Murat Gülsoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Murat Gülsoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2010 Salı

İstanbul'da Bir Merhamet Haftası

İstanbul'da Bir Merhamet Haftası bir oyun/roman -böyle de bir kavram/alt-tür oluşturuverdim hemencecik-. Yazar (kitabın karakterlerinden biri olan yazar yani) birbirini tanımayan yedi kişiye bir projeye katılmalarını teklif ediyor. Haftanın yedi günü boyunca her birine birer resim göndererek, o günkü resme bakarak akıllarına geleni "otomatik olarak" yazmalarını ve o günün akşamı e-posta ile kendisine göndermelerini istiyor. Hepsi kabul ediyor, diğerlerinin varlığını bilmeden, yazdıklarının bir romanın parçaları olarak kullanılacağını bilmeden, yazardan söz konusu hafta boyunca hiç haber almamayı kabul ederek hem de. Sonuç olarak ortaya yedi farklı bakış açısından yedişer, toplam kırk dokuz bölüm çıkıyor.

Bu yedi kişiye gönderilen resimlerse, gerçeküstücü ressam Marx Ernst'ün sadece kolajlarından oluşan "roman"ından alınmış resimler, yani Ernst'ün başka resimlerden kesip biçerek oluşturduğu kolajlar. Bunu fark eden tek karakter üniversitede öğretim üyeliği yapan Ayşe yanılmıyorsam. Kuru ve bilimsel bir dil kullanmaya gayret ediyor Ayşe, kendini çok açmamaya çalışarak resimlere akademik açıdan yaklaşıyor ama sonunda kendisiyle ilgili en fazla şey anlatan karakter oluyor. Bir diğer karakter noktasız, virgülsüz -bir nevi sağanak usulü- yazan Deniz. Son kadın karakterse yazarın kuzeni Yağmur -bana kalırsa kullandığı dil açısından en iddiasız olan da o. Akın, Gülsoy'un üzerinden şiirsel bir üslubu denediği karakter. Halil, yaşlı karakterimiz. (Sadece "yaşlı" sözcüğü benim için yeterli bir tanımlama biçimi, yaşlı bir adamın dünyaya bakışını görüyoruz bölümlerinde) Ali, yazar karakterinin eski bir okul arkadaşı, geçmişindeki tek bir olay kişiliğini biçimlendirmiş (niyeyse en çok etkilendiğim bölüm de bu 'olay'ın anlatıldığı Ali'nin son gündeki yazısıydı), aile babası bir orta sınıf temsilcisi. Son olarak da Erol'umuz var ki en çok onun metinlerini sevdim ben. Erol da yazarın eski bir arkadaşı, bu arkadaşlık zamanlarında aynı yazarlık hayallerini paylaşmışlar ancak Erol yazamamış, yazamamanın acısını hâlâ taşıyor, ilk birkaç bölümde bolca bu serzenişlerle karşılaşıyoruz, dördüncü gün iş birden değişiyor ve kurmaca edebiyata geçiyor.

22 Kasım 2009 Pazar

Murat Gülsoy'a Giriş

Tamamen tesadüf eseri eline geçen bir kitaptan çok etkilendiğinde, araştırdı- ğında yazarın tonlarca kitabı olduğunu görüp hemencecik hepsini bir şekilde edinip onları da yalayıp yutmaya başladığında ve her birinde ilk kitaptan aldığı keyif katlanarak arttığında hazine bulmuş gibi oluyor insan. Sürekli bir mutluluk hâli oluyor üstünde falan. Söz konusu insan benim burada, tamamen tesadüf eseri elime geçen kitap Sevgilinin Geciken Ölümü, tonlarca kitabı olan yazar da Murat Gülsoy.

1967 doğumluymuş yazarımız. Mühendis- lik ve psikoloji okumuş. Boğaziçi Üniver- sitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitü- sü'nde Doçentmiş. Ayrıca Boğaziçi Üni- versitesi Yayınevi’nin genel yayın yönetmenliğini yapıyor ve yaratıcı yazar- lık dersleri veriyormuş. Zamanında pek çoğumuzun aşina olduğu "Hayalet Gemi"yi hazırlayanlardanmış. Ve de bu adam, son 10 yılda 10'dan fazla kitap yayınlatmış. Kıskançlık ve hayranlık arasında değişen hisler beslemekteyim Murat Gülsoy'a karşı şu ara.