Bu yıl okuduğum romanlar içinde beni en çok etkileyen, hayranlık uyandıran diliyle ağzımda nefis bir edebiyat tadı bırakan kitap oldu Yeşil Peri Gecesi. Hakkında bir şeyler yazmayı on gündür erteleyip duruyorum, çünkü açıkçası, "bayıldım, mutlaka okuyun" dışında ne yazabilirim, bilmiyorum. Konusunu anlatmayı hiç istemiyorum, roman zamansal olarak düz bir çizgide ilerlemediği, 2000'lerden 1980'lere, sonra 90'lara, sonra yine 80'lere atlayıp sıçraya sıçraya gittiği için, konuya dair verebileceğim en zararsız görünen ipucu bile okuma keyfinizi kaçıracakmış gibi geliyor -zira ben arka kapak yazısını okuduktan sonra, bolca dudak bükerek başlamıştım bu kitabı okumaya, ki bu kadar yanılabilirmişim. İsmi bile bir garip gelmişti, ancak sabırla birkaç yüz sayfa okuduktan sonra öğrendiğime göre yeşil peri absent demekmiş, bir nevi 'absent gecesi' gecesi anlamına geliyormuş bu başlık da. Bunu öğrendikten sonra o küçümsediğim başlık birden acayip havalı bir kitap adına dönüştü gözümde. Bir de Ayfer Tunç'u daha önce hiç okumamış olmamın getirdiği kayıtsızlık vardı Yeşil Peri Gecesi'ne başlarken. Oysa kitap biter bitmez koşarak Tunç'un diğer iki romanını bulup başucuma koydum, hatta utanmasam şimdiden kendisini en sevdiğim yazarların arasında sayacağım.
Çok bildik, popüler edebiyatta ve magazinde sık sık işlenen, bana biraz fazla arabeskçe gelen bir konuyu alıp, asla beklemediğim bir açıdan işlemiş, popüler kültürü zehir zemberek eleştirmek için popüler kültürün kendisini bir silah olarak kullanmış Ayfer Tunç. Romanın kahramanı, ismi hiç geçmeyen anlatıcı kadın, Tunç'un ilk romanı Kapak Kızı'nda doğmuş aslında, fakat daha çok nesnesiymiş Kapak Kızı'nın, hakkında bolca konuşturuyor, sayesinde pek çok yüzleşme gerçekleşiyor, ama kendisi hiç ortaya çıkmıyormuş -orada belliymiş ismi; Şebnem, fakat ben bu bilgiden bihaber halde okuduğum için Yeşil Peri Gecesi'ni, bu isim kafamda yarattığım kadına çok uzak, çok yabancı geldi. Kapak Kızı'nın ana karakterlerinden biri de var Yeşil Peri Gecesi'nde, sonlara doğru çıkıyor, hatta Kapak Kızı'nın geçtiği tren yolculuklu geceye bir gönderme yapıyor. (Tabii bu bilgilerin üzerine Kapak Kızı bir an önce yenilip yutulmaz mı? Yutulur.) Ancak Yeşil Peri Gecesi bir devam romanı sayılmaz, Kapak Kızı'nı okumamış olmak bu romanı okuma deneyiminden bir şeyler eksiltmiyor (diye umuyorum tabii ki), zaten yazara göre birbirini bütünleyen, ama tekil de okunabilen iki romanmış bunlar.
Yeşil Peri Gecesi bolca Edip Cansever ve Cemal Süreya alıntılarıyla dolu, yol sıklıkla şiirlere düşmüş ve o duruma/kişiye cuk oturan dizeler bulunmuş (zihnimde hâlâ "Gökyüzü gibi bir şey çocukluk, hiçbir yere gitmiyor" mısrası dönüp duruyor). Ahlaki çürüme, toplumsal ikiyüzlülük, tüketim kültürünün bireyler üzerindeki etkileri, "tutunamayan" köşe dönmeciler, küçük burjuva cumhuriyet elitleri, mutsuz bir toplumun mutsuz insanları bundan daha sağlam bir dramatik yapıda anlatılabilinir miydi, bilemiyorum. Yeşil Peri Gecesi, kuşkusuz, bu yılın en iyi romanlarından.
