanılmaz bir zekayla oynuyor, biz de ağzımız açık izliyoruz. Sık sık yumurtladığı "Ben Russell Hantz'im! En büyüğüm!" gibi laflar da eğlencenin tuzu biberi oluyor. Evet, Russell sosyopat bir cüce. Ama bir Survivor olarak biçilmiş kaftan. Özellikle Parvati'ye nasıl kapıldığını, onun karşısında nasıl süt dökmüş kediye döndüğünü izlemek fena halde keyifli oluyor, sonuçta Parvati hariç her oyuncuya inanılmaz bir küçümseme ve aşağılamayla yaklaşan bir adamdan bahsediyoruz. Şimdi ün büyük korkum sonunun Parvati'nin elinden gelmesi, Parvati her an harcayabilecek durumda Russell'ı çünkü. Harcamasın, Final 2'ya yanında götürsün. Nasılsa Russell sosyal açıdan korkunç bir oyuncu olduğu için tüm oyları Parv toplar. Lütfen. Lütfen lütfen. Bu olmuyorsa, en azından ilerlesin oyunda biraz daha Russell, önümüzdeki birkaç bölümde elenmesin. (Nedense 10. bölümde merge olur olmaz Parvati'nin Amanda'yla kafa kafaya verip J.T. ve Russell gibi tehditlerden kurtulacağı gibi bir korku yerleşti yüreğime)
Sandra
Tanımadığım, daha önceki sezonlarının hiçbirini izlemediğim tek yarışmacıydı Sandra. Nedense itici bulmuştum hakkında hiçbir şey bilmeden. Hâlâ itici buluyorum, değişmedi bu. Tamam oynuyor, biraz olsun uğraşıyor, Rupert kadar pasif değil mesela... Ama çok itici hâlâ. Underdog'ken de itici, güçlü alliance'ın üyelerinden biriyken de, kıçını kurtarmaya çalışıp taktik yaparken de... Her halükarda itici. Umarım önümüzdeki bölüm Heroes'un üyelerine gidip her şeyi anlatarak bizimkilerin başını belaya sokmaz.
8 yorumcuk:
Bir reality show icin boyle diyecegime asla inanmazdim ama sanirim izliyecegim bu programi ben. İki blog yazarinin da begenilerine asiri derecede guvenilir, populer kultur alaninda film olsun, kitap olsun asmis insanlar oldugu ortada.Bu durumda eger ikiniz de bu yarismayla ilgili yazacak bu kadar cok sey buluyorsaniz, o yarismaya bir sans verilmesi gerekir derim. Ustelik fotograflar cok ilgimi cekti, son derece ilginc bir program olacaga benzer.
Ne güzel yazmışsın çavlan yine aklımdaki herşeyi yazıya dökmüşsün. Tam rob'ı sevmeye başlamışken gitti adam hevesim kursağımda kaldı ama yazdıkların doğru yani gittiğine bir yanda üzüldüm ama bir yandan sevindim tabii çünkü russel ve parvi'nin kurtulduğunu gösteriyordu bu :) yanlız keşke kalsaydı çünkü russell'la karşılıklı süper stratejik hamleler yapıyorlardı. O bölümden sonra biraz üzüldüm ama coach'ın ve courtney'nin gittiği bölümlerde baya futbol fanatiğine dönüştüm tekrar :)
Heroes'a çok sinir oluyordum ama son bölümlerde biraz kanım ısınmaya başladı challengelarda yendikleri için olabilir tabii :) Ama amanda'dan NEFRET ediyorum hala nefret ve şimdi bu kadar kaldıysa daha da kalacak finale bile kalır çünkü biliyorum parvi ve daniel'le birlik olacaklar eminim buna! daniel de inanılmaz sinir amanda kadar olmasa da, o yüzden istemiyorum böyle bir aliance kurulmasın parvatim russell'ı bırakmasın... Evet idolü bulup sonra birde Russell'dan saklaması çok akıllıcaydı kabul ediyorum, daniel'e söylemesi de o parvi'ye russel'dan daha çok güvensin diye o da öyle ama şimdi russell'ı arkadan vurmaz umarım, çünkü saçma yani işine gelmez ki! Aşık oldu adamcağız bir de o taraftan tokat yemesin :) (gerçi karısı ne düşünüyo çok merak ediyorum)
Candace ve colby'i tutuyorum heroes'dan ve bence ceyti'yle birlikte allah kahretsin ki sona kalacaklar. Amanda ve parvi de kalacak, yani russel, sandra, jerri, daniel ve rupret gidecek önümüzdeki haftalarda diyorum. Ama bunun tam tersi de olabilir :D Hiçbir tahminim tutmuyor bu sezon çok "wild" bi sezon izliyoruz :P
Türkiye'de survivor'ı takip eden 30 kişiden biri olmakla gurur duyuyorum, yazmayı bırakmayın nolur :))
Plum tree, reality show gibi değil işte survivor, insanları röntgenlemekten daha farklı bir zevk alanına hitap ediyor, o yüzden memnun kalırsın umarım. Bizim Türkiye'deki versiyonunu izlememiştim ben bu arada, o yüzden aynı şeyler onun için ne derece geçerlidir bir şey diyemiyorum.
İrem, Çavlan'a survivor yazısını yazdırmak için çok uğraştım, ya hiç yorum gelmezse diyordu da.. :) Bak Çavlan bak survivor okuyucularımız da var işte!
Benim survivor yorumuma gelince.. Boston Rob'u o kadar düşünceli görmemiştik hiç, "there's something not right..." diyerek şaşkınlıktan zom olmuştu Tyson'un gittiği bölümden sonra, toparlanamadığı için de kendisi gitti sonra. Esasında Russell'ın da balı var yani, Tyson mallık yapmasaydı Rob'un ortaya koyduğu plana uysalardı yüzde 100 kazanıyor olacaktı alliance'ları, şimdi teker teker gidiyorlar. Russell'ın biraz balına tutan bu ego şovu bence ilerde bir yerine patlayabilir, çünkü egosu iyice kabardı, Parvati'ye karşı olan zaafından da dolayı kendini kral zannediyor ama Parvati'nin dediği gibi kontrol kraliçede şu an :)
Ben reunion'u merak ediyorum şimdiden. Samoa(19.sezon) reunion'unda gözü yaşlı ve karısına aşık aşık bakan bir Russell izlemiştik. 20. sezonu izleyen karısı, Russell'ın parv'a olan bakışlarını görünce n'apcak acaba? :p (Bu pek bir reality show yorumu oldu işte) :) Bu Russell'ın başına ne gelecekse Parv'dan gelecek.
Parvati şu an kesin son üçe kalır gibime geliyor, başta herkes tehdit olarak görüyordu o aşama geçildi gibi, zaten önceden de kazandığı için pek bir tehdit olarak görülmeyebilir final two'ya kalmak için. Peki ya Parv bunu düşünecek mi acaba? Düşünecekse en mantıklısı yanına JT'yi alması olur bence, JT Parv dışında yarışmayı önceden kazanmış tek yarışmacı, ayrıca mallıkları yüzünden kimse ona vermek istemeyebilir. Ama Parv Daniel ve Amanda'yla falan olur herhalde, JT ile kanları uyuşmaz gibi.
Sandra şimdi gidip hero'lara kayacak, bakalım tutacak mı? Kadın zeki gibi ama çok sevemiyorum izlemesi keyif açısından pek bir şey vaadetmediği için. Russell'ın gitmemesi adına planlarının suya düşmesini istiyorum.
Amanda, hayırlısı.. Sevmiyorum ama oyuna renk katacak bence bu noktadan sonra.
Yahu erkeklerin bir kısmı mallıktan, bir kısmı egolarından gittiği için üstüne konuşacak doğru düzgün adam kalmadı. Russell zaten aşık oldu. JT çok tepki çekecek şekilde oynuyor, elenmese bile oy alması güç böyle. Zaten idol'unu Russell'a vermesi... Bakalım görcez neler olcak :) Rupert'ı geçtim, çok bayık. Colby iyi bir adam, tek gerçek hero da o (Candice'le beraber) ama nedense JT'nin planına uydu, pek bi salak konumuna düşebilir şu idol yüzünden.
Son söz olarak, Çavlan survivor yazmaya devam etsin diyenler parmak kaldırsın, bişey yapsın, yorum bıraksın! :)
ben! parmak kaldiriyorum! turk olup da survivor izleyen 30 kisiden biri de benim :) yazmaya devam edin lutfen, yorum birakmasam da okuyorum, cok seviyorum.
Ben de varım, 31 olduk!
(10 bölümü de izledim, gelecek bölümü bekliyorum. amerika'da haftanın hangi günü yayınlanıyor yaw?)
oley :) abd'de perşembe akşamları yayınlanıyor ama bizim saatimizle perşembeyi cumaya bağlayan gece sabaha karşı 3-4 falan oluyor. biz cuma sabahları indirip ilk fırsatta -cuma akşam oluyor o da- izliyoruz genelde. anatolian/so far so good, favorileriniz kim?
Favorim Rupert desem kızar mısın? Kazanacağını düşündüğümden değil, ki kazanamaz. Sevimli olduğundan :)
benim favorim colby. colby'nin kazanmasini istiyorum ama parvati son bolume kadar kalsin, gorelim, biraz asik olmus olabilirim kendisine :) russell'la da sevgi-nefret karisimi duygular besliyorum. o da son anlara kadar kalsin, stratejik olarak super hareketler gorelim. ama colby kazansin!
Yorum Gönder