16 Eylül 2010 Perşembe

Kirpiklerimin Gölgesi

Annemi öldürdüm. Daha biraz önce. Bu fena şeyi yaptıktan sonra silahı annemin başucuna bıraktım. Başından vurmuştum annemi. Kundura boyası kadar siyah saçlarının dağıldığı yastığında bir gül açar gibi olmuştu. Gözleri oyuncak bebek gibi açılmış, ağzı acıyla aralanmıştı. Bağırmamış, inlememiş, sesizce ölmüştü. Onu öyle bırakıp odasından çıktım.
Silah sesine uyanan ağabeyim yanımda bitti.
"Ne oldu?" diye sordu bana. Uykuluydu. Gözleri kan çanağı, aleti fena halde kabarmış. Yine bacaklarıma sürtünecek diye korktum. İçeri, annemin odasına girmek istedi. İçeri girmesin diye "Pencere camı kırıldı," dedim. İnanmamış gibi baktı bana. Alnı, burun kenarları isten hafifçe kabarmıştı. Odanın kapısını açmak için lanetli elini uzattı. Ellerine daha fazla is bulaşmıştı. Acaba dün gece arkadaşlarının çıkardığı eğlencelik yangını söndürmek mi istemişti?
"İçeri girme," dedim. "Çok fena bir şey yaptım."


Böyle başlıyor Kirpiklerimin Gölgesi. 11 yaşındaki bir kızın başına gelen korkunç olaylarla dolu, aslında hepimizin bir yerlerde gerçekleştiğini bildiği ama üzerinde düşünmek, var olduğunu kabul etmek istemediği olaylarla. Bir kaplıca kentinde annesi, büyükannesi ve ağabeyiyle yaşayan kız çocuğu romanın merkezinde, onun ağzından kaleme alınmış öykü zaten. Annesi tarafından çocuk genelevine satılan, eczacıdan otel müdürüne kadar etrafındaki hemen herkes tarafından sürekli ezilen ve aşağılanan, abisinden hademeye, kafayı yemiş katil bir "bağımsız asker"den onun köpeklerine kadar pek çok canlı tarafından tacize (ve hatta tecavüze) uğrayan bir çocuk bu. Böyle yazınca fark ettim bir Kemalettin Tuğcu romanı havası verdiğini, ama aslında duygu sömürüsü yapan bir kitap değil bu; trajediyi ajitasyona ve ağdalı bir dile kaçmadan, son derece sade bir şekilde anlatıyor. Zaten Şebnem İşigüzel'in kızı da hikayenin kahramanıyla aynı yaştaymış, yazar o yaşta bir çocuğun aklının işleyişini, kullandığı dili, düşünceleri ve düş dünyasını yakalamaya olabileceği kadar yakınmış yani.

Kitabın adı, kahramanın kirpiklerinin gölgesinden başka sığınacak bir yeri olmamasından geliyor (bunu fark ettikten sonra ilk andaki kadar arabesk gelmemeye başladı bana bu başlık). Ancak oraya saklanabiliyor, orada kötülüklerden uzak kalabiliyor tarifi imkansız bir zulüme uğrayan küçük kız. Sadece cinsel istismara uğrayan bir çocuk değil, Türkiye'deki tehlikeli milliyetçilik, ezilen kadınlar, Ermeni soykırımı ve beyaz bereli katiller de ucundan kıyısından yer alıyor romanda.

İşigüzel'in henüz 20 yaşındayken yayınlattığı ve nekrofili, ensest ve şiddet gibi temaları işleyen vurucu öykü kitabı Hanene Ay Doğacak zamanında yasaklanıp toplatılmış. Ben bu kitapla tanıştığımda "aklanmıştı" ve yayınevi önceden yasaklanmış cümleleri hikayelerin içinde üstleri çizili halde, ancak kitabın sonundaki bir bölümde özgürce veriyordu. Her yazdığını okuduğum yazarlardan değil İşigüzel, ama okuduklarımı da çok beğeniyorum -Hanene Ay Doğacak, Eski Dostum Kertenkele, Sarmaşık ve şimdi de Kirpiklerimin Gölgesi. Bir solukta okunacak kısalık ve sürükleyicilikte bir roman bu, ama elinizden bırakamamakla bırakmayı deli gibi istemek gibi çelişkiler arasında gidip geliyorsunuz okurken, çünkü en duyarsız adamı bile rahatsız edecek, hatta acıtacak, sarsacak bir kitap. Pedofili hikayeleri kimsenin okumak istemeyeceği hikayeler olur genelde, bu da kimsenin okumak istemeyeceği bir kitap aslında. Ağızlarında bırakacağı kan tadına rağmen okuyanlar çıkacaktır aralardan ama. Çıksın da.

6 yorumcuk:

Leylak Dalı dedi ki...

Çıktı nitekim :(
Okudum ve çarpıldım. Gerçek olamayacak kadar acı ve adaletsiz geliyor insana ama gerçek olduğunu bilmenin çaresizliğini de yaşıyorsunuz bir yandan. Son kitabı Resmigeçit'ten sonra Ş.İşigüzel okumamaya karar vermiştim ama dayanamadım yine de iyi ki dayanamamışım mı desem keşke okumasaydım mı desem bilemedim. Karıştı yani duygularım, öylece kaldım kitap bittiğinde.

Sevgiyle...

Judy Abbott dedi ki...

kitap fuarı listeme ekliyorum. liste yapmaya başladım, 30 Ekim'e ne kaldı şurada? :)))

Adsız dedi ki...

Bir gazetenin kitap ekinde gördüm piyasa çıktığını ve hemen satın aldım tabi. Şebnem İşigüzel sevdiğim bir yazar. Sarmaşık etkilemişti beni. Bu kitap başucumda duruyor durmasına ama nedense elim gitmiyor, ürküyorum. İçinde yazılanlardan dolayı. Okumalıyım evet hemde en kısa zamamnda. Teşekkürler paylaşım için.

Bay Kavun dedi ki...

Türk edebiyatıyla pek alakam yok, ancak İşigüzel'in Çöplük'ünü okumuş, beğenmiştim. Bu kitap da konu itibariyle hem ilgi çekici, hem de rahatsız edici belirttiğiniz gibi, huzursuz olacağımı bilsem de okuyacağım sanırım.

A-H dedi ki...

benim listemdeydi zaten bu, cok methini duydum en kisa surede okumak istiyorum bende.

Adsız dedi ki...

Ben de Judy gibi fuarı bekliyorum..İmza günü falan bile yakalayabilirim belki:).Bu arada kitabı Ayşe Arman'ın yazarla yaptığı röportajda tanımış, çok merak etmiştim.Yorumları merak ediyordum doğrusu.Ne olursa olsun bu kitap o-ku-na-cak..