Los Angeles
- Finale sadece 10 bölüm kalmışken, "flash-sideways" Lost seyircisinden çok fazla eleştiri alıyor. Herkes tam olarak ne olduğunu bilmediği bir şeyi (zamanı, insanları, olayları) izlemenin anlamsızlığından bahsediyor, bana kalırsa yeni zaman çizgisiyle ilgili en büyük sorun, karakterlerin bildiğimiz karakterler olmaması. Evet onların bir versiyonu sayılabilirler, ama geçtiğimiz beş sezonu bizimle birlikte yaşamamışlar. Oysa hemen her karakter bu beş sezonda değişti ve gelişti.
- Son iki bölümde Locke'ın sakatlığı ve önemsiz hayatıyla barışıp huzura kavuştuğunu, Jack'in de oğluyla kendi babasının onunla asla kuramadığı bir iletişim ve yakınlık kurduğunu görmüştük. Locke'ın bir karısı, Jack'in oğlu var, Sayid'in payına ne düşüyor peki yeni zaman çizgisinde? Keamy'nin beynini dağıtma şansı? Sayid hangi zaman çizgisinde, hangi ülkede, hangi yaşta olursa olsun, şiddete ihtiyaç duyulduğunda aranan adam olacak demek, ne kadar istemese de kaçamıyor bundan.
- Keamy'nin 2 dakikalığına görünüp hızlı ve temiz bir şekilde öbür dünyayı boylaması şahaneydi. Jin'in bu adamlarla ne işi vardı peki? Basit bir Widmore/Paik bağlantısıyla açıklanabilir mi bu durum? Bir önceki bölümde de Claire bağlayıp hapsetmişti Jin'i, yazık adama ayrıca.
- Bu bölümden sonra, alenen Flocke'çı olmaya karar verdim. Daha önce de kayıyordum onun tarafına biraz, ama artık çok kesin her şey. Yeni zaman çizgisinde, Jacob'ın dokunuşundan mahrum kalanlara bir bakalım: Babası Locke'ın ağzına sıçmamış, Jack'in içkiyle bir sorunu yok, çocuk falan yapmış, Kate babasını öldürmemiş, Sayid (sonunda içindeki kötülükten asla kaçamayacağı mesajı verilse de) çok daha iyi bir insan olmuş/her gün adam öldürmesinin beklenmediği bir işe girmiş, Hugo sayıların lanetine uğramamış, Ben ruh hastasına dönüşmemiş, Dogen'ın oğlu hayatta... Sırf adaya çekebilmek için "aday"ları ya da her ne içinse işte, onlarca kişinin hayatını piç etmiş Jacob. Peki sürekli tekrar edidiği gibi "iyi" midir bu durumda bu herif gerçekten, sorarım. Öte yandan Flocke, ya da Smokey, ya da Man in Black, ya da Jacob's Rival -nasıl hitap ediyorsanız işte, sadece eski hayatlarını geride bırakmayan, adanın sunduğu gelişme/iyileşme fırsatını kabul etmeyenleri incitti.
- Finale sadece 10 bölüm kalmışken, "flash-sideways" Lost seyircisinden çok fazla eleştiri alıyor. Herkes tam olarak ne olduğunu bilmediği bir şeyi (zamanı, insanları, olayları) izlemenin anlamsızlığından bahsediyor, bana kalırsa yeni zaman çizgisiyle ilgili en büyük sorun, karakterlerin bildiğimiz karakterler olmaması. Evet onların bir versiyonu sayılabilirler, ama geçtiğimiz beş sezonu bizimle birlikte yaşamamışlar. Oysa hemen her karakter bu beş sezonda değişti ve gelişti.
- Son iki bölümde Locke'ın sakatlığı ve önemsiz hayatıyla barışıp huzura kavuştuğunu, Jack'in de oğluyla kendi babasının onunla asla kuramadığı bir iletişim ve yakınlık kurduğunu görmüştük. Locke'ın bir karısı, Jack'in oğlu var, Sayid'in payına ne düşüyor peki yeni zaman çizgisinde? Keamy'nin beynini dağıtma şansı? Sayid hangi zaman çizgisinde, hangi ülkede, hangi yaşta olursa olsun, şiddete ihtiyaç duyulduğunda aranan adam olacak demek, ne kadar istemese de kaçamıyor bundan.
- Keamy'nin 2 dakikalığına görünüp hızlı ve temiz bir şekilde öbür dünyayı boylaması şahaneydi. Jin'in bu adamlarla ne işi vardı peki? Basit bir Widmore/Paik bağlantısıyla açıklanabilir mi bu durum? Bir önceki bölümde de Claire bağlayıp hapsetmişti Jin'i, yazık adama ayrıca.
