2007 sonbaharında, her dizi severin hatırlayacağı yazarlar grevi nedeniyle Dollhouse projesi ertelenen Joss Whedon, bir web dizisi yazdı ve çekti. Dr. Horrible's Sing-Along Blog isimli bu mini dizi (ya da film), gün aşırı 15'er dakikalık bölümler halinde salt İnternette yayınlanacak ve üç bölüm sürecekti. Ortaya çıkan 42 dakikalık yapım adından da anlaşılacağı gibi bir müzikal oldu ve tıpkı Buffy the Vampire Slayer'ın altıncı sezonundaki müzikal bölüm Once More with Feeling gibi olağanüstü komik ve eğlenceli, ama aynı zamanda da insanı altüst edecek kadar hüzünlü ve her Whedon mahsulunde olduğu gibi, trajik bir sona sahipti. Başrollerinde Neil Patrick Harris (How I Met Your Mother), Nathan Fillion (Serenity, Castle, Slither) ve Buffy'nin son sezonunda potansiyel avcılardan birini canlandıran Felicia Day'in oynadığı Dr. Horrible'ı ücretsiz olarak online izlemek mümkün, ama Commentary! The Musical isimli pek leziz ekstra, sadece DVD'sinde var.
Dr. Horrible'ın kötü-adam-kahkahasını prova etmesiyle başlar Dr. Horrible's Sing-Along Blog. Evil League of Evil'a kabul edilmeye çalışıp duran tuhaf, kendine güvensiz, asosyal Horrible, dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmek için dünyayı ele geçirmeye çalışır, cahilliklerinin kendilerine büyük zarar verdiğini fark etmeyen insanlığı iyileştirmek ister aslında sadece. En büyük düşmanı, halkın gözünde pek bir yiğit olan Captain Hammer'dır; kendisine yıllardır kabadayılık yapan, narsist ve yüzeysel kas yığını Captain Hammer. Ayrıca her hafta çamaşırhanede gördüğü ve uzaktan iç geçirmekle yetindiği Penny isimli kitap kurdu, eylemci bir kıza aşıktır. Bunların hepsini ilk birkaç dakikada, Horrible'ın video-blogunu izleyerek öğreniriz. Henüz izlemeyenlerin keyfini kaçırmamak adına, zaten topu topu bir dizi bölümü kadar olan yapımın konusuna dair daha fazla bir bilgi vermeyeyim en iyisi.
Oyunculuklar çok başarılı; Neil Patrick Harris HIMYM'da üzerine yapışan Barney karakterinden olağanüstü bir beceriyle kurtuluyor ve çok inandırıcı (ve yürek yakıcı) Dr. Horrible rolünün hakkını veriyor. Nathan Fillion farklı karakterleri müthiş bir yetenekle canlandırma ve yaptığı her işte beni kendine hayran bırakma yetisine sahip zaten. Felicia Day de pek tatlı ama sezgileri (ya da kavrayışı) çok kuvvetli olmayan duyarlı kız rolüne cuk oturuyor -filmde Penny her şeyin sadece iyi yanını, Dr. Horrible ise kötü yanını görürken, Captain Hammer sadece kendini görmekte-.
Müzikler de harikulade. İzledikten günler sonra bile dilinize takılan, hatta bir yerlerden edinip diziden ayrı olarak da dinleyeceğiniz ve kendi kendinize söyleyeceğiniz şarkıları var Dr. Horrible'ın. Başrol oyuncularının üçünün de sesleri nefis, ancak içlerinde en çok parlayan Neil Patrick Harris diyebilirim (bu arada Glee'nin ilk sezonunda konuk olduğu bölümde de harikaydı, Aerosmith'in Dream On'unu seyirciye şapka çıkartacak şekilde söylemişti).
Beklentileri ve klişeleri yıkmasıyla bilinen Joss Whedon (uzayda geçen bir western dizisi, savunmasız görünen küçük sarışın kızın kötü adamların ağzına sıçtığı bir evren vs.), burada da kahramanla kötü adam klişelerini altüst ediyor. Deli gibi korkulan bir supervillain olmak isteyen Dr. Horrible, insanlardan kötü birisi olduğu için değil de çok yalnız olduğu için nefret etmeye başlamış olan ve gündelik hayatında çok nazik ve şefkatli biri mesela. Halkın kahramanı Captain Hammer ise kaba, huysuz, zorba ve megaloman bir hanzodan başka bir şey değil. Buffy, Angel ve Firefly üçlüsünde en iyi yaptığı şeyi burada da yapıyor ayrıca Whedon: bizi önce bolca güldürüyor, sonra anlattıklarını önemsememizi, ciddi ciddi önemsememizi sağlıyor, en sonunda da bizi kederlere salıyor.
