(Survivor 22.1-22.4)
(Eğer Survivor da neyin nesi diyorsanız, yarışmayla ilgili şu yazıyı okumak isteyebilirsiniz. Bu yazı son sezonu güncel olarak takip edenlere hitap edebilecek bir yazı. Dün yayınlanan 4. bölümün sonuna kadar uzanan çok ağır spoiler'lar var!)
Nihayet, nihayet, Nicaragua faciasından sonra doğru düzgün bir sezon izliyoruz. Redemption Island, gerek Rob ve Russell'ı, gerek çok daha özgün ve izlemesi eğenceli challenge'ları, gerek yeni redemption island twist'i, gerek de geçen sezonki kadar idiyotik olmayan oyuncu seçimleri sayesinde, tek bir bölümünün bile Nicaragua sezonunun tamamından kat be kat üstün olduğunu kanıtlayıp durmakta. Russell'ın gitmeden önce son söylediğine hak vermiyor değilim; Survivor'a stratejisinden sosyal yönlerine, fiziksel yarışmalardan kampta hayatta kalmaya her şeyiyle oyunu sevdikleri ve oynamak istedikleri için değil de, ünlü olmak ya da para kazanmak için katılmış çok salak var yine, yine de bir önceki sezondaki oyuncularla karşılaştırıldığında yanlarında melek gibi kalıyorlar. Her bölümden sonra bir inceleme yapmayacağım için, böyle birkaç bölümde bir yazınca da o birkaç bölümün birden özetini çıkaramayacağım için, bu yazıyı tek tek oyunculardan yola çıkarak yazmaya karar verdim, onlardan bahsederken son olaylar da kendiliğinden dökülür elbet. Ama önce (henüz tamamının isimlerini ezberleyemedik bile ne de olsa) kim kimmiş bir bakalım:
Zapatera
Ya da Umut'la tribe'ın adını hatırlayamadığımızda aramızda bahsettiğimiz haliyle: Mallar sürüsü.
Soldan sağa: Mike, Julie, Steve, Ralph,Russell, David, Krista, Sarita ve Stephanie.
Mike: "Iraq War Veteran". Evet. Sırf bu bile asla favori oyuncularımdan olamayacağını gösteriyor, kendisi de etkisiz eleman zaten.
Julie: 50 yaşında bir itfaiyeci, bu hatun sanırım tribe'ının en güçlü yarışmacılarından (kas gücünden bahsediyorum). Kendisiyle ilgili pek bir şey bilmiyoruz. Birkaç bölümden sonra en güçlü (strateji ve kontrol babında) yarışmacılardan biri haline gelme ihtimali var, inanılmaz aptalca oynayıp hepimizi televizyonlarımızın başından bir an önce gönderilmesini isteyerek tezahurata boğma ihtimali de var. Bekleyip görelim.
Steve: Julie için yazdıklarım bu 51'lik eski NFL oyuncusu için de geçerli. Sarita (biraz altta) ve Julie'yle birlikte Steve'i de ekleyince, Zapatera'da özellikle gıcık olmadığım ama herhangi bir sempati de beslemediğim oyuncu sayısı üçe çıkmış oluyor. Hepsi bu.
Ralph: 44 yaşındaki insanbiçimlibattaniye, tabii ki redneck bir çiftçi. Her tarafını kaplayan kılları nedeniyle ona insanbiçimlibattaniye diyoruz. Ağzından çıkanları o korkunç aksanını ayıklayıp da anlayabildiğim zamanlarda, söylediği her şeyden nefret ediyorum. Egosu sanırım Brezilya büyüklüğünde, oysa aklı fındık kadar. Sürekli övünüp durduğu (karşı tribe'a gösterecek kadar kendini kaybettiği, evet bu kadar salak bir adamdan bahsediyoruz) idol'ı ise kazara, kazara buldu, onu aramıyordu bile, temizlik mi ne yapıyordu. Keşke tribe'ındaki her insanoğluna söylemekle kalmayıp Ometepe'ye dahi bahsettiği idol onu koruyamasa ve oyundan hemen, hemen gitse. Evet çok ilerleyecek gibi duruyor ama sırtından ve omuzlarından bile kıl fışkıran bu gerizekalıya bakmak bile midemi ağzıma getiriyor.
Russell: En renkli yarışmacıya geldik... Aklımızda kalsın diye yaşını ya da mesleğini öğrenmeye gerek yok çünkü Russell'ı tanımayan tek bir Survivor izleyicisi olamaz şu dünyada, ama yine de meraktan baktım CBS'e ve gördüm ki mesleğini yazmamışlar (yağ fabrikası sahibi gibi bir şey değil miydi? dolar milyoneri), yaşı da 38'miş. İlk sezonu Samoa'da oyunu kazanmayı cidden hak etmişti, ona hiçbir şey diyemiyorum. Tüm psikopatlığına rağmen onu izlemesi çok zevkliydi, çünkü müthiş oynuyordu. Heroes vs. Villains'ta yine şahane anlar verdi biz seyircilere, ama çok daha kusurlu oynuyordu ve özellikle sonlara doğru sanrıları tahammül edilemez seviyelere ulaştı. O sezonu kazanmayı hak eden tabii ki Parvati'ydi, ama yine "bitter" bir jüriyle karşı karşıyaydılar, ikisi de kazanamadı. Bu sezon ise üstte saydıklarımın hiçbiri olmadı, ne iyi oynadı ne hırslı. Artık herkesin ezberlediği üzerinde-hakimiyet-kurabileceğin-genç-saf-kızlarla-alliance-kur taktiğini yine (ve alenen!) uygulama aptallığını gösterdi, kampta hiçbir şey yapmadı ve tribe'ın çoğunluyla (onları gıcık etmek dışında elbette) hiçbir iletişim kurmadı. Bu sefer idol da bulamadığından tek yaptığı kameralara "Ben Russell Hantz, ben bu oyunun kralıyım, hepsi görecek" konuşmaları oldu — altları dolmadığında bu laflar çok patetik olabiliyor. Gitmesine, hem de 3. bölümün sonlarında gönderilmesine ciddi ciddi sevindik evde, ben de orada olsaydım ilk olarak Russell'ı gönderirdim kesinlikle. Ama Redemption Island'da birkaç bölüm kalsa hiç fena olmazdı, eğlence vadediyor sonuçta adam.
