Çocukluğunu 90'lı yıllarda geçirmiş biri olarak televizyonla ilgili -en kibar tabiriyle- 'tuhaf' anılarım var. Alf, Cosby Ailesi, Mavi Ay ve Cinayet Dosyası gibi zamanına göre gayet de iyi ve eğlenceli sayılabilecek diziler yerine, "bu dandik şeyleri nasıl da seviyormuşum, ne zavallıymışım" diyerek andığım uyduruk dizilerden bahsedeceğim bir yazı yazmak istedim. Benim ve çevremdeki yaşıtlarımın her nedense izlemeye bayıldığı gençlik dizileri ve pembe diziler yani. Hâlâ Alcanzar'ın ya da Gençlik Rüzgarları'nın jeneriklerinde çalan şarkıları ezberden söyleyebiliyorum, oysa Cosby ailesinin üyelerinden birinin bile adını hatırlayamıyorum. İşte ne kadar istesem de belleğimden silemediğim, çocukluğuma ve ilkgençliğime damgasını vurmuş, bir zamanlar kendimden geçerek izlediğim -ve de zamanında sevme şiddetime göre sıralanmış- 10 dizi:
1- İlk Öpücük (Premiers Baisers)
İlk Öpücük, neredeyse bütün sınıfın izlediği ve her gün bir önceki bölümün kritiğini yaptığı bir Fransız gençlik (hatta ilkgençlik) dizisiydi. Aklımda hiç öyle kalmamış, ama şimdi bakınırken fark ettim ki sitcommuş bir de, kahkaha efektleriyle falan. Annesi ve babasına isimleriyle hitap eden Justine isimli liseye giden bir kız ve arkadaşlarının etrafında gelişirdi İlk Öpücük; bu arkadaşlar sürekli aynı kafede takılır, sürekli tilt oynar, sürekli öpüşürlerdi.
Karakterler olduğu gibi aklımda hâlâ: Justine'in incecik ve gencecik annesi Marie, geveze babası Roger, gözlüklü, sarı örgülü, incecik saçlı, Roger'ye aşık arkadaşı Annette, bir ayrılıp bir barıştığı erkek arkadaşı Jérôme, Jérôme'un en iyi arkadaşı Luc, gözlüklü inek çocuk François ve kötü kız Isabelle. Dizi ilerledikçe rahatsız edici Amerikalı sarışın ikizler, Justine yaz kampındayken yerine gelip Jerome'a aşık olan güzel kız gibi yeni karakterler de eklenmişti. Bana koca koca adamlar gibi görünürdü İlk Öpücük'teki karakterler, çok özenir ve bir an önce onlar kadar büyüyüp (ya da onlar kadar büyük görünüp) yaşadıkları maceraları (!) yaşamak isterdim, oysa şimdi bulduğum fotoğraflara bakıyorum da, hepsi de tıfılmış, bu muymuş benim bayıldığım çocuk mesela (Luc), ya da bu muymuş benim özendiğim kız (Virginie), oh lala! diyorum. Nostalji yapmak isteyenler için: ilk jenerik, ikinci jenerik ve diziden bir bölüm.
2- Gençlik Rüzgarları (Helen et les Garçons)
Bizde Gençlik Rüzgarları adıyla yayınlanan bir diğer Fransız sitcomu bu da, adı birebir çevrilince "Hélène ve Oğlanları" gibi bir şey çıkıyor aslında. İlk Öpücük'le aynı evrende geçerdi; İlk Öpücük'te üniversitede yurtta kaldığı için eve ara sıra, yazları gelebilen Justine'in ablası Hélène rolünü oynayan Helene Rolles başroldeydi. Bu dizideki karakterler üniversiteye gidiyor, habire tilt oynamak yerine de spor salonunda jimnastik yapıyor ve bir garajda gitar çalıyorlardı (çok daha olgunlar tabii). Yine bir sürü çift vardı (Hélène-Nicolas, Johanna-Christian, Cathy-Étienne, Bénédicte-Jose, Laly-Sébastien vb.), diziden birileri ayrılır, birileri gelirdi ama her zaman çift çift olurdu bunlar. Değişmeyen karakterler Hélène ve Nicolas'tı sadece sanırım -ki ne hoş çocuktu o Nicolas. Meseleleri neydi bu insanların, her bölümde o kadar ne konuşurlardı hiçbir fikrim yok, tek hatırladığım hepsinin çift olduğu. Jeneriği için buraya ve bir de buraya tıklayın.
Görüldüğü gibi Gençlik Rüzgarları şapır şupurluk konusunda kardeş dizisi İlk Öpücük'ten geri kalmıyormuş.
3- Baila Conmigo (Benimle Dans Et)
Benimle Dans Et, Meksika yapımı bir gençlik dizisiydi, biraz da müzikaldi sanırım. 60'lı yıllarda geçerdi, kabarık saçlı, kabarık etekler giymiş kızlarla kabarık saçlı, cart renklerde gömlekler giymiş oğlanlar bol bol şarkı söylerlerdi, ben de henüz ilkokula giden ezik bir minik olarak bu dizinin müziklerine bayılırdım. En çok, başroldeki bebek yüzlü (ona aşık genç kızların Burak Kut'a, benimse zamanının Küçük Emrah'ına benzettiğim) Eduardo Capetillo'nun kendisine karşılıksızca aşık olan kızıl saçlı Clarissa'yla yaptığı düetleri severdim -ki o şarkıları hâlâ bulamadım, içimde kaldı-, bu kız dizinin asıl hatunu olan Pilar (ya da benim aylar boyunca zannettiğim üzre "Filar") gibi durmadan ağlamıyordu, kaşları Pilar'ınkiler kadar korkutucu bir kavis çizmiyor, sesi onunki kadar pürüzlenmiyordu. Ne güzeldi.
Şu linkteki Baila Conmigo şarkısını nasıl aramış, nasıl aramış, hiçbir yerde bulamamış, antika teybimin kaydettiği dörtte birlik kısmını dinleyip durarak kızın söylediği ilk bölüme tamamen yalan yanlış biçimde eşlik etmekten ses tellerimi yıpratmış, kimbilir şarkının kalanı ne kadar mükemmeldir diye hayal kura kura bir hal olmuştum. Şimdiyse sonuna kadar dinlemeye bile sabredemedim, ama siz bu diziyi zamanında izlemişseniz tıklayıp videoyu seyretmekten çekinmeyiniz, sadece düet için değil, pek eğlenceli fotoğraflar da var.
4- Yıldıza Ulaşmak (Alcanzar Una Estrella)
Yıldıza Ulaşmak (ya da herkesin o zamanlarda kullandığı kısa ve küçükken zannettiğimiz gibi 'yıldız' değil de 'ulaşmak' anlamına geldiği için anlamsız olan şekliyle: Alcanzar), çok ünlü bir şarkıcıya aşık liseli, çirkin ördek yavrusu sıradan bir kızın, bir şekilde bu ünlü şarkıcıyla tanışarak onunla birlikte olmaya başlaması, bu arada kendisinin de çok başarılı bir şarkıcıya dönüşmesi, bir süre sonra da ününün baştaki ünlü şarkıcıyı geride bırakmasıyla ilgili (tipik bir Bir Yıldız Doğuyor hikayesi yani) bir diziydi ve yayınlandığı dönem Türkiye'de fenomen olmuştu. Bir üstteki Benimle Dans Et'ten birkaç yıl önce yayınlanmıştı sanırım, Eduardo Capetillo aslında buradaki Eduardo Casablanca rolüyle meşhur olmuş, bebek yüzü + simitçi bıyığı karışımı tuhaf tipli erkeklerden hoşlanan ergen kızlarımızı etkisi altına almıştı. Bense henüz okumayı sökmemişken, bu dizinin İspanyolca şarkılarına bayılıp hepsini (tabii ki benzer sözcükleri uydurarak) ezberlemiş, hem de öyle bir ezberlemişim ki, 2011 yılında olduğumuz şu günlerde bile herhangi bir anda "alcanzar una estrella, alcanzarla conuna cancion" diye çığırarak şarkı söyleyebilme potansiyeline sahibim. Utanç verici. Benim ve benim yaşımdaki pek çok kişinin hayatında ve belleğinde çokça -hatta gereğinden fazla- yer etmiş bir dizi bu. Bir Meksika telenovellası klasiği.
5- La Nena
Sanırım La Nena bu listedeki dizilerden en yenisi, daha doğrusu burada yayınlandığı tarih itibariyle günümüze en yakın olanı. Ben ortaokula gidiyordum ve La Nena'ya bir türlü denk gelemezdim, sanırım okul saatiyle çakışırdı, bu yüzden arada yakalayabildiğimde (ya da babam benim için videoya çektiğinde) birkaç bölüm izler ve "ne muhteşem bir dizi olmalı bu" diye düşünür, tamamını izleyemediğim için de çok üzülürdüm. Arjantin yapımı, yine yeniyetmelere hitap eden bir komedi dizisiydi. Mavi gözlü sevimli bücür Maggie, onun komik babası, babaya yazan dadısı, bir ayrılıp bir barıştığı sevgilisi Axel ve bir Axel'e bir biyoloji hocasına yazan kötü kız Melinda vardı La Nena'da (bir de dünya güzeli Sol ama çok az görünürdü). Saftirik ve dandik bir gençlik dizisiydi belki, ama bu listedeki dizilerin tümünden farklı olarak müzikleri şahaneydi. Axel rolündeki Mariano Martínez ve onun matematik öğretmeni, piyano çalan taş abisi rolünde bir ara gelip giden, adını bilmediğim sarışın olmasa La Nena'yı yine bu kadar sever miydim, o ayrı tabii.
6- Beverly Hills 90210 (Evimiz Hollywood'da)
Bir grup zengin şımarık liselinin hiç mi hiç inanılır görünmeyen sorunları üzerine yoğunlaşan, ilk sezonlarının her bölümünde apaçık mesaj kaygısı taşıyan (uyuşturucu, tecavüz, alkol vs.), üçüncü ve dördüncü sezonlarda yani karakterlerin lisedeki son yılıyla üniversitedeki ilk yılının işlendiği sezonlarda mesaj sevdasından vazgeçip iyice gençlik dizisine dönüşen (bir zamanların fenomeni Kelly-Dylan-Brenda aşk üçgeni de bu sezonların birindeydi), beşinci sezonda Brenda cadısının gidişi ve pek eğlenceli Valerie karakterinin gelişiyle izlemesi keyifli bir hal alan, ama altıncı sezonunun ilk bölümlerinden itibaren kalitesiz bir arkası yarına dönüşmüş bir dizi Evimiz Hollywood'da. Dünya çapında popüler gençlik dizisinden kimsenin izlemediği bir pembe diziye dönüşümü sessiz sedasız gerçekleşmiş olsa da tam on sezon sürmüş, 2000 yılına kadar. Her şeyden önemlisi, 30'unu geçmiş kazık kadar aktörü 16 yaşındaki liseli diye yutturma geleneğini başlatan gençlik dizisidir Evimiz Hollywood'da.
7- Hayat Ağacı (Generations)
Sanırım sevdiğim Amerikan yapımı tek arkası-yarın bu oluyor. Neden bilmiyorum, Hayat Ağacı yayınlandığı dönem acayip yaygara koparmıştı benim çevremde, ben de pek bir bayıla bayıla izlerdim. Şimdi sadece Sam isimli sarışın bir kız hatırlıyorum bu diziye dair, bir de bu kızın not koparabilmek için biyoloji profesörüyle yattığını. Kelly Rutherford canlandırıyordu Sam'i, çok ünlü olmuştu o rolüyle Türkiye'de, gelip reklamlarda falan oynamıştı. (O kadar ki, IMDb'de diziyle ilgili forum sorularından birinin başlığı şu: "Can anyone tell me why Kelly Rutherford is so famous in Turkey?")
Şuradaki linkten ilk bölümün ilk 10 dakikasını izleyebilirsiniz. (İlk birkaç dakikada çok korktum "bunu mu ayıla bayıla izliyormuşum" diye ama 4.30'da bir yerlerde korkularımın yersiz olduğunu gördüm. Ne kadar yersizmiş sınamak istemediğim için de 5. dakikadan sonrasını izlemedim :)) Siz buyrun.
8- Manuela
Yine Türkiye'de pek meşhur olmuş bir dizi, çok da uzun sürmüştü diye hatırlıyorum. Aralarında 10 yaş fark olan, babaları bir, anneleri ayrı iki kız kardeş var birbirlerini tanımadan büyüyen. Ne hikmetse bu iki kız birbirlerine aynı yumurta ikizleri kadar benziyor -zaten aynı oyuncu canlandırıyordu ikisini de-, tek farkları birinin saçının beline kadar pırasa gibi dümdüz inmesi, diğerininse aynı uzunluktaki ve aynı sarılıktaki saçının uçlarda dalgalanıp buklelenmesi. Yukarıdaki resimlerden solda duranı Manuela, yani kardeşlerin saf (aptal), iyi (ezik), erdemli (can sıkıcı) olanı, sağdaki ise Isabel, sürekli kötü damgası yiyen, aslında çok daha insana benzeyen büyük kardeş.
Akıllara zarar bir hikayesi vardı Manuela'nın: kardeşler birbirini tanımaz, farklı ülkelerde büyürler, Fernando diye çirkin ve sıkıcı bir adam Isabel'le aşk yaşar, evlenirler, sonra Isabel'ın yüzü bir tekne kazasında parçalanır, Isabel de öldüm numarasına yatar, Fernando karıcığı için yas tutarken tesadüfen Manuela'yla tanışınca, ölmüş karısına tıpatıp benzediği için bu kızla evlenir (günümüzün popüler vampir karakterlerinin sevdikleri kızları gece gizli gizli evlerine girip izlemesi kadar sapıkça bu da bence), bu arada parçalanmış yüzünden utanıp maske takan Isabel eski evine, Fernando'nun yaşadığı malikaneye gizlice yerleşir, orada hizmetçi olarak çalışan kadın aslında annesidir falan filan. Korkunç.
9- Princesa
Manuela'da hayran olduğum adam başroldeki gıcık Fernando değil, Manuela'yı karşılıksız seven iyi çocuk rolündeki Ruby'di. Bu karakteri Gabriel Corrado canlandırırdı ve bir içim suydu (en azından benim o zamanki çocuk aklıma göre). Princesa da Corrado'nun başrolünde oynadığı bir diğer pembe dizi işte. Dizinin adını Gabriel Corrado'nun filmografisinden buldum, bizde hangi isimle gösterildi hiç hatırlamıyorum ama Prenses ya da Küçük Prenses olması muhtemel. Bu dizide Corrado, Marcello Mastronardi gibi çok havalı (hatta sanki biraz fazla havalı) bir ismi olan bir lise öğretmeni rolündeydi, öğrencilerinden biriyle (ya da galiba ikisiyle) aşk yaşıyordu.
10- Zenginler de Ağlar (Los Ricos Tambien Lloran)
Yayınlandığı zaman Türkiye'de fenomene dönüşmüş, arkasından gelecek sürüyle ucuz Arjantin, Meksika ve Brezilya pembe dizisinin önünü açmış, onlar için bir anlamda mihenk taşı görevi görmüş bir diziydi bu. Yapış yapış, iğrenç bir dizi olduğunu tahmin ediyorum ama emin olamıyorum, çünkü yayınlandığında çok küçük olduğumdan olacak, bu diziye dair tek hatırladığım şey Marianna isimli, bol kirpikli, kabarık saçlı, şapşal bakışlı bir hatun. Bu yazı için görsel ararken fark ettim ki pek doğru hatırlıyormuşum. (Bir de dizinin adı aklımdaydı tabii. Bir hayli komik bir isim olduğundan herhalde, unutulmuyor.)
Jeneriğini anımsayıp eski günleri yad etmek isteyenler şuraya tıklayabilir. (Uyarı: Çok korkunç.) Giriş müziğini izleyince çamaşır yıkarken bir an duraklayıp, açılmış bacaklarını kapatan Marianna'nın imgesi de dün gibi canlandı kafamda, ıh. Kafalarımızın yıllarca bu garip şeylerle dolu kalabilmesi ne garip.
Bonus: Cesur ve Güzel (Bold and the Beautiful) & Yalan Rüzgarı (Young and the Restless)
Bu Amerikan yapımı arkası-yarınları anneannem izlerdi deli gibi, ben de onlara gittiğimde kıyısından köşesinden bakmak zorunda kalır, pek haz etmezdim, oturup tek başıma izleyecek kadar da ısınamadım hiç (belli ki Latin Amerika semalarını tercih ediyormuşum :D). Bölük pörçük isimler ve yüzler hatırlıyorum, mesela Rich (böyle mi yazılıyor acaba? Güpegündüz 'Riç' diye okunuyordu) güzelliği dillere destan, çok yakışıklı bir adamcağızdı, belki de bu nedenle paylaşılamazdı; o, Brooke ve Taylor arasında yıllara yayılmış bir aşk üçgeni vardı, ben -herhalde sırf saçı sarı diye- Brooke'un tarafını tutardım. Bir de Stephanie diye yaşlı ve kötü bir kadın vardı. Cesur ve Güzel'den hatırladıklarım bu kadar. Yalan Rüzgarı'ndan ise sadece Tom Selleck'e çok benzeyen Victor diye bir karakter anımsıyorum. Bir de adını çıkaramadığım bir "kötü kadın"ın iyi bir adamla evlendiğini, ama kadının HIV virüsü taşıdığını. Bir hayli kafa patlatmıştım "adama geçmeyecek mi ama" diye. Merak edip baktım da, Cesur ve Güzel 1987'de başlamış ve hâlâ sürüyormuş, Yalan Rüzgarı ise 1973'te başlamış ve bildiniz, hâlâ devam ediyormuş! 38 yıldan bahsediyoruz! Ve de inanılacak gibi değil ama, Kate Linder isimli bir hatun, bu dizinin her bölümünde oynamış. 1973'den beri, tam 2549 bölümde! 38 yıl boyunca aynı dandik arkası yarında oynamak, nasıl bir hayattır acaba?
Mansiyon: Corazón Salvaje
Varlığını bile unutmuş olduğum için başta listeye almadığım, ama diğer diziler için görsel avına çıktığımda bir ekran görüntüsüne rastlayıp yarım yamalak hatırlar gibi olduğum, bilgilerine ulaşınca da büyük muhabbetle (!) andığım bir dizi. Bizde hangi isimde yayınlandı bilemiyorum, Vahşi Yürek gibi bir şey olabilir. Bu Meksika yapımı pembe diziyi çok severdim, çocuk aklım bu entrika dolu telenovelalardan ne anlıyordu bilmiyorum ama büyük ihtimalle bu listedeki dizilerin hepsinden daha çok severdim bunu (daha bir entrika kokuyor gibi görünmüyor mu şu resimlerden?). Utanmıyorum da evet. Ama tabii şimdi konusunu hatırlayıp bir parçasını izlesem utanırım büyük olasılıkla. O yüzden bari bu kirlenmeden kalsın diyerek burada bırakıyorum. Jeneriğini izleyip nostalji yapmak için tık.
İlginizi çekerse şöyle bir şey de var: Çocukluğun Unutulmaz Kitapları
1- İlk Öpücük (Premiers Baisers)
İlk Öpücük, neredeyse bütün sınıfın izlediği ve her gün bir önceki bölümün kritiğini yaptığı bir Fransız gençlik (hatta ilkgençlik) dizisiydi. Aklımda hiç öyle kalmamış, ama şimdi bakınırken fark ettim ki sitcommuş bir de, kahkaha efektleriyle falan. Annesi ve babasına isimleriyle hitap eden Justine isimli liseye giden bir kız ve arkadaşlarının etrafında gelişirdi İlk Öpücük; bu arkadaşlar sürekli aynı kafede takılır, sürekli tilt oynar, sürekli öpüşürlerdi.
Karakterler olduğu gibi aklımda hâlâ: Justine'in incecik ve gencecik annesi Marie, geveze babası Roger, gözlüklü, sarı örgülü, incecik saçlı, Roger'ye aşık arkadaşı Annette, bir ayrılıp bir barıştığı erkek arkadaşı Jérôme, Jérôme'un en iyi arkadaşı Luc, gözlüklü inek çocuk François ve kötü kız Isabelle. Dizi ilerledikçe rahatsız edici Amerikalı sarışın ikizler, Justine yaz kampındayken yerine gelip Jerome'a aşık olan güzel kız gibi yeni karakterler de eklenmişti. Bana koca koca adamlar gibi görünürdü İlk Öpücük'teki karakterler, çok özenir ve bir an önce onlar kadar büyüyüp (ya da onlar kadar büyük görünüp) yaşadıkları maceraları (!) yaşamak isterdim, oysa şimdi bulduğum fotoğraflara bakıyorum da, hepsi de tıfılmış, bu muymuş benim bayıldığım çocuk mesela (Luc), ya da bu muymuş benim özendiğim kız (Virginie), oh lala! diyorum. Nostalji yapmak isteyenler için: ilk jenerik, ikinci jenerik ve diziden bir bölüm.
2- Gençlik Rüzgarları (Helen et les Garçons)
Bizde Gençlik Rüzgarları adıyla yayınlanan bir diğer Fransız sitcomu bu da, adı birebir çevrilince "Hélène ve Oğlanları" gibi bir şey çıkıyor aslında. İlk Öpücük'le aynı evrende geçerdi; İlk Öpücük'te üniversitede yurtta kaldığı için eve ara sıra, yazları gelebilen Justine'in ablası Hélène rolünü oynayan Helene Rolles başroldeydi. Bu dizideki karakterler üniversiteye gidiyor, habire tilt oynamak yerine de spor salonunda jimnastik yapıyor ve bir garajda gitar çalıyorlardı (çok daha olgunlar tabii). Yine bir sürü çift vardı (Hélène-Nicolas, Johanna-Christian, Cathy-Étienne, Bénédicte-Jose, Laly-Sébastien vb.), diziden birileri ayrılır, birileri gelirdi ama her zaman çift çift olurdu bunlar. Değişmeyen karakterler Hélène ve Nicolas'tı sadece sanırım -ki ne hoş çocuktu o Nicolas. Meseleleri neydi bu insanların, her bölümde o kadar ne konuşurlardı hiçbir fikrim yok, tek hatırladığım hepsinin çift olduğu. Jeneriği için buraya ve bir de buraya tıklayın.
Görüldüğü gibi Gençlik Rüzgarları şapır şupurluk konusunda kardeş dizisi İlk Öpücük'ten geri kalmıyormuş.
3- Baila Conmigo (Benimle Dans Et)
Benimle Dans Et, Meksika yapımı bir gençlik dizisiydi, biraz da müzikaldi sanırım. 60'lı yıllarda geçerdi, kabarık saçlı, kabarık etekler giymiş kızlarla kabarık saçlı, cart renklerde gömlekler giymiş oğlanlar bol bol şarkı söylerlerdi, ben de henüz ilkokula giden ezik bir minik olarak bu dizinin müziklerine bayılırdım. En çok, başroldeki bebek yüzlü (ona aşık genç kızların Burak Kut'a, benimse zamanının Küçük Emrah'ına benzettiğim) Eduardo Capetillo'nun kendisine karşılıksızca aşık olan kızıl saçlı Clarissa'yla yaptığı düetleri severdim -ki o şarkıları hâlâ bulamadım, içimde kaldı-, bu kız dizinin asıl hatunu olan Pilar (ya da benim aylar boyunca zannettiğim üzre "Filar") gibi durmadan ağlamıyordu, kaşları Pilar'ınkiler kadar korkutucu bir kavis çizmiyor, sesi onunki kadar pürüzlenmiyordu. Ne güzeldi.
Şu linkteki Baila Conmigo şarkısını nasıl aramış, nasıl aramış, hiçbir yerde bulamamış, antika teybimin kaydettiği dörtte birlik kısmını dinleyip durarak kızın söylediği ilk bölüme tamamen yalan yanlış biçimde eşlik etmekten ses tellerimi yıpratmış, kimbilir şarkının kalanı ne kadar mükemmeldir diye hayal kura kura bir hal olmuştum. Şimdiyse sonuna kadar dinlemeye bile sabredemedim, ama siz bu diziyi zamanında izlemişseniz tıklayıp videoyu seyretmekten çekinmeyiniz, sadece düet için değil, pek eğlenceli fotoğraflar da var.
4- Yıldıza Ulaşmak (Alcanzar Una Estrella)
Yıldıza Ulaşmak (ya da herkesin o zamanlarda kullandığı kısa ve küçükken zannettiğimiz gibi 'yıldız' değil de 'ulaşmak' anlamına geldiği için anlamsız olan şekliyle: Alcanzar), çok ünlü bir şarkıcıya aşık liseli, çirkin ördek yavrusu sıradan bir kızın, bir şekilde bu ünlü şarkıcıyla tanışarak onunla birlikte olmaya başlaması, bu arada kendisinin de çok başarılı bir şarkıcıya dönüşmesi, bir süre sonra da ününün baştaki ünlü şarkıcıyı geride bırakmasıyla ilgili (tipik bir Bir Yıldız Doğuyor hikayesi yani) bir diziydi ve yayınlandığı dönem Türkiye'de fenomen olmuştu. Bir üstteki Benimle Dans Et'ten birkaç yıl önce yayınlanmıştı sanırım, Eduardo Capetillo aslında buradaki Eduardo Casablanca rolüyle meşhur olmuş, bebek yüzü + simitçi bıyığı karışımı tuhaf tipli erkeklerden hoşlanan ergen kızlarımızı etkisi altına almıştı. Bense henüz okumayı sökmemişken, bu dizinin İspanyolca şarkılarına bayılıp hepsini (tabii ki benzer sözcükleri uydurarak) ezberlemiş, hem de öyle bir ezberlemişim ki, 2011 yılında olduğumuz şu günlerde bile herhangi bir anda "alcanzar una estrella, alcanzarla conuna cancion" diye çığırarak şarkı söyleyebilme potansiyeline sahibim. Utanç verici. Benim ve benim yaşımdaki pek çok kişinin hayatında ve belleğinde çokça -hatta gereğinden fazla- yer etmiş bir dizi bu. Bir Meksika telenovellası klasiği.
5- La Nena
Sanırım La Nena bu listedeki dizilerden en yenisi, daha doğrusu burada yayınlandığı tarih itibariyle günümüze en yakın olanı. Ben ortaokula gidiyordum ve La Nena'ya bir türlü denk gelemezdim, sanırım okul saatiyle çakışırdı, bu yüzden arada yakalayabildiğimde (ya da babam benim için videoya çektiğinde) birkaç bölüm izler ve "ne muhteşem bir dizi olmalı bu" diye düşünür, tamamını izleyemediğim için de çok üzülürdüm. Arjantin yapımı, yine yeniyetmelere hitap eden bir komedi dizisiydi. Mavi gözlü sevimli bücür Maggie, onun komik babası, babaya yazan dadısı, bir ayrılıp bir barıştığı sevgilisi Axel ve bir Axel'e bir biyoloji hocasına yazan kötü kız Melinda vardı La Nena'da (bir de dünya güzeli Sol ama çok az görünürdü). Saftirik ve dandik bir gençlik dizisiydi belki, ama bu listedeki dizilerin tümünden farklı olarak müzikleri şahaneydi. Axel rolündeki Mariano Martínez ve onun matematik öğretmeni, piyano çalan taş abisi rolünde bir ara gelip giden, adını bilmediğim sarışın olmasa La Nena'yı yine bu kadar sever miydim, o ayrı tabii.
6- Beverly Hills 90210 (Evimiz Hollywood'da)
Bir grup zengin şımarık liselinin hiç mi hiç inanılır görünmeyen sorunları üzerine yoğunlaşan, ilk sezonlarının her bölümünde apaçık mesaj kaygısı taşıyan (uyuşturucu, tecavüz, alkol vs.), üçüncü ve dördüncü sezonlarda yani karakterlerin lisedeki son yılıyla üniversitedeki ilk yılının işlendiği sezonlarda mesaj sevdasından vazgeçip iyice gençlik dizisine dönüşen (bir zamanların fenomeni Kelly-Dylan-Brenda aşk üçgeni de bu sezonların birindeydi), beşinci sezonda Brenda cadısının gidişi ve pek eğlenceli Valerie karakterinin gelişiyle izlemesi keyifli bir hal alan, ama altıncı sezonunun ilk bölümlerinden itibaren kalitesiz bir arkası yarına dönüşmüş bir dizi Evimiz Hollywood'da. Dünya çapında popüler gençlik dizisinden kimsenin izlemediği bir pembe diziye dönüşümü sessiz sedasız gerçekleşmiş olsa da tam on sezon sürmüş, 2000 yılına kadar. Her şeyden önemlisi, 30'unu geçmiş kazık kadar aktörü 16 yaşındaki liseli diye yutturma geleneğini başlatan gençlik dizisidir Evimiz Hollywood'da.
7- Hayat Ağacı (Generations)
Sanırım sevdiğim Amerikan yapımı tek arkası-yarın bu oluyor. Neden bilmiyorum, Hayat Ağacı yayınlandığı dönem acayip yaygara koparmıştı benim çevremde, ben de pek bir bayıla bayıla izlerdim. Şimdi sadece Sam isimli sarışın bir kız hatırlıyorum bu diziye dair, bir de bu kızın not koparabilmek için biyoloji profesörüyle yattığını. Kelly Rutherford canlandırıyordu Sam'i, çok ünlü olmuştu o rolüyle Türkiye'de, gelip reklamlarda falan oynamıştı. (O kadar ki, IMDb'de diziyle ilgili forum sorularından birinin başlığı şu: "Can anyone tell me why Kelly Rutherford is so famous in Turkey?")
Şuradaki linkten ilk bölümün ilk 10 dakikasını izleyebilirsiniz. (İlk birkaç dakikada çok korktum "bunu mu ayıla bayıla izliyormuşum" diye ama 4.30'da bir yerlerde korkularımın yersiz olduğunu gördüm. Ne kadar yersizmiş sınamak istemediğim için de 5. dakikadan sonrasını izlemedim :)) Siz buyrun.
8- Manuela
Yine Türkiye'de pek meşhur olmuş bir dizi, çok da uzun sürmüştü diye hatırlıyorum. Aralarında 10 yaş fark olan, babaları bir, anneleri ayrı iki kız kardeş var birbirlerini tanımadan büyüyen. Ne hikmetse bu iki kız birbirlerine aynı yumurta ikizleri kadar benziyor -zaten aynı oyuncu canlandırıyordu ikisini de-, tek farkları birinin saçının beline kadar pırasa gibi dümdüz inmesi, diğerininse aynı uzunluktaki ve aynı sarılıktaki saçının uçlarda dalgalanıp buklelenmesi. Yukarıdaki resimlerden solda duranı Manuela, yani kardeşlerin saf (aptal), iyi (ezik), erdemli (can sıkıcı) olanı, sağdaki ise Isabel, sürekli kötü damgası yiyen, aslında çok daha insana benzeyen büyük kardeş.
Akıllara zarar bir hikayesi vardı Manuela'nın: kardeşler birbirini tanımaz, farklı ülkelerde büyürler, Fernando diye çirkin ve sıkıcı bir adam Isabel'le aşk yaşar, evlenirler, sonra Isabel'ın yüzü bir tekne kazasında parçalanır, Isabel de öldüm numarasına yatar, Fernando karıcığı için yas tutarken tesadüfen Manuela'yla tanışınca, ölmüş karısına tıpatıp benzediği için bu kızla evlenir (günümüzün popüler vampir karakterlerinin sevdikleri kızları gece gizli gizli evlerine girip izlemesi kadar sapıkça bu da bence), bu arada parçalanmış yüzünden utanıp maske takan Isabel eski evine, Fernando'nun yaşadığı malikaneye gizlice yerleşir, orada hizmetçi olarak çalışan kadın aslında annesidir falan filan. Korkunç.
9- Princesa
Manuela'da hayran olduğum adam başroldeki gıcık Fernando değil, Manuela'yı karşılıksız seven iyi çocuk rolündeki Ruby'di. Bu karakteri Gabriel Corrado canlandırırdı ve bir içim suydu (en azından benim o zamanki çocuk aklıma göre). Princesa da Corrado'nun başrolünde oynadığı bir diğer pembe dizi işte. Dizinin adını Gabriel Corrado'nun filmografisinden buldum, bizde hangi isimle gösterildi hiç hatırlamıyorum ama Prenses ya da Küçük Prenses olması muhtemel. Bu dizide Corrado, Marcello Mastronardi gibi çok havalı (hatta sanki biraz fazla havalı) bir ismi olan bir lise öğretmeni rolündeydi, öğrencilerinden biriyle (ya da galiba ikisiyle) aşk yaşıyordu.
10- Zenginler de Ağlar (Los Ricos Tambien Lloran)
Yayınlandığı zaman Türkiye'de fenomene dönüşmüş, arkasından gelecek sürüyle ucuz Arjantin, Meksika ve Brezilya pembe dizisinin önünü açmış, onlar için bir anlamda mihenk taşı görevi görmüş bir diziydi bu. Yapış yapış, iğrenç bir dizi olduğunu tahmin ediyorum ama emin olamıyorum, çünkü yayınlandığında çok küçük olduğumdan olacak, bu diziye dair tek hatırladığım şey Marianna isimli, bol kirpikli, kabarık saçlı, şapşal bakışlı bir hatun. Bu yazı için görsel ararken fark ettim ki pek doğru hatırlıyormuşum. (Bir de dizinin adı aklımdaydı tabii. Bir hayli komik bir isim olduğundan herhalde, unutulmuyor.)
Jeneriğini anımsayıp eski günleri yad etmek isteyenler şuraya tıklayabilir. (Uyarı: Çok korkunç.) Giriş müziğini izleyince çamaşır yıkarken bir an duraklayıp, açılmış bacaklarını kapatan Marianna'nın imgesi de dün gibi canlandı kafamda, ıh. Kafalarımızın yıllarca bu garip şeylerle dolu kalabilmesi ne garip.
Bonus: Cesur ve Güzel (Bold and the Beautiful) & Yalan Rüzgarı (Young and the Restless)
Bu Amerikan yapımı arkası-yarınları anneannem izlerdi deli gibi, ben de onlara gittiğimde kıyısından köşesinden bakmak zorunda kalır, pek haz etmezdim, oturup tek başıma izleyecek kadar da ısınamadım hiç (belli ki Latin Amerika semalarını tercih ediyormuşum :D). Bölük pörçük isimler ve yüzler hatırlıyorum, mesela Rich (böyle mi yazılıyor acaba? Güpegündüz 'Riç' diye okunuyordu) güzelliği dillere destan, çok yakışıklı bir adamcağızdı, belki de bu nedenle paylaşılamazdı; o, Brooke ve Taylor arasında yıllara yayılmış bir aşk üçgeni vardı, ben -herhalde sırf saçı sarı diye- Brooke'un tarafını tutardım. Bir de Stephanie diye yaşlı ve kötü bir kadın vardı. Cesur ve Güzel'den hatırladıklarım bu kadar. Yalan Rüzgarı'ndan ise sadece Tom Selleck'e çok benzeyen Victor diye bir karakter anımsıyorum. Bir de adını çıkaramadığım bir "kötü kadın"ın iyi bir adamla evlendiğini, ama kadının HIV virüsü taşıdığını. Bir hayli kafa patlatmıştım "adama geçmeyecek mi ama" diye. Merak edip baktım da, Cesur ve Güzel 1987'de başlamış ve hâlâ sürüyormuş, Yalan Rüzgarı ise 1973'te başlamış ve bildiniz, hâlâ devam ediyormuş! 38 yıldan bahsediyoruz! Ve de inanılacak gibi değil ama, Kate Linder isimli bir hatun, bu dizinin her bölümünde oynamış. 1973'den beri, tam 2549 bölümde! 38 yıl boyunca aynı dandik arkası yarında oynamak, nasıl bir hayattır acaba?
Mansiyon: Corazón Salvaje
Varlığını bile unutmuş olduğum için başta listeye almadığım, ama diğer diziler için görsel avına çıktığımda bir ekran görüntüsüne rastlayıp yarım yamalak hatırlar gibi olduğum, bilgilerine ulaşınca da büyük muhabbetle (!) andığım bir dizi. Bizde hangi isimde yayınlandı bilemiyorum, Vahşi Yürek gibi bir şey olabilir. Bu Meksika yapımı pembe diziyi çok severdim, çocuk aklım bu entrika dolu telenovelalardan ne anlıyordu bilmiyorum ama büyük ihtimalle bu listedeki dizilerin hepsinden daha çok severdim bunu (daha bir entrika kokuyor gibi görünmüyor mu şu resimlerden?). Utanmıyorum da evet. Ama tabii şimdi konusunu hatırlayıp bir parçasını izlesem utanırım büyük olasılıkla. O yüzden bari bu kirlenmeden kalsın diyerek burada bırakıyorum. Jeneriğini izleyip nostalji yapmak için tık.
İlginizi çekerse şöyle bir şey de var: Çocukluğun Unutulmaz Kitapları
31 yorumcuk:
ayy gençliğim geldi gözlerimimn önüne. Zenginler de Ağlar ve gudik favorileri ile Luis Alberto Salvatierra! bunlar habire kütüphaneye konuşmaya giderlerdi, Marianna'nın boynuzlu saç modelleri ise evlere şenlik, hala unutamadım:))
Hayat Ağacı da eski, ben ortaokuldayken oynuyordu sanırsam. Öbürleri oynarken lisedeydim.
Evimiz Hollywood'da Star'da yayınlanırdı, Cumartesi günlerdi, ay nasıl hastasıydım onun da:)))
Cesur ve Güzel ile Yalan Rüzgarı hala devam ediyor. Ridge ile Brooke 60 yaşına gelmişler, 10 - 15 kere filan evlenip ayrılmışlar, aşk şehvet, aldatma aynı şekilde devam ahahaahah. Helal olsun ne diyeyim.
en çok Yalan Rüzgarı'ndaki Ketrin Çenslır'ı merak ediyorum, hala yaşıyor mu acaba? :))
off resmen bebekliğime inmişsin:)
yalan rüzgarını hatırlarım bir de cesur ve güzeli ama benim bilerek isteyer seçtiğim ilk pembe dizi manuela idi, hiç unutmma anaokuluna başladığım sene trtde:) sonra ilk öpücük, yıldızlara ulaşmak, evimiz hollywood ahh iyi nostalji oldu sağolasın:)
Ben de zaman zaman rastlarsan eski dizilere seyrettiğim andaki keyif bir yana nasıl sıkılıyorum nasıl seyredebilmişim diyorum. Nedir bu sizce? Evrimleşiyormuyuz zamanla yoksa jenerasyon mu atlıyoruz? Ben veremedim cevabını.
en çok gençlik rüzgarları'nı severdim. öyle böyle bir sevme değil ama. o diziye tapardım.
la nena benim de ortaokul yıllarımın dizisi, öğle arası servisle eve gelip gittiğim için onu da kaçırmazdım. nostalji oldu bu post special thx!
Yine harika bir gruplama yazısı olmuş. Unuttuğumuz şeyleri hatrlatman çok hoşuma gidiyor, beni nerelere götürdün ilahi:)
bu çok iyi bir post olmuş :)
özellikle, evimiz hollywood'da ve hayat ağacını hatırlarım. yalnız geri kalan diziler hakkında en ufak bir fikrim olmaması ilginç :)
Eduardo Casablanca, Kelly-Dylan-Brenda aşk üçgeni ,maske takan Isabel... hey gidi günler hey!
hepsi bir tarafa, gençlik rüzgarları ve ilk öpücük yıllardır varlığını herkesin inkar ettiği iki dizi! kime nasıl anlattıysam hatırlatamıyordum ve en sonunda ben de herhalde çıldırdım deyip peşlerini bırakmıştım:) şu anda beni öyle mutlu etti ki bu post, çok çok teşekkür ediyorum.
Bu yazıya nasıl bayıldığımı anlatamam. Aynı dönemlere denk gelmişiz gibi, ben 84 doğumluyum vebahsettiğin dizilerin büyük kısımını hatırlıyorum. Hatırladığımı bilmediklerimi de görünce hatırladım :)
La Nena'nın müzikleri cidden muhteşemdi, Guns'n Roses'ı, Cranberries'i ve daha nice grubu onlarla tanıdım, belki de o diziyel iyi müzik dinlemeye başladım bile diyebiliriz :P Ayrıca Sol'u süper hatırlamışsın, tanrıça gibi bir kızdı, sonra 98 Yazı diye bir başka dizide görmüştüm onu, La Nena'da bir de Carla vardı ilk aşklarımdan olan, sarışın barmen kız. Hayat Ağacı'ndan Samantha da aynı şekilde.
Alcanzar, Alcanzar 2, illallah dedirten Manuella... Bunların hepsiin dün gibi hatırlıyorum. Burda olmayan miniminigençlik dizilerindense Atlıkarınca vardı çok sevdiğim.
En sonda mansiyon verdiğin Corazon Salvaje'yi Star oynatmıştı "Vahşi Yürek" adıyla. O da iki kızkardeş ve bir adam üzerineydi, cidden entrika ve şehvet doluydu :p
BH90210'ın iyi oturaklı çocuk Brendan'ı, asi çocuk Dylan'ı... Hepsi dün gibi aklımda. Orda Kelly'ye aşıktım. Andrea'yı hatırlıyorum bi de, heralde 35 yaşında hamileyken zaten kendini yaşlı gösteren permalı saçları, kısa boyu ve geniş basenleriyle lise 1 öğrencisini canlandırmıştı :D Zaten diziye dair şu tespitine dağıldım: "30'unu geçmiş kazık kadar aktörü 16 yaşındaki liseli diye yutturma geleneğini başlatan gençlik dizisidir Evimiz Hollywood'da."
İlk Öpücük'ten Annette'in "Oh Lala"sı ve Gençlik Rüzgârları'ndan Johanna'nın "Kirikiri aşkım"ı ile de bitirmek isterim bu haddinden fazla uzayan yorumumu :D Tekrar teşekkürler, nefis bir dosya olmuş.
Ben neredeyse hiç birini bilmiyorum bunların ama annem zamanında hep yalan rüzgarını izlediğinden diziyi izlemişliğim var. :p (acaba hala devam ettiğini söylesem mi ona?)
2011 haline youtube'dan bakayım dedim de, ilk karşıma çıkan Jill oldu, hiç değişmemiş :p Onun dışında tanıdık göremedim henüz :) Katherine'le Jill takışırdı hep, Jack de Victor'la. Jack zaten pek zıpçıktıydı, herkese dalaşırdı. Victor'un ise bıyığı vardı, sanırım en önemli özelliği oydu :p Gençlerden hatırladıklarım ise Ashley, Christine, Paul, Brad, Traci :p
ahhhh, ergenligim geldi de gecti gozumden. Beverly Hills, Ilk Opucuk ve birazcik da Genclik Ruzgarlarini izlerdim. Annem arkasi yarin diziler izlemezdi ve izletmezdi. Butun sinif arkadaslarim Hayat Agaci, Cesur ve Guzel izlerdi ben hic muhabbetlere katilamazdim :) Bi tek anneanneme kalmaya gittigim ara tatilde onunla izlerdim Cesur ve Guzel ile Yalan Ruzgarini. Sonra hoop eve donunce yine yasaklandigi icin baslarda ananemi arar telefonda anlattirirdim ne olup bittigini. Bi kac gun sonrada unuturdum diziyi :)
Genclik Ruzgarlarinda bi Joanna vardi, Cricri vardi. Joanna devamli orasini burasini sikistirirdi cocugun, cocuk da bi naz bi niyaz. Ben en cok Joanna'yi severdim. Cricri yuz vermeyince de uzulurdum :)
Hani nerde Rosalinda :p
Süper bir seri olmuş yine :) Özellikle ilk öpücük ve Helen'in her bölümünü kaçırmadan izlerdim, okuldan döndüğüm saate denk gelirlerdi ve mutlaka bir şeyler yiyip bu dizileri izliyodum.
Geçen Helen ile ilgili araştırma yaptım bir kanalda sunuculuk yapıyor sanırım, müziği de ayrı güzeldir. Bir özelliği de bu iki dizinin birbiriyle paslaşmasıdır ;)
İlk öpüjüüük ve evimiz hollywood'da! ulen günlüğüm adı bile bir türlü arasında seçim yapamadığım için James Dilan'dı :)
Ergenlikle gençlik arası bir yerde izlemişim hepsini. Onu da şurdan anladım. Bazılarının karakterlerine aşıktım bazıları da..aman neyse:) Sam yani kelly rutherford şimdi güzel bence ama o zaman da ben ergendim ve o kadar bacağı benim ergenliğimde bulamıyordun :)
Eduvardo kapatillo fırtınasını hatırlamamak mümkün değil zaten..
ben bi de hem çirkin hem kendine güvensiz bi çocuktum o yüzden habire birilerine aşık olurdum. ilk öpücükte bir kız,sonra senelerce devam eden 90210 kelly aşkım. 90210 demişken haksızlık etme cidden güzel bir diziydi bence:) Zaten geçen sene 10 sezonunu da (bizde 5 mi ne yayınlandı) buldum. Açılmamış bir halde izleyeceğim günü bekliyorlar..hey gidi..ellerine sağlık yazı için :)
Manuela dizisini izlerken korkup kapatirdim maskeli Isabel cikinca.
Ama hep de Isabel'i desteklemisimdir dizi boyunca
:)))
Su yazinin beni nasil mutlu ettigini anlatamam. Zaman makinasina binip 10 yil, 15 yil geriye gittim sanki.. Ustelik gecmisi hatirlamaz sanirdim kendimi, bellegimin cekmecelerine kapatilip gizlenmis binlerce ani dokuluverdi ortaya, unuttum sandigim nice seyi hatirliyormusum meger. Nefis bir post olmus, bayildim..
Ahaha, çok keyifli olmuş bu dosya. Erkek olarak ben bile hemen hepsini hatırlıyorum bu dizilerin. 80 kuşağı erkeklerinin çoğu da şu ya da bu şekilde izlemiştir zaten bu dizileri diye tahmin ediyorum. Özellikle Thalia faktörü yüzünden onun dizilerini. Ama listedeki diziler arasında Marimar, Maria la del Barrio, Rosalinda gibi dizileri göremedim. Onlar eksik kalmış biraz :P Ha bir de efsanevi Melrose Place :D
bu blogu uzun zamandır takip ediyorum çok güzel yazılar yazıyorsunuz.yorum yapmak bu güne kısmetmiş.bu yazıyı çok sevdim beni alıp götürdü.ilk öpücük, gençlik rüzgarları ,manuella...neden olduğunu hala bilmiyorum ama ilk okul yıllarım bunlarla geçti.o zamanlar seviyordum.yaşlandığımı hissettim.pembe diziler konusu iyi bir malzeme iki yazı yazdım üçüncüyü bile yazarım :)
Bazı dizileri hatırlamıyorum ama çoğunu hatırlıyorum elbette. İsabelle ve Manuelayı aynı oyuncu canlandırmasına rağmen kuzenim ve ben İsabeli daha çok beğenirdik. Bir de Eduardo Capetilloyu sıf büyük-ablalar yakışıkı buluyor diye beğenirdim o dönem. Ona bile pişmanım :)Oyuncuların ülkemize geldiğini ve pek de İngilizce konuşamadıklarını hatırlayan var mı?
bugünkü Akşam gastesinin kitap ekinde sizden yani kedilervekitaplar'dan bahsediliyor, haberiniz yoksa haber vereyim diye dedim :) ayrıca beverly hills all the way!!
zeyna herküller hangi sınıfa giriyor bilmiyorum ama görmek istedim onları da başka bir yazıda burada :)
Çavlan, Manuela'nın Daphne du Maurier'in(ve Hitchcock'un) meşhur Rebecca'sından uyarlandığını yıllar sonra farkedince büyük bir şok yaşamıştım ben :)
Yayınlandığı dönem yaklaşık 5 yaşında olduğumu ve diziyi sayesinde izlediğim anneannem ile Manuel-Isabel(çok sıkı Isabelciydim) kavgası yaptığımızı hatırlıyorum, ahaha.
Mükemmel bir yazı olmuş :)
ah yazıyı okuyunca yetişemediğime üzüldüm!
doğmak için biraz geç kalmışım anlaşılan:)
göz atmak isteyenler buyrun buradan yakın:
http://mukemmelsizlikabidesi.blogspot.com/
yalan rüzgarındaki ketrın çenslır telefonla konuşurken küpesini çıkarırdı =))
bi de sürekli içki içerlerdi :D
Çook eskilere gittim, ortaokul yıllarıma İlk Öpücük dizisinde "Anet" karakteriydim ben, en yakın arkadaşımda Justine...ve diğer diziler...Ne çabuk geçti...
bir de, iki sarışın ikiz kızın oynadıgı bir dizi vardı, lisede geçiyordu. ikizlerden biri daha iyi öbürü şirret bişeydi :) sweet valley high falan olabilir mi adı dizinin? öyle bişeylerdi işte...
Umut, Victor'ı başka nereden hatırlıyorsun?
:)
Helen et les Garçons kadrosunun aynı karakterlerle devam ettiklerini biliyor musunuz?, yıllardır isim değiştirerek dizi devam ediyor, en son bu sene yayınlanmış, yahu 20 yıl oldu, daha kaç dizi çekeceksiniz
Ya arkadaşlar birsey sorcam bi pembe dizi izlemiştim çocukluğumda kadının biri ölü adamı tabuta çıkarıp yerine kendi yapiyordu ve kadını canlı canlı gömuyorlardi dizinin adı neydi bilen varmı lütfen bilen cevap verebilir mi
Arkadaslar 90 izlediğim bi dizi vardı kötü bi kadın vardı ölü bi adamı tabuta çıkarıp kendi yatmıştı ve canlı canlı gömülmüştü hatırlayan varmı yardimci olur mu bana
Yorum Gönder