Hem zekice hem de komik diyalogları, leziz müzikleri, oyunculukları ve altmetinleriyle izlenmeye (hatta birden çok kez izlenmeye) değer bir yapım Dr. Horrible. Eğer şimdiye dek izlemediyseniz, benim gibi Whedon manyaklarından değilseniz bile mutlaka bulun ve seyredin derim.
İnternet dizileri için taşıdığı anlam da çok önemli bana kalırsa Dr. Horrible'ın. Yüksek bütçe gerektirecek işler için her zaman stüdyolara ihtiyaç duyulacağını biliyorum, yine de Joss Whedon neredeyse sıfır bütçeyle ve (yapımcılarla kanalların tuhaf talepleri ve engellemeleri olmadan) yaratıcılığını tamamen özgür bırakarak böyle müthiş bir iş çıkartabiliyorsa ortaya, bu iş hak ettiği takdiri de görüyorsa üstelik (ilk bölümün yayınlandığı gün sitenin sunucuları çökmüş, dvd satışa sunulduğunda ise kapış kapış gitmiş) bağımsız web yapımlarının geleceği için oldukça ümit verici bir duruma işaret eder bu.
Dr. Horrible'ın kötü-adam-kahkahasını prova etmesiyle başlar Dr. Horrible's Sing-Along Blog. Evil League of Evil'a kabul edilmeye çalışıp duran tuhaf, kendine güvensiz, asosyal Horrible, dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmek için dünyayı ele geçirmeye çalışır, cahilliklerinin kendilerine büyük zarar verdiğini fark etmeyen insanlığı iyileştirmek ister aslında sadece. En büyük düşmanı, halkın gözünde pek bir yiğit olan Captain Hammer'dır; kendisine yıllardır kabadayılık yapan, narsist ve yüzeysel kas yığını Captain Hammer. Ayrıca her hafta çamaşırhanede gördüğü ve uzaktan iç geçirmekle yetindiği Penny isimli kitap kurdu, eylemci bir kıza aşıktır. Bunların hepsini ilk birkaç dakikada, Horrible'ın video-blogunu izleyerek öğreniriz. Henüz izlemeyenlerin keyfini kaçırmamak adına, zaten topu topu bir dizi bölümü kadar olan yapımın konusuna dair daha fazla bir bilgi vermeyeyim en iyisi.
Oyunculuklar çok başarılı; Neil Patrick Harris HIMYM'da üzerine yapışan Barney karakterinden olağanüstü bir beceriyle kurtuluyor ve çok inandırıcı (ve yürek yakıcı) Dr. Horrible rolünün hakkını veriyor. Nathan Fillion farklı karakterleri müthiş bir yetenekle canlandırma ve yaptığı her işte beni kendine hayran bırakma yetisine sahip zaten. Felicia Day de pek tatlı ama sezgileri (ya da kavrayışı) çok kuvvetli olmayan duyarlı kız rolüne cuk oturuyor -filmde Penny her şeyin sadece iyi yanını, Dr. Horrible ise kötü yanını görürken, Captain Hammer sadece kendini görmekte-.
Müzikler de harikulade. İzledikten günler sonra bile dilinize takılan, hatta bir yerlerden edinip diziden ayrı olarak da dinleyeceğiniz ve kendi kendinize söyleyeceğiniz şarkıları var Dr. Horrible'ın. Başrol oyuncularının üçünün de sesleri nefis, ancak içlerinde en çok parlayan Neil Patrick Harris diyebilirim (bu arada Glee'nin ilk sezonunda konuk olduğu bölümde de harikaydı, Aerosmith'in Dream On'unu seyirciye şapka çıkartacak şekilde söylemişti).
Beklentileri ve klişeleri yıkmasıyla bilinen Joss Whedon (uzayda geçen bir western dizisi, savunmasız görünen küçük sarışın kızın kötü adamların ağzına sıçtığı bir evren vs.), burada da kahramanla kötü adam klişelerini altüst ediyor. Deli gibi korkulan bir supervillain olmak isteyen Dr. Horrible, insanlardan kötü birisi olduğu için değil de çok yalnız olduğu için nefret etmeye başlamış olan ve gündelik hayatında çok nazik ve şefkatli biri mesela. Halkın kahramanı Captain Hammer ise kaba, huysuz, zorba ve megaloman bir hanzodan başka bir şey değil. Buffy, Angel ve Firefly üçlüsünde en iyi yaptığı şeyi burada da yapıyor ayrıca Whedon: bizi önce bolca güldürüyor, sonra anlattıklarını önemsememizi, ciddi ciddi önemsememizi sağlıyor, en sonunda da bizi kederlere salıyor.