Bir de minik alıntıyla bitireyim yazıyı. Bir edebiyat şöleni denilebilecek bu romandan yapılabilecek en tuhaf alıntılardan biri bu, biliyorum, ama çok hoşuma gitti her nedense. 378. sayfadan:
Çok bildik, popüler edebiyatta ve magazinde sık sık işlenen, bana biraz fazla arabeskçe gelen bir konuyu alıp, asla beklemediğim bir açıdan işlemiş, popüler kültürü zehir zemberek eleştirmek için popüler kültürün kendisini bir silah olarak kullanmış Ayfer Tunç. Romanın kahramanı, ismi hiç geçmeyen anlatıcı kadın, Tunç'un ilk romanı Kapak Kızı'nda doğmuş aslında, fakat daha çok nesnesiymiş Kapak Kızı'nın, hakkında bolca konuşturuyor, sayesinde pek çok yüzleşme gerçekleşiyor, ama kendisi hiç ortaya çıkmıyormuş -orada belliymiş ismi; Şebnem, fakat ben bu bilgiden bihaber halde okuduğum için Yeşil Peri Gecesi'ni, bu isim kafamda yarattığım kadına çok uzak, çok yabancı geldi. Kapak Kızı'nın ana karakterlerinden biri de var Yeşil Peri Gecesi'nde, sonlara doğru çıkıyor, hatta Kapak Kızı'nın geçtiği tren yolculuklu geceye bir gönderme yapıyor. (Tabii bu bilgilerin üzerine Kapak Kızı bir an önce yenilip yutulmaz mı? Yutulur.) Ancak Yeşil Peri Gecesi bir devam romanı sayılmaz, Kapak Kızı'nı okumamış olmak bu romanı okuma deneyiminden bir şeyler eksiltmiyor (diye umuyorum tabii ki), zaten yazara göre birbirini bütünleyen, ama tekil de okunabilen iki romanmış bunlar.
Yeşil Peri Gecesi bolca Edip Cansever ve Cemal Süreya alıntılarıyla dolu, yol sıklıkla şiirlere düşmüş ve o duruma/kişiye cuk oturan dizeler bulunmuş (zihnimde hâlâ "Gökyüzü gibi bir şey çocukluk, hiçbir yere gitmiyor" mısrası dönüp duruyor). Ahlaki çürüme, toplumsal ikiyüzlülük, tüketim kültürünün bireyler üzerindeki etkileri, "tutunamayan" köşe dönmeciler, küçük burjuva cumhuriyet elitleri, mutsuz bir toplumun mutsuz insanları bundan daha sağlam bir dramatik yapıda anlatılabilinir miydi, bilemiyorum. Yeşil Peri Gecesi, kuşkusuz, bu yılın en iyi romanlarından.
Bir de minik alıntıyla bitireyim yazıyı. Bir edebiyat şöleni denilebilecek bu romandan yapılabilecek en tuhaf alıntılardan biri bu, biliyorum, ama çok hoşuma gitti her nedense. 378. sayfadan:
Saate baktım. Eve geleli üç saatten fazla olmuş. Üçüncü mesajın tam sırası.
"Başka türlü olamazmıydı?"
Soru eki mi bitişik olmalı. Ayrı yazarsam gözüne batar. Scotland Yard'da filan mesleki görgü bilgi artırma kurslarına katılmış, kendisine lazım olan İngilizceyi iyi kötü kıvırmıştır Uluçmüdürüm. Ama Türkçesi zayıftır. Hem köküne kadar milliyetçidir bunlar, hem kendi dillerini bilmezler. Ayrı yazarsam cümlede bir tuhaflık olduğu hissine kapılır. Anlam yerini bulmayabilir. Eğer dilbilgisi sağlamsa (değildir ya) hoşlanmaz. Bu türden iktidarlı ilişkilerde kadınca marifetlerin dışında, kadının erkekten daha iyi bildiği bir şey olmamalıdır. Olsa bile kadın asla belli etmemelidir. İktidar her yerdedir, her andadır. Sözcüğün içinde, anlamın kenarında, doğasında, dilbilgisinin ayrıntısındadır.
15 yorumcuk:
Çok sık rastladığım ancak yakın bir zamanda okumayı planlamadığım bir kitap idi. Yazınızı okuyana kadar. Şimdi merak ettim ve yakın bir zamanda okumaya karar verdim. Sevgiler...
Bu kitabı not almış fakak ''sevmek zorunda değilsin beni'' tarzı bir kitap sanıp çoookk sonralara ertelemiştim okumayı.şimdi fuarı beklemeliyim almak için :) sabırsızlanıyorummmm
Ayfet Tunç benim de en sevdiğim yazarlardan biridir.Özellikle "Bir maniniz yoksa annemler size gelecek" kitabını mutlaka okumalısınız.Onu hepsinden daha çok seveceğinize inanıyorum :)
Bu kitabını bende merak etmiştim.Okumak farz oldu artık :)
Sevgiler,
odamda masanın üzerinde tanıtım amaçlı küçük bir kağıdı duruyor. annem koymuş ama ben özellikle kapaktaki görsel yüzünden alıp atmadım günlerdir. işin aslı kitabı da merak etmemiştim şimdiye kadar. şimdi onca gündür masamın üzerinde duran bir kağıt senin yazınla birleşince bir şey dürttü beni. sanırım bu bir işaret :))
Allah'ım inanmıyorum..Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek'i ben ortaokuldayken okumuştum galiba..Ve çok sevmiştim nerede acaba o kitabım?..Aynı yazarmıymış:):) ne kadar cahilim..