- Bu bölümden sonra, alenen Flocke'çı olmaya karar verdim. Daha önce de kayıyordum onun tarafına biraz, ama artık çok kesin her şey. Yeni zaman çizgisinde, Jacob'ın dokunuşundan mahrum kalanlara bir bakalım: Babası Locke'ın ağzına sıçmamış, Jack'in içkiyle bir sorunu yok, çocuk falan yapmış, Kate babasını öldürmemiş, Sayid (sonunda içindeki kötülükten asla kaçamayacağı mesajı verilse de) çok daha iyi bir insan olmuş/her gün adam öldürmesinin beklenmediği bir işe girmiş, Hugo sayıların lanetine uğramamış, Ben ruh hastasına dönüşmemiş, Dogen'ın oğlu hayatta... Sırf adaya çekebilmek için "aday"ları ya da her ne içinse işte, onlarca kişinin hayatını piç etmiş Jacob. Peki sürekli tekrar edidiği gibi "iyi" midir bu durumda bu herif gerçekten, sorarım. Öte yandan Flocke, ya da Smokey, ya da Man in Black, ya da Jacob's Rival -nasıl hitap ediyorsanız işte, sadece eski hayatlarını geride bırakmayan, adanın sunduğu gelişme/iyileşme fırsatını kabul etmeyenleri incitti.
- Başlarda yeni zaman çizgisinde gördüklerimizin Çoğul Dünyalara bir örnek olduğunu düşünüyordum, zaman çizgilerinin bir nevi kesişme olasılığı vardı sezonun sonunda, az bir ihtimal de senaristlerin Kopenhag yorumunu benimseyerek dünyaları sezonun sonunda çakıştırarak sadece birini gerçekten yaşanmış sayacaklarıydı. Fakat artık aynı anda iki alternatif durum olmayabilir söz konusu olan diye düşünüyorum, son birkaç bölüm bu yönde gelişti fikirlerim en azından. Nerden biliyoruz ki bu yeni zaman çizgisinin geçen sezonun sonunda –"Incident"in sonunda yani– oluştuğunu? Bölüm incelemelerimden birine yorum bırakan bir arkadaş tam olarak şöyle yazmıştı: "Ya gerçekten flash sideways değilse bu yeni zaman çizgisinde gördüklerimiz? Ya bombanın patlamasının bir sonucu değil de, adada henüz gerçekleşmemiş bir olayın sonucuysa? Düzeltilmiş bir geçmişin flash forward'ları belki de izlediklerimiz." Hafif hafif buna inanmaya başladım ben de; dizinin sonu gördüğümüz belki de, Flocke'la olan savaş bittikten sonra karakterlerimizin gideceği yer yeni zaman çizgisi. Nadia Sayid'in kardeşiyle evli, çocuk falan yapmışlar. Peki. Sayid'in istediği buydu belki de (adadaki Sayid'in), bir anlamda hayatının bir parçası Nadia, onu görebiliyor, onunla vakit geçirebiliyor, ama onu hak etmediği için her parçasına sahip değil. Yeni zaman çizgisinde belki de herkes hak ettiği hayatı yaşıyor, Jacob ya da Flocke'ın (kim kazanırsa artık) bir ödülü bu onlara? Bu ihtimal üzerinden gitmiyorum bundan sonraki incelemelerde, şimdiye kadarki bakış açımı değiştirmiyorum yani, ama bayağı bayağı ihtimal olarak görmeye başladım bunu, belirteyim dedim.
Ada
- Dogen'ın iyilik ve kötülükten bahsederken kötülüğü gösteren elinin eldivenli olduğunu görmek aklıma Jacob'ı getirdi: Jacob hastanede Ilana'yı ziyaret ettiğinde siyahlar giymişti, ellerinde de eldivenler vardı. Daha önce adaya gelmiş olanlara dışındakilere dokunmaktan kaçınmak zorundaydı demek. Hayatlarının içine sıçmak istemiyorsa tabii –adaylara yaptığını gördüğümüz gibi.
- Flocke, Sawyer ve Claire'den sonra bir yaralı ruhu (!) daha saflarına çekmiş oldu: Sayid. Ayrıca Temple'da ona yaptıkları işkence, safi iyilik ve kötülük arasında tam olarak hangi noktada durduğunu gösteriyormuş. Nasıl diye sorarlar adama. Mesela az biraz daha fazla çığlık atsaydı 0.3 derece iyiliğe mi yakın olacaktı?
- Flocke'ın sesiyle ilgili büyülü bir gücü mü var, yoksa fazla mı 'literal' aldım her şeyi, Dogen'ın Sayid'e "Sakın konuşmasına izin verme hançeri saplamadan!" demesi, "Konuşursa seni kandırır, ağzı laf yapıyor mübareğin," gibi basit bir anlama mı geliyor sadece? Nitekim Dogen'ın asıl isteğinin başından beri Sayid'in Flocke'ı öldürmesi olmadığına göre... Ama bir de şu leziz konuşma var Claire ve Flocke arasında geçen; C: "Zarar vereceksin onlara, değil mi?" F: "Sadece dinlemeyenlere." :)
- Her şey ilk sezondaki gibi gidiyor gibiydi; bölümler o sırada ilerliyordu en azından -Kate, Locke, Jack.. ama bu bölüm Sun odaklı olmalıydı bu mantığa göre. Adının Sundown olduğunu da duymuş olduğum için emindim Sun'la ilgili olacağına. Bölümün ilk sezondaki paterni bozmasının şu anlamı olabilir: Sun (ve Jin) hikayenin bu noktasında çok önemli bir rol oynamak üzere, ve henüz onunla ilgili bölümün sırası değil.
- Flocke ordusunu oluşturmaya başladı bile: Deliler var bu ordunun içinde (