Hem zekice hem de komik diyalogları, leziz müzikleri, oyunculukları ve altmetinleriyle izlenmeye (hatta birden çok kez izlenmeye) değer bir yapım Dr. Horrible. Eğer şimdiye dek izlemediyseniz, benim gibi Whedon manyaklarından değilseniz bile mutlaka bulun ve seyredin derim.
İnternet dizileri için taşıdığı anlam da çok önemli bana kalırsa Dr. Horrible'ın. Yüksek bütçe gerektirecek işler için her zaman stüdyolara ihtiyaç duyulacağını biliyorum, yine de Joss Whedon neredeyse sıfır bütçeyle ve (yapımcılarla kanalların tuhaf talepleri ve engellemeleri olmadan) yaratıcılığını tamamen özgür bırakarak böyle müthiş bir iş çıkartabiliyorsa ortaya, bu iş hak ettiği takdiri de görüyorsa üstelik (ilk bölümün yayınlandığı gün sitenin sunucuları çökmüş, dvd satışa sunulduğunda ise kapış kapış gitmiş) bağımsız web yapımlarının geleceği için oldukça ümit verici bir duruma işaret eder bu.
9 yorumcuk:
'I hope to set an example, you know, for children and stuff.' ahahhaa unutmuşum bunu, iyi dağıldım görünce şimdi :D
ve tabii ki bayılıyoruz. :) yazı da enfes :) hatta derhal şarkılarını açıyorum. Brand New Day, Slipping ve My Eyes favorim.
inanamıyorum, barney'e bakın! hemmen bulup izlemeliyim bu filmi :)
(kaptan hammer'ıda lost'ta kate'in kocisi rolünden tanıyorum)
Dr. Horrible bir başyapıt! Kesinlikle internet dizilerinin geleceği konusunda müthiş bir şey yaptığına da katılıyorum ama aslına bakılırsa beni Dr. Horrible ilgilendiriyor en çok. Hiç eskimiyor, etkisi hiç azalmıyor hatta her izleyişimde daha çok hoşuma giden, daha çok güldüğüm ve daha çok kalbimi kıran yerler oluyor. Neil Patrick Harris'in en sonundaki "a thing" diyişi mesela. Sanırım favori şarkım da o, Everything You Ever. Ama müzikler o kadar müthiş ki hepsi birbirinden güzel. Persephone'un yukarda saydıklarından başka A Man's Gotta Do ve So They Say'i de çok eğlenceli buluyorum. Son olarak Everyone's a hero, you and you and mostly me and you! :D
* Yazı şahane olmuş.
Everything You Ever müzikal şarkıları içinde benim de favorim. O ne demek derseniz bir filmden bağımsız dinlediğim şarkılar var, izlemesem de konuyu bilmesem de seveceğim şarkılar yani. Bir de konuyla bütünleşerek güzelleşen şarkılar var müzikal şarkıları dediğim. 'A thing' kısmında burnunu çekmeyen taş kalplidir zira! :P
Çavlan'ın yazısı altında spam yaptım azcık ama, affet, çok seviyorum şu 40 dakikalık şeyi :)
spam olur mu hiç :d ben de yazayım favorilerimi o zaman dedim yorumlara bakınca ama seçim yapamıyorum doğru dürüst. müzikal içinde değerlendirildiğinde everything you ever, a man's gotta do, brand new day. tek başına defalarca dinlediklerim my eyes ve slipping. ama şimdi saymadıklarıma haksızlık yapmış gibi hissediyorum, hepsi şahane işte :p bir de son izleyişimde so they say'in sözlerini açıp eşlik edeyim dedim, dağıldım, çok komikmiş çok :) ne yapıyor ki şimdi whedon? hadi yine böyle şeyler yapsın.
Hii hemen izlemeliyim! Joss Whedon hayranı biri olarak bunu gözden kaçırmış olmam hiç hoş değil ama hemen telafi edeceğim.
İyi ki paylaşmışsınız bunu,pek yararlı oldu ^^
daha önce bu mini diziden haberim olmamıştı.yazdıklarını ve yorumları okuyunca hemen izlemem gerktiğine karar verdim ama diziye ulaşamadım. dvd satışı yada online izleme imkanı var mı?cehaletimi mazur gör çavlan :)
fosforlugri, dvd'si kesin var, hatta blu ray'i bile çıktı ama türkiye'de satılıyor mu bilmiyorum... kendi sitesinde online izleniyordu bir zamanlar ama şimdi paralı olmuş, yine de internette olduğuna eminim, hiç olmadı youtube'a parça parça kesin yüklenmiştir. ama tabii benim tavsiyem ed2k ya da torrent yoluyla başka bir kullanıcıdan şıp diye indirip kaliteli kaliteli izlemek olur :)
çok sağol çavlan bi yolunu bulup izliycem artık :)
Yorum Gönder