Müthiş bir kitap.. henüz bitmedi ama 3/4ünü okudum.. elimden bırakamıyorum. Ayfer Tunç'un adı yeter zaten.. Ama bu kitap öyle böyle bir şey değil. Nasıl bir kurgu, nasıl bir hayal gücü, nasıl bir gözlem yeteneğidir bu! İnsanın içini dağlarken, bir anda nefretleri bile mizahi anlatan bir romana dönüşüyor.
Tüm kitaplarını ilk çıktığı anda alıp okumuş biri olarak Ayfer Tunç'un yazım tarzının giderek yetkinleştiğini söyleyebilirim. Bu kitaba bayıldım ama hala favorim "Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi" dir. Okumadıysanız kesinlikle ikinci tercihiniz bu olsun, olay örgüsüne, kurguya, kahramanlara şaşıp kalacaksınız. Bu romanın bağlantısı olsa da "Kapak Kızı" nın devamı olmadığını ben de söylerim. Ve üstelik "Kapak Kızı"nı tamamen tesadüfen almış, okumuş ve çok beğenmiştim. Hala elimdedir artık olmayan Simavi yayınlarından çıkmış mavi kapaklı ilk baskısı. Onu da okuyun derim adının çağrıstırdıklarıyla ilgisi olmayan çok güzel bir romandır. Kısacası Ayfer Tunç iyi bir yazardır ve okuruna yakın bir yazardır, okuyun derim...
Daha önce okumadığım bir yazar Ayfer Tunç. Nedense hiç sevmeyecekmişim gibi geliyor bana. Ama sizin bu yazınızdan sorna okumaya karar verdim. Hatta hemen arkadaşımı aradım ve ödünç istedim ondan. Teşekkürler.
Sevgili Çavlan;
Ben bu kitabı eşime kaptırdığım için okuyamadım halbuki çıktığı gün almıştım .Şimdi ondan çalıp okuyacağım!
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi de çok güzeldi hatta kitap bitmesin diye 150 sayfa geriye gidip tekrar okumuştum.
İyi okumalar
sevgiler
BİLLUR
http://www.ntvmsnbc.com/id/25134350
dün bu söyleşiyi okumuştum ntvmsnbc'de. çok merak etmiştim. Bugün de senin yazını görünce kesin alınacaklar listesine girdi kitap.
Büyük ilgiyle takip ediyorum bloglarını, teşekkürler...
okuya okuya bıkmadığım isimlerden biri Ayfer Tunç. en kısa zamanda bu kitabı da alıp tekrar tekrar okumak istiyorum. içime ateş düşürdün ama!
Tüyap kitap fuarında alacağım bu kitabı.. Gerçekten ilgi çekici bir kitapmış.
Yazınız sayesinde çok şey öğrendim..Umarım kitabı da beğenirim :)
Kapak Kızı'nın arkasını okuyana kadar meraktan çatlamıştım, neden kitapta hiç ismi geçmedi acaba adı ne diye. Ama "Şebnem" şok etkisi yarattı.. Ben de karakterle örtüştüremedim hiç.
Onun dışında Yeşil Peri Gecesi muhteşemdi o ayrı, yarın yeni Ayfer Tunç siparişlerimi vericem!
Ayfer Tunç Benim de son zamanlarda okuduğum en başarılı Türk romancılarından. En azından kendi yaşadığım dönemde yazıyor olması ben de en azından tüm kitaplarını okumalıyım detirden bir edebiyatçı. Pek çok ödülü var. İlk okuduğum romanı "Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış anlatılan Kısa Tarihi" ki bu romanını mutlaka okumalısınız. Keza "Kapak Kızı" ve buradaki karakterlerin de hayatlarını daha iyi anlayacağınız ve çok daha iyi özümseyeceğiniz "Yeşil Peri Gecesi"
Sevgiler
3 defa okumuş olup kutsal kitabım ilan ettiğim bir Ayfer Tunç romanı hakkında başkalarının da benim fikrimi paylaşması oldukça memnun edici.
Yorum Gönder