
Bir ev. On yarışmacı. Otuz kamera. Kırk mikrofon. Bir cinayet.
Hemen her ülkede yayınlanan, İngilizce adı Big Brother, bizdeki adı Biri Bizi Gözetliyor olan dikizleme yarışması üzerine kurulu bir polisiye Bizi Kim Gözetliyor Evi'nde Cinayet. Herkes hatırlıyordur bu programın formatını; birbirlerini tanımayan, sıradan, önemsiz insanlar birkaç ay boyunca bir eve kapanır, halk da onları -duş ve tuvalet de dahil olmak üzere- evin bilumum köşelerine yerleştirilmiş kameralardan heyecanla izler. Her hafta biri elenir, sona kalan kazanır. Kim kiminle tuvalet kağıtları bittiği için tartışacak ya da kim kime yazacak gibi önemli sorular vardır seyircinin kafasında bu yarışmayı izlerken. Eh, bu sorulara bir yenisi ekleniyor bu kitapta: Katil kim?
Nasıl oluyor da günün her saniyesi, otuz farklı kamerayla izlenen bir evde cinayet işleyen birisi açığa çıkmıyor? Böyle bir şey başta kulağa imkânsız geliyor ama pratikte değil, cinayet çözüldüğünde size mantıksız gelecek bir şey de kalmayacak üstelik.
Bizi Kim Gözetliyor Evi'nde Cinayet, eğlenceli ve zekice bir hikaye anlatıyor. Yarışmacıların karakterleri klişe, ama aynı zamanda çok da gerçekçiler ve o kadar iyi çizilmişler ki, bu tür programları, bu programlara katılan ve onları izleyen insanları, hatta bu programları küçümseyen insanları yerden yere vurmayı sırf karakterizasyonla başarmış yazar. Geleneksel cinayet romanı formatını alıp (başta karakterleri Agatha Christie tarzında tek tek tanıttığı, sonlarda da Poirot'nun herkesi karşısına alıp olayı anlatarak tüm şüphelileri tek tek elediği ve katili açığa çıkardığı heyecanlı monologlarından birine benzettiği uzun bir yüzleşme bölümü bile var!) günümüze uyarlarken, türe hoş bir tazelik katmış.
Hemen her ülkede yayınlanan, İngilizce adı Big Brother, bizdeki adı Biri Bizi Gözetliyor olan dikizleme yarışması üzerine kurulu bir polisiye Bizi Kim Gözetliyor Evi'nde Cinayet. Herkes hatırlıyordur bu programın formatını; birbirlerini tanımayan, sıradan, önemsiz insanlar birkaç ay boyunca bir eve kapanır, halk da onları -duş ve tuvalet de dahil olmak üzere- evin bilumum köşelerine yerleştirilmiş kameralardan heyecanla izler. Her hafta biri elenir, sona kalan kazanır. Kim kiminle tuvalet kağıtları bittiği için tartışacak ya da kim kime yazacak gibi önemli sorular vardır seyircinin kafasında bu yarışmayı izlerken. Eh, bu sorulara bir yenisi ekleniyor bu kitapta: Katil kim?
Nasıl oluyor da günün her saniyesi, otuz farklı kamerayla izlenen bir evde cinayet işleyen birisi açığa çıkmıyor? Böyle bir şey başta kulağa imkânsız geliyor ama pratikte değil, cinayet çözüldüğünde size mantıksız gelecek bir şey de kalmayacak üstelik.
Bizi Kim Gözetliyor Evi'nde Cinayet, eğlenceli ve zekice bir hikaye anlatıyor. Yarışmacıların karakterleri klişe, ama aynı zamanda çok da gerçekçiler ve o kadar iyi çizilmişler ki, bu tür programları, bu programlara katılan ve onları izleyen insanları, hatta bu programları küçümseyen insanları yerden yere vurmayı sırf karakterizasyonla başarmış yazar. Geleneksel cinayet romanı formatını alıp (başta karakterleri Agatha Christie tarzında tek tek tanıttığı, sonlarda da Poirot'nun herkesi karşısına alıp olayı anlatarak tüm şüphelileri tek tek elediği ve katili açığa çıkardığı heyecanlı monologlarından birine benzettiği uzun bir yüzleşme bölümü bile var!) günümüze uyarlarken, türe hoş bir tazelik katmış.