David: 31 yaşında, avukat. Peh. Henüz oyunda ağzından bir cümle, tek bir cümle çıktığını görmemiş olsak da, David hakkında oyun öncesi röportajını izleyerek edinmiş olduğum ve büyük ihtimalle değişmeyecek bir fikrim var: Sayko olduğu.
Krista: Öff, Krista. Evet, Russell'ın önceki sezonlarda gözüne kestirdiği "dumb young blonde"lardan bu da. Stephanie'yle birlikte Russ'ın alliance'ını oluşturuyordu. Stephanie'nin aksine bir kez bile ağzını açıp konuştuğunu görmediğim için, kendisi hakkında pek fikir belirtemeyeceğim. Hayır belirteceğim: Aptalın teki. Tıbbi satış mümessilliği yapan hanım kızımız 25 yaşındaymış bir de.
Sarita: Bu hatun 36 yaşında ve "Visual Effects Producer". (Yaşları ve mesleklerine CBS'in sayfasından bakıyorum.) Sırf bu meslekten dolayı kendisini sevmeye hazırım, ama ne yazık ki Zapatera kabilesinde ve Ralph gibilerle bir alliance kurmuş vaziyette. Bu tribe'da gıcık olmadığım sayılı elemanlardan sanırım, ama herhangi bir sempati de besleyemiyorum kendisine karşı, hiçbir şeyini görmedik daha.
Stephanie: 25 yaşındaki bu garson kızımız (niye yarışmacıların çoğu ilaç mümessili, çiftçi, asker, eski futbolcu ya da garson oluyor bu oyunda?) bana biraz Eliza'yı anımsatıyor. Bik bik bik konuşan, herkesi sinir eden bir kız vardı hani. Ama Eliza sempatikti, Stephanie değil. Fazla çabalıyor, rengini gereğinden fazla belli ediyor, çok konuşuyor ve insanlara kaba davranıyor. Russell hayranlığına ise ne diyeceğimi bilemiyorum... İki tribal önceki "O, Russell! Nasıl onunla aynı alliance'ta olmak istemezsiniz? Nasıl onu göndermeye cüret edersiniz? Tanrıaşkına O Russell!" tiradı çok komikti. Biraz strateji yapmaya çalıştığı için, tamamen aptal olmadığı için hakkını teslim etmek gerek, ama çok itici geliyor böyle tipler bana. Zaten Russell da gittiğine göre çok uzun ömürlü olmayacak gibi oyunda. Ama hiçbir şey belli olmaz, Zapatera ayı gibi oyuncularının yardımıyla bundan sonra hiçbir challenge'ı kaybetmeyip kimseyi göndermek zorunda kalmasa şaşırmam.
Ometepe
Kesinlikle favori tribe'ım olmakta Ometepe. Kas gücü olarak diğerlerinden çok gerideler ve challenge'ları kaybedip duruyorlar, ama çok daha taktiksel oynuyorlar, üstelik sevimliler. Canım Tepe!
Soldan sağa Ashley, Grant, Natalie, "Special Agent" Phillip,Kristina, Boston Rob ve Andrea.
Matt: Üstteki resimde görümeyen bir Matt var, elendi ama hâlâ Redemption Island'da olduğu için hemen onu da sıkıştırayım araya. 22 yaşındaki pre-med öğrencimizin tanrıyla ve "saviour"uyla arası çok iyi, sürekli onlardan bahsedip durmasa, bana sempatik bile gelebilir. Ancak şu haliyle patetik bir fanatik gibi görünüyor sadece. Tüm düelloları kazanıp oyuna dönerek Rob'ın ağzına sıçmasından korkuyorum.
Ashley: Yarışma-öncesi röportajında 7 kez falan "nurse by education" olduğunu söylememiş olsaydı, şu anda kendisine çok daha büyük bir sempatiyle yaklaşabilirdim. O röportajları izlememek gerekiyormuş, bunu anladım, neredeyse hepsi saçmasapan konuşuyor ve daha yarışma başlamadan hiçbir yarışmacının karizması kalmıyor gözünüzde :p Bu kızın da pek bir olayını görmedik henüz, kafası az biraz çalışıyor olabilir, olmayabilir de. Göreceğiz.
Grant: 29 yaşındaki eski NFL oyuncusu, yeni yoga hocası, hayatta en büyük ilham kaynağı karısı olan, yazı yazmayı seven, konuşurken habire "like" kelimesini kullananlara ifrit olan bir arkadaşımız. Gözümüzün de süsü üstelik. Şu an yarışmadaki ikinci favorim kendisi (birinci tabii ki, tabii ki Boston Rob). Eğer Rob çok göz önünde olduğu ve stratejik olarak birilerinin gözünü korkuttuğu için elenirse, sonuna kadar Grant'çi olacağım. Tabii o zamana kadar aptalca bir şey yapıp hakkındaki fikirlerimi tümden değiştirmezse. Zaten sevecek yarışmacı çok zor bulunuyor, lütfen öyle bir şey yapma Grant.
Natalie: 19 yaşında "profesyonel dansçı" olan bu kızımız da üçüncü favorim. Aslında çok bir taktiğini görmedik, üstelik -Survivor'a katılan en genç kadın ünvanını da taşıdığını düşünecek olursak- biraz fazla saftirik gibi. Ama çok sempatik. Umarım yüzümüzü kara çıkarmaz o da :d
Phillip: O bir "former federal agent" (şimdiye dek bize söylediği 87 seferde duymamışsınızdır diye), o bir insanları okuma ustası, o bir yalan makinası, pembe slipi ve hiç kapanmayan çenesi ve o çeneden akan deli saçması laflarla o korkunç bir rezil. Şaka gibi bir herif, üstelik (alttaki görsellerde ayrıca göreceğiniz üzre) iğrenç. Ama eğlence değeri son derece yüksek.
