
Bu yedi kişiye gönderilen resimlerse, gerçeküstücü ressam Marx Ernst'ün sadece kolajlarından oluşan "roman"ından alınmış resimler, yani Ernst'ün başka resimlerden kesip biçerek oluşturduğu kolajlar. Bunu fark eden tek karakter üniversitede öğretim üyeliği yapan Ayşe yanılmıyorsam. Kuru ve bilimsel bir dil kullanmaya gayret ediyor Ayşe, kendini çok açmamaya çalışarak resimlere akademik açıdan yaklaşıyor ama sonunda kendisiyle ilgili en fazla şey anlatan karakter oluyor. Bir diğer karakter noktasız, virgülsüz -bir nevi sağanak usulü- yazan Deniz. Son kadın karakterse yazarın kuzeni Yağmur -bana kalırsa kullandığı dil açısından en iddiasız olan da o. Akın, Gülsoy'un üzerinden şiirsel bir üslubu denediği karakter. Halil, yaşlı karakterimiz. (Sadece "yaşlı" sözcüğü benim için yeterli bir tanımlama biçimi, yaşlı bir adamın dünyaya bakışını görüyoruz bölümlerinde) Ali, yazar karakterinin eski bir okul arkadaşı, geçmişindeki tek bir olay kişiliğini biçimlendirmiş (niyeyse en çok etkilendiğim bölüm de bu 'olay'ın anlatıldığı Ali'nin son gündeki yazısıydı), aile babası bir orta sınıf temsilcisi. Son olarak da Erol'umuz var ki en çok onun metinlerini sevdim ben. Erol da yazarın eski bir arkadaşı, bu arkadaşlık zamanlarında aynı yazarlık hayallerini paylaşmışlar ancak Erol yazamamış, yazamamanın acısını hâlâ taşıyor, ilk birkaç bölümde bolca bu serzenişlerle karşılaşıyoruz, dördüncü gün iş birden değişiyor ve kurmaca edebiyata geçiyor.