Kristina: Dün gece elenen 46 yaşındaki bu hatun, oyunu biraz fazla oynayıp ilk günden Rob'ın gözüne batanlardan. Hiçbir ipucu olmadan idol'ı buldu (artık yapımcıların şu idol'ları iyi saklamaları gerekmez mi?) ama çok da fazla hata yaptı, kendini çok gösterdi vs. Şartlar farklı olsa seveceğim bir oyuncu olabilirdi ama çok gözüme battı bu haliyle. Onun için her şey bitmiş değil, düelloda yobaz Matt'i yenerek Redemption'da kalabilir, umarım kalır hatta. Ama sonuna kadar gitmesi çok zor gibi görünüyor.
Rob: Ne yazılabilir ki bu adam hakkında? Bir ukala dümbeleği olduğunu reddedemem, son bölümün adı onun ağzından çıkan bir laf mesela: Kendisine "Bende intel var, takdir edersin ki hepsini bir anda veremem, Kristina'nın güvenliği karşılığı değiş tokuş yapalım" gibi saçmalıklarla gelen Phillip için "Bu herif benim alliance'ımda değil mi? Benim için çalışmıyor mu?" dedi. Sonra en büyük (belki de tek) zaafı da, grubun (ya da müritlerinin) geri kalanı planını sevmediğinde, kontrolü kısa süreliğine de olsa bırakma konusundaki gönülsüzlüğü. Örneğin Heroes vs. Villains'da Parvati'yi Russell'dan önce göndermeye razı olsaydı, Tyson o korkunç aptallığı yapmayacak ve Rob için tüm sezon farklı gelişecekti büyük ihtimalle. Neyse ki bu sefer böyle olmadı, kızlar Phillip'ten fena halde bıkmış olsalar da Rob'un dediği gibi Kristina'yı gönderdiler. Umarım bu böyle gider, kontrol saplantısı Rob'ın başında patlamaz, aslında umarım Ometepe challenge'larda kazanmaya başlar. Eh, üstte saydıklarıma rağmen Rob benim de, Umut'un da tuttuğu kişi bu sezon, çünkü kabul etmek lazım ki adam muhteşem oynuyor. Örneğin hidden immunity idol'ı bulmak için sahnelediği şey dahiceydi. İpucusu varken -ki çok belirsiz bir ipucuydu o- gidip idol'ı aramak istemesinden, ama herhangi bir oyuncunun yapacağı gibi fark ettirmemeye çalışarak ortadan kaybolup idol'u aramaya gitmek yerine, herkes için kumsalın öbür tarafında bir piknik planlayıp, onlara bir parti oyunu bile öğretip, sonra da kabız olduğunu söyleyip "rahatlamak için" aralarından ayrılmasından bahsediyorum. Bundan daha iyi bir plan olabilir mi? Nerede kaldığını merak etseler bile kimse onu aramaya çıkmayacaktı, Rob'ın da döndüğünde söylediği tek şey "Bu konuda konuşmak istemiyorum," oldu. Herkes bağırsaklarını bozduğu ve zor anlar yaşadığını düşünürkense, adamımız aslında şu ağaç senin bu ağaç benim idol'ı arıyordu ve, elbette, onu buldu. Ve Ralph kadar embesil bir oyuncu olmadığı için de, idol'ı kendine sakladı. Boston Rob tutulmaz da kim tutulur?
Andrea: Matt'e yavşaması ve onunla hevesli hevesli din muhabbeti yapması gözleri doğal sürmeli Andrea'mızı (hmm belki o kadar doğal değildir, öyle dövmeler var değil mi? kalıcı makyaj vb) benim gözümde düşürmüş vaziyette. Kafası pek bir stratejiye basacak gibi de görünmüyor. Ama daha sadece 4 bölüm oldu, yine bekleyip yine göreceğiz.
Soldaki resim: Öğk. Sağdaki: Yine öğk. Bu sezonun en karikatürize, en eğlenceli karakteri (bakınız ben bile kendimi kaptırıp "karakter" olarak görmeye başlamışım) Phillip. Kendisine özel iki ayrı fotoğrafı hak ediyor o yüzden.
Bir efsanenin gidişi :p
Russell Survivor'dan artık tamamen, kesinkes, bir daha dönmemek üzere (bu seferki gerçek) gönderildiğini algıladığında gözyaşlarına boğuluyor. O sırada uzaklarda, kendi tribe'ındaki herkesin ona tanrı muamelesi yaptığı, cebindeki hidden immunity idol sayesinde de oyunda çok sağlam bir yeri olduğunu bilen Boston Rob, Russell'ın bu acı kaderini pis bir sırıtışla karşılıyor.
(Eğer Survivor da neyin nesi diyorsanız, yarışmayla ilgili şu yazıyı okumak isteyebilirsiniz. Bu yazı son sezonu güncel olarak takip edenlere hitap edebilecek bir yazı. Dün yayınlanan 4. bölümün sonuna kadar uzanan çok ağır spoiler'lar var!)
Nihayet, nihayet, Nicaragua faciasından sonra doğru düzgün bir sezon izliyoruz. Redemption Island, gerek Rob ve Russell'ı, gerek çok daha özgün ve izlemesi eğenceli challenge'ları, gerek yeni redemption island twist'i, gerek de geçen sezonki kadar idiyotik olmayan oyuncu seçimleri sayesinde, tek bir bölümünün bile Nicaragua sezonunun tamamından kat be kat üstün olduğunu kanıtlayıp durmakta. Russell'ın gitmeden önce son söylediğine hak vermiyor değilim; Survivor'a stratejisinden sosyal yönlerine, fiziksel yarışmalardan kampta hayatta kalmaya her şeyiyle oyunu sevdikleri ve oynamak istedikleri için değil de, ünlü olmak ya da para kazanmak için katılmış çok salak var yine, yine de bir önceki sezondaki oyuncularla karşılaştırıldığında yanlarında melek gibi kalıyorlar. Her bölümden sonra bir inceleme yapmayacağım için, böyle birkaç bölümde bir yazınca da o birkaç bölümün birden özetini çıkaramayacağım için, bu yazıyı tek tek oyunculardan yola çıkarak yazmaya karar verdim, onlardan bahsederken son olaylar da kendiliğinden dökülür elbet. Ama önce (henüz tamamının isimlerini ezberleyemedik bile ne de olsa) kim kimmiş bir bakalım:
Zapatera
Ya da Umut'la tribe'ın adını hatırlayamadığımızda aramızda bahsettiğimiz haliyle: Mallar sürüsü.
Soldan sağa: Mike, Julie, Steve, Ralph,
Mike: "Iraq War Veteran". Evet. Sırf bu bile asla favori oyuncularımdan olamayacağını gösteriyor, kendisi de etkisiz eleman zaten.
Julie: 50 yaşında bir itfaiyeci, bu hatun sanırım tribe'ının en güçlü yarışmacılarından (kas gücünden bahsediyorum). Kendisiyle ilgili pek bir şey bilmiyoruz. Birkaç bölümden sonra en güçlü (strateji ve kontrol babında) yarışmacılardan biri haline gelme ihtimali var, inanılmaz aptalca oynayıp hepimizi televizyonlarımızın başından bir an önce gönderilmesini isteyerek tezahurata boğma ihtimali de var. Bekleyip görelim.
Steve: Julie için yazdıklarım bu 51'lik eski NFL oyuncusu için de geçerli. Sarita (biraz altta) ve Julie'yle birlikte Steve'i de ekleyince, Zapatera'da özellikle gıcık olmadığım ama herhangi bir sempati de beslemediğim oyuncu sayısı üçe çıkmış oluyor. Hepsi bu.
Ralph: 44 yaşındaki insanbiçimlibattaniye, tabii ki redneck bir çiftçi. Her tarafını kaplayan kılları nedeniyle ona insanbiçimlibattaniye diyoruz. Ağzından çıkanları o korkunç aksanını ayıklayıp da anlayabildiğim zamanlarda, söylediği her şeyden nefret ediyorum. Egosu sanırım Brezilya büyüklüğünde, oysa aklı fındık kadar. Sürekli övünüp durduğu (karşı tribe'a gösterecek kadar kendini kaybettiği, evet bu kadar salak bir adamdan bahsediyoruz) idol'ı ise kazara, kazara buldu, onu aramıyordu bile, temizlik mi ne yapıyordu. Keşke tribe'ındaki her insanoğluna söylemekle kalmayıp Ometepe'ye dahi bahsettiği idol onu koruyamasa ve oyundan hemen, hemen gitse. Evet çok ilerleyecek gibi duruyor ama sırtından ve omuzlarından bile kıl fışkıran bu gerizekalıya bakmak bile midemi ağzıma getiriyor.
Russell: En renkli yarışmacıya geldik... Aklımızda kalsın diye yaşını ya da mesleğini öğrenmeye gerek yok çünkü Russell'ı tanımayan tek bir Survivor izleyicisi olamaz şu dünyada, ama yine de meraktan baktım CBS'e ve gördüm ki mesleğini yazmamışlar (yağ fabrikası sahibi gibi bir şey değil miydi? dolar milyoneri), yaşı da 38'miş. İlk sezonu Samoa'da oyunu kazanmayı cidden hak etmişti, ona hiçbir şey diyemiyorum. Tüm psikopatlığına rağmen onu izlemesi çok zevkliydi, çünkü müthiş oynuyordu. Heroes vs. Villains'ta yine şahane anlar verdi biz seyircilere, ama çok daha kusurlu oynuyordu ve özellikle sonlara doğru sanrıları tahammül edilemez seviyelere ulaştı. O sezonu kazanmayı hak eden tabii ki Parvati'ydi, ama yine "bitter" bir jüriyle karşı karşıyaydılar, ikisi de kazanamadı. Bu sezon ise üstte saydıklarımın hiçbiri olmadı, ne iyi oynadı ne hırslı. Artık herkesin ezberlediği üzerinde-hakimiyet-kurabileceğin-genç-saf-kızlarla-alliance-kur taktiğini yine (ve alenen!) uygulama aptallığını gösterdi, kampta hiçbir şey yapmadı ve tribe'ın çoğunluyla (onları gıcık etmek dışında elbette) hiçbir iletişim kurmadı. Bu sefer idol da bulamadığından tek yaptığı kameralara "Ben Russell Hantz, ben bu oyunun kralıyım, hepsi görecek" konuşmaları oldu — altları dolmadığında bu laflar çok patetik olabiliyor. Gitmesine, hem de 3. bölümün sonlarında gönderilmesine ciddi ciddi sevindik evde, ben de orada olsaydım ilk olarak Russell'ı gönderirdim kesinlikle. Ama Redemption Island'da birkaç bölüm kalsa hiç fena olmazdı, eğlence vadediyor sonuçta adam.
David: 31 yaşında, avukat. Peh. Henüz oyunda ağzından bir cümle, tek bir cümle çıktığını görmemiş olsak da, David hakkında oyun öncesi röportajını izleyerek edinmiş olduğum ve büyük ihtimalle değişmeyecek bir fikrim var: Sayko olduğu.
Krista: Öff, Krista. Evet, Russell'ın önceki sezonlarda gözüne kestirdiği "dumb young blonde"lardan bu da. Stephanie'yle birlikte Russ'ın alliance'ını oluşturuyordu. Stephanie'nin aksine bir kez bile ağzını açıp konuştuğunu görmediğim için, kendisi hakkında pek fikir belirtemeyeceğim. Hayır belirteceğim: Aptalın teki. Tıbbi satış mümessilliği yapan hanım kızımız 25 yaşındaymış bir de.
Sarita: Bu hatun 36 yaşında ve "Visual Effects Producer". (Yaşları ve mesleklerine CBS'in sayfasından bakıyorum.) Sırf bu meslekten dolayı kendisini sevmeye hazırım, ama ne yazık ki Zapatera kabilesinde ve Ralph gibilerle bir alliance kurmuş vaziyette. Bu tribe'da gıcık olmadığım sayılı elemanlardan sanırım, ama herhangi bir sempati de besleyemiyorum kendisine karşı, hiçbir şeyini görmedik daha.
Stephanie: 25 yaşındaki bu garson kızımız (niye yarışmacıların çoğu ilaç mümessili, çiftçi, asker, eski futbolcu ya da garson oluyor bu oyunda?) bana biraz Eliza'yı anımsatıyor. Bik bik bik konuşan, herkesi sinir eden bir kız vardı hani. Ama Eliza sempatikti, Stephanie değil. Fazla çabalıyor, rengini gereğinden fazla belli ediyor, çok konuşuyor ve insanlara kaba davranıyor. Russell hayranlığına ise ne diyeceğimi bilemiyorum... İki tribal önceki "O, Russell! Nasıl onunla aynı alliance'ta olmak istemezsiniz? Nasıl onu göndermeye cüret edersiniz? Tanrıaşkına O Russell!" tiradı çok komikti. Biraz strateji yapmaya çalıştığı için, tamamen aptal olmadığı için hakkını teslim etmek gerek, ama çok itici geliyor böyle tipler bana. Zaten Russell da gittiğine göre çok uzun ömürlü olmayacak gibi oyunda. Ama hiçbir şey belli olmaz, Zapatera ayı gibi oyuncularının yardımıyla bundan sonra hiçbir challenge'ı kaybetmeyip kimseyi göndermek zorunda kalmasa şaşırmam.
Ometepe
Kesinlikle favori tribe'ım olmakta Ometepe. Kas gücü olarak diğerlerinden çok gerideler ve challenge'ları kaybedip duruyorlar, ama çok daha taktiksel oynuyorlar, üstelik sevimliler. Canım Tepe!
Soldan sağa Ashley, Grant, Natalie, "Special Agent" Phillip,
Matt: Üstteki resimde görümeyen bir Matt var, elendi ama hâlâ Redemption Island'da olduğu için hemen onu da sıkıştırayım araya. 22 yaşındaki pre-med öğrencimizin tanrıyla ve "saviour"uyla arası çok iyi, sürekli onlardan bahsedip durmasa, bana sempatik bile gelebilir. Ancak şu haliyle patetik bir fanatik gibi görünüyor sadece. Tüm düelloları kazanıp oyuna dönerek Rob'ın ağzına sıçmasından korkuyorum.
Ashley: Yarışma-öncesi röportajında 7 kez falan "nurse by education" olduğunu söylememiş olsaydı, şu anda kendisine çok daha büyük bir sempatiyle yaklaşabilirdim. O röportajları izlememek gerekiyormuş, bunu anladım, neredeyse hepsi saçmasapan konuşuyor ve daha yarışma başlamadan hiçbir yarışmacının karizması kalmıyor gözünüzde :p Bu kızın da pek bir olayını görmedik henüz, kafası az biraz çalışıyor olabilir, olmayabilir de. Göreceğiz.
Grant: 29 yaşındaki eski NFL oyuncusu, yeni yoga hocası, hayatta en büyük ilham kaynağı karısı olan, yazı yazmayı seven, konuşurken habire "like" kelimesini kullananlara ifrit olan bir arkadaşımız. Gözümüzün de süsü üstelik. Şu an yarışmadaki ikinci favorim kendisi (birinci tabii ki, tabii ki Boston Rob). Eğer Rob çok göz önünde olduğu ve stratejik olarak birilerinin gözünü korkuttuğu için elenirse, sonuna kadar Grant'çi olacağım. Tabii o zamana kadar aptalca bir şey yapıp hakkındaki fikirlerimi tümden değiştirmezse. Zaten sevecek yarışmacı çok zor bulunuyor, lütfen öyle bir şey yapma Grant.
Natalie: 19 yaşında "profesyonel dansçı" olan bu kızımız da üçüncü favorim. Aslında çok bir taktiğini görmedik, üstelik -Survivor'a katılan en genç kadın ünvanını da taşıdığını düşünecek olursak- biraz fazla saftirik gibi. Ama çok sempatik. Umarım yüzümüzü kara çıkarmaz o da :d
Phillip: O bir "former federal agent" (şimdiye dek bize söylediği 87 seferde duymamışsınızdır diye), o bir insanları okuma ustası, o bir yalan makinası, pembe slipi ve hiç kapanmayan çenesi ve o çeneden akan deli saçması laflarla o korkunç bir rezil. Şaka gibi bir herif, üstelik (alttaki görsellerde ayrıca göreceğiniz üzre) iğrenç. Ama eğlence değeri son derece yüksek.
Kristina: Dün gece elenen 46 yaşındaki bu hatun, oyunu biraz fazla oynayıp ilk günden Rob'ın gözüne batanlardan. Hiçbir ipucu olmadan idol'ı buldu (artık yapımcıların şu idol'ları iyi saklamaları gerekmez mi?) ama çok da fazla hata yaptı, kendini çok gösterdi vs. Şartlar farklı olsa seveceğim bir oyuncu olabilirdi ama çok gözüme battı bu haliyle. Onun için her şey bitmiş değil, düelloda yobaz Matt'i yenerek Redemption'da kalabilir, umarım kalır hatta. Ama sonuna kadar gitmesi çok zor gibi görünüyor.
Rob: Ne yazılabilir ki bu adam hakkında? Bir ukala dümbeleği olduğunu reddedemem, son bölümün adı onun ağzından çıkan bir laf mesela: Kendisine "Bende intel var, takdir edersin ki hepsini bir anda veremem, Kristina'nın güvenliği karşılığı değiş tokuş yapalım" gibi saçmalıklarla gelen Phillip için "Bu herif benim alliance'ımda değil mi? Benim için çalışmıyor mu?" dedi. Sonra en büyük (belki de tek) zaafı da, grubun (ya da müritlerinin) geri kalanı planını sevmediğinde, kontrolü kısa süreliğine de olsa bırakma konusundaki gönülsüzlüğü. Örneğin Heroes vs. Villains'da Parvati'yi Russell'dan önce göndermeye razı olsaydı, Tyson o korkunç aptallığı yapmayacak ve Rob için tüm sezon farklı gelişecekti büyük ihtimalle. Neyse ki bu sefer böyle olmadı, kızlar Phillip'ten fena halde bıkmış olsalar da Rob'un dediği gibi Kristina'yı gönderdiler. Umarım bu böyle gider, kontrol saplantısı Rob'ın başında patlamaz, aslında umarım Ometepe challenge'larda kazanmaya başlar. Eh, üstte saydıklarıma rağmen Rob benim de, Umut'un da tuttuğu kişi bu sezon, çünkü kabul etmek lazım ki adam muhteşem oynuyor. Örneğin hidden immunity idol'ı bulmak için sahnelediği şey dahiceydi. İpucusu varken -ki çok belirsiz bir ipucuydu o- gidip idol'ı aramak istemesinden, ama herhangi bir oyuncunun yapacağı gibi fark ettirmemeye çalışarak ortadan kaybolup idol'u aramaya gitmek yerine, herkes için kumsalın öbür tarafında bir piknik planlayıp, onlara bir parti oyunu bile öğretip, sonra da kabız olduğunu söyleyip "rahatlamak için" aralarından ayrılmasından bahsediyorum. Bundan daha iyi bir plan olabilir mi? Nerede kaldığını merak etseler bile kimse onu aramaya çıkmayacaktı, Rob'ın da döndüğünde söylediği tek şey "Bu konuda konuşmak istemiyorum," oldu. Herkes bağırsaklarını bozduğu ve zor anlar yaşadığını düşünürkense, adamımız aslında şu ağaç senin bu ağaç benim idol'ı arıyordu ve, elbette, onu buldu. Ve Ralph kadar embesil bir oyuncu olmadığı için de, idol'ı kendine sakladı. Boston Rob tutulmaz da kim tutulur?
Andrea: Matt'e yavşaması ve onunla hevesli hevesli din muhabbeti yapması gözleri doğal sürmeli Andrea'mızı (hmm belki o kadar doğal değildir, öyle dövmeler var değil mi? kalıcı makyaj vb) benim gözümde düşürmüş vaziyette. Kafası pek bir stratejiye basacak gibi de görünmüyor. Ama daha sadece 4 bölüm oldu, yine bekleyip yine göreceğiz.
Soldaki resim: Öğk. Sağdaki: Yine öğk. Bu sezonun en karikatürize, en eğlenceli karakteri (bakınız ben bile kendimi kaptırıp "karakter" olarak görmeye başlamışım) Phillip. Kendisine özel iki ayrı fotoğrafı hak ediyor o yüzden.
Bir efsanenin gidişi :p
Russell Survivor'dan artık tamamen, kesinkes, bir daha dönmemek üzere (bu seferki gerçek) gönderildiğini algıladığında gözyaşlarına boğuluyor. O sırada uzaklarda, kendi tribe'ındaki herkesin ona tanrı muamelesi yaptığı, cebindeki hidden immunity idol sayesinde de oyunda çok sağlam bir yeri olduğunu bilen Boston Rob, Russell'ın bu acı kaderini pis bir sırıtışla karşılıyor.
12 yorumcuk:
merhaba, cok sevindim neredeyse 1 yil sonra burda bir survivor yazisi gorunce :) yazdiginiz herseye hak veriyorum, ekleyecek cok ufak biriki seyim var. russel'in gitmesine cok sevindim, cağrilmamaliydi bile bence ki bu sezon daha onceki sezonlarda ki gibi entertainment value bile saglayamadi. matt ile arasindaki duello good versus evil gibiydi ve en sonunda iyi tarafin kazanmasi beni mest etti :) russell benim icin her zaman kotu tarafta ve bu kadar "kotu" oldugu surece de, oyununun herangi bir açısını takdir edebilmem imkansiz. rob mariano'nun ise cok yetenekli oldugu ve zekice oynadigi dogru, fakat bana fazla kibirli geliyor. grant'i ve david'i tutuyorum, iki farklı tribedan iki faklı favorim var :) satira da gelecek icin umut vadediyor :) bu sezon kesinlikle 21. sezondan milyonlarca kat daha iyi!
tam da 5 dk once izledim Russel'in gidisini :D
aglayinca birden icim burkuldu "yazik bee" diyordum ki o anda kendine geldi Russell ve ardi ardina saydirmaya basladi millete :))
Phil'in kirmizi ic camasiri da icler acisi, umarim cabuk giderde tum sezon onun rengi kacmis camasirini izlemek zorunda kalmayiz :D
Ben misyoner Matt'i sevmiyorum ama Russell bu sezonun başından beri hırslı gözükmüyordu yeterince gözüme, pek de bir şey yapmadı zaten kaldığı süre boyunca. En azından redemption island'da kalabileceğini düşünüyordum ama işte..
Bu sezon öncekinden kesinlikle daha iyi, ama uzun vadede Rob giderse yine sıkıcılaşır mı korkum var. Phil kalsın hep o yüzden, güldürsün bizi. Ralph'ın takımındakileri pek tanıyamadık paso immunity aldıklarından, belki ondandır, pek sempatik bulduğum birisi yok şimdilik o takımdan. Lost'taki Christian(Shephard)'a benzeyen amca belki? Bilemiyorum. Merge'den sonra bu tribe diğerini yutacak, eğlencesiz olacak gibi bir korkum var bir de...
Bir de Redemption Island olayının kesinlikle güzel bir ekleme olduğuna karar verdim, daha eğlenceli oluyor izlemesi.
Hurraaa survivor yazısı :D Ellerine sağlık çavlanım hislerime tercüman olmuşsun, özellikle rob ve phill 'le ilgili bölümlerde... Rob ukala da olsa benim prensim hem hakediyor bence ben de onun kadar süper zeka bir oyuncu olsam benimde burnum büyük olurdu ahahahha. Russell'ın redo'da da kalmasını istemiyordum çünkü ondan daha önce nefret ettiğim gibi bu sezon görmeye sesini ve o iğrenc teksas aksanını duymaya dayanamaz olmuştum ve açıkcası gidişini evde tek başıma çığlıklarla kutladım! Aslında daha çok şey yazarım ama sen zaten aklımdakileri pek pek güzel biçimde ifade etmişsin şimdi bu bölümden sonra biraz durup russell'a saygı duruşunda bulunalım mı ne de olsa bir efsane gitti ımmm hayır bence bulunmayalım hayatımıza devam edelim hatta gidişini kutlayalım :) Redemption olayını çok sevdim ve inşallah inşallah rob oraya düşmez diyorum ama düşerse de tüm duel'ları kazanıp döner oyuna benim rob'ım :D
doğrusu ben koca russell'ın elenmesine üzüldüm. gerçek hayatta korkunç bir insan olduğuna eminim, ama survivor dünyasında mükemmel bir elemandı ve stratejik gameplay'i enfesti. bu sezon doğru şartlar oluşmadığı için o güzelim oyununu göremedik sadece. ama elbette, zapetera'da yahut sizin deyiminizle 'mallar sürüsü'nde olsaydım, ben de ilk fırsatta russell'ı elerdim :).
22. sezon hakikaten 21. sezona göre çok daha iyi gidiyor, dua edelim ki bozulmasın. oyuncularla ilgili tek tek fikirlerinizi yazmanız çok yararlı olmuş, cidden yarısının ismini bilmiyor, yüzünü de yarım yamalak biliyordum. fotoğraflar ve mesleklerle birleşmesi çok yardımcı oldu bana. hep aynı meslek gruplarının seçilmesine katılıyorum, okumuş entelektüeller yerine güneyli çiftçilere de çok daha sık rastlıyoruz. ama ben her türlü sınıftan binlerce insanın başvurduğunu kesinkes biliyorum. bunun nedeni yapımcıların bir politikası olabilir, çok enterasan.
survivor türkiye'nin de yeni bir sezonu başlıyormuş, duydunuz mu? ünlüler ünsüzlere karşı gibi bir şey olacakmış. belki ilginç bir sosyolojik deney olması açısından izlenebilir, ama hayır, hiçbirimizin buna dayanabileceğini pek sanmıyorum :P. belki geçen seferki gibi sadece ilk bölümü izleyip hakkında komik bir yazı yazarsınız? o zaman bizler için çok keyifli olur.
Orjinal,çakma hiç birini izlemesem de otobüs saatini beklerken film izler gibi okudum. Anladım mı? Tabi ki hayır ama olsun:) O değil kelli felli yaşta adamlar neler yapıyo ben göbeği kaldırıp mutfağa gitmiyorum. Çok utandım bir an..
Rob gerçekten inanılmaz bir oyuncu ve yeni çıkan 5. bölümde neden 4.kez geri çağrıldığını bir kez daha gösterdi.Yeni çıkan clue'yu Grantten alıp onun ilk clue ile değiştirmesi gerçekten dahiceydi.4.kez bu oyunu oynamasına rağmen Rob'daki heyecan gerçekten inanılmaz.İdol'ı bulduğu andaki sevinci oyunu ne kadar sevdiğini gösteriyor.
Russell ise tamamen ayrı bir olay.Russell bu oyunda Zapatera Tribe'ındakilere değil kendi egosuna yenilmiştir.Artık " You Either with Me Or Against Me " stratejisinden vazgeçmesi lazımdı ama egosu ona izin vermedi.
Robun kazanıcağını düşünmüyorum ama nereye kadar ilerleyeceğini izlemek çok zevkli.
Onun dışında David gerçekten inanılmaz bir zeka.İlk bölümün ilk immunity challenge'ında tüm puzzle'ı onun çözmüş olmasına rağmen Russell'ın egosunu tatmin etmek ve onun kontrol altında tutmak için tüm işi ona mal etmesi çok zekiceydi.Favorilerimden biride o.Bu sezon gerçekten çok güzel ve ilk sezonları hatırlatıyor.Merakla bekliyoruz.
Krista gider ayak parçalar umarım o alliance'ı :)
Phillip'i seviyorum ben yav elenmesin,pembe donuyla dolaşsın adada asdfasfd yorumları falan da çok matrak.
Ashley ve Natalie "ay kolum yanmış :(((" muhabbetlerinden öteye gidemiyor benim için.
Favorilerim Rob ve her ne kadar itici olsa da Steph.
Eliza'nız Ozzy elenirken ki yüz ifadeleri ve Amanda'ya yaptığı yorumu aklıma geldi de Steph'in Eliza olması imkansız :P
Sayenizde ben de Survivor fanı oldum, Cuma günlerini de iple çekiyorum artık. Bu yazınızı gördükten sonra Redemption Island'ın 5 bölümünü izledim ve çok zevkli bir yarışma(social experiment) olduğunu anladım. Sonrasında hızımı alamayıp Heroes vs. Villains, Micronesia ve Cook Islands'ı da 1 haftada bitiriverdim :D Favorim kesinlikle Heroes vs. Villains, akıl almaz oyunlar döndü orda Russell'ın hakkını yememek lazım, çok iyi bir oyuncuydu Redemption Island'dan gidişini izlemek üzücüydü.
Survivor yazılarınızın devamını heyecanla bekliyorum...
Russell'ın biraz ara verip dönmesi iyi olurdu, gidişi çok duygusal oldu. Ağlattı be bizi koskoca "the greatest villain ever". Tekrar dönmeyeceğim dese de son sezonda olacağını düşündüğüm büyük usta, Survivor gurusu insan.
Bu sezonun bonusu bana göre Philip oldu. "I'm a former federal agent" diye başlayan tiradlarını dinlemek hakikaten çok eğlenceli. Son bölümlerde sık sık Bushido gibi uzakdoğu felsefelerinden de alıntılar yapmaya başladı. Tuhaf fuşya rengi şortuyla "mal-meydanda" gezerken adanın tartışmasız en renkli sakini. Ha yarışmalarda dökülüyor o ayrı.
Matt dürüstlük meselesini abartıyor, neticede bir oyun oynuyor ve kendisi için en iyi olanı yapması doğru olan. Şimdiye kadar bu sezonun gamewise en başarılı yarışmacısı bence.
Grant'te oyunlarda başarılı bir başka atletik arkadaş. Topların filelerle yakalandığı oyunda Mİke'ı sürüm sürüm süründürmüş, benim olduğum yerde sana tozumu yutmak düşer demiştir
Zapatera'nın en büyük hatası birleşmeye güçlü girmeyi hedeflemek yerine Russell'ın üstüne çullandılar. Şimdi de muhtemelen tek tek avlanacaklar. Ne diyelim kendileri etti kendileri buldu. Büyük usta'Yı yollarmısınız, beter olun.
Sekizinci bölümdeki şapşallığıyla Ralph'In zerre kadar stratejiden anlamadığı da ortaya çıkmış oldu.
Ben yarışmayı Matt ya da Grant'in kazanmasını isterim. Ama Philip'inde mümkün olduğu kadar uzun süre ortalıkta arz-ı endam etmesi şart.
Aslında bu sezon Russell-Rob düellosu olacaktı ama konsept yeterince iyi ayarlanamayınca Rob tek kaldı. Bence en büyük silahı sükunetini bozmaması ve stratejiden ödün vermemesi. İlk 4'e kalır diye düşünüyorum.
Kızlara baktığımda ise maalesef bir Parvati potansiyeli göremiyorum hiçbirinde. Kendisi fettan dilber lafının birebir vücut bulmuş halidir Survivor diyarında.
survivor da yeni sezon geldi hala yazı göremiyorum ! gerçi şu sezonlar eski sezonları mumla aratmasa da survivor son bi kaç sezonda değişik şeylere imza atıyor.bunun sebebi yeni gelen yarışmacıların esisi gibi stratejik olamaması bunun için hemen hersezon eski yarışmacılar bir bir geri çağrılıyor yakında geri dönmeyen yarışmacı kalmayacak valla geçen sezon fans vs favouritesin 2.seçidi yarışmacılar arasında micronesia dan eric gabon dan corinne rı dan andrea phillip nic brenda filan varsı russeln yeğeni filan vardı belkid e 20.sezondan sonraki en izlenebişir ezondu bu sezon a (nekadar mantıklı olduğu tartışılır) 10 eskiall star ve bir family memberleri tarışacak çok d mantıklı gelmiyor ama fena olmayabilir yarışmacılar arasında hvs den rupert ve şişko karısı tabi ki russelin survivor tarihindeki en büyük blindside ı tyson ve aptal kız candice 3.yaırşıyor hala oyununu beğenmiyorum.australıa ve allstardan tina one world sezonnda bence en kötü sezon du yarışan 2 yarışmacı onlar ama bence stratjik elemnlardı birii gay olduğu için alay edildiğinden bazı erkeleri elemiş ve kaslı kaslı adamların kurduğu allıance çok iyiparçalayabilmiş fakat injury olara tarıştan ayrılmıştı borneo dan da bi adam varmış galibaizlemediğim için biliyorum.survivor exile island ın galibi aras bence iyi de bi gal,pti ve samoda russelinbaş düşmanı laura bu sezon boy göstereck aldığım bi kaç habere göre lauranın yi bi oyun çıkaracağı söylniyordu velhassıl survivor artık bizim gibi eski izleyicilerinigeri kazanmak için sürekli böyle dönüşler yapıyor25.sezondada parvatinin en iyi arkadaşı ! jonathan ve samodaki russell filan geri dönmüştü 28.sezon kimlerin döneceğini tahmin etmek zor olmasa gerek neyse çok uzttım sizden en kıa zaman da bi survivor değerlendirmesi bekliyorum
adsız dur bir sezon başlasın, çok iyi bir sezonsa dayanamayıp yazabiliriz cidden ama çok ihtimal vermiyorum ben de, katılıyorum yazdıklarına. her sezon reyting kaygısıyla eskileri getirip duracaklarına (gerçi eski oyuncuları görmeyi seviyorum ama getirdikleri iyi oyncular olduğunda, brandon'dı phillip'ti bunlar biraz saçma oluyor artık) adam gibi yarışmacı seçseler, güzel vücutlu boş kafalı recruit'ler olacağına stratejik kafası biraz çalışan yarışmacılar olsa onlar, biz de düzgün bir sezon izlesek. bu sezon redemption island olayı da dönüyormuş üstelik, ööğk. ve de one world'den (ki katılıyorum survivor tarihindeki en zayıf sezondu) neydi şu salak kız, adını unuttum, iq'su 30 civarında gibi davranan sarışın kiz işte, o var mesela. sonra candice gibi bir oyuncuyu 85. kez izlemeye gerek var mı mesela? tüm bunlara rağmen iyi bir sezon olabilir, ilginç bir konsept sonuçta favorites versus loved ones. bakalım :)
Yorum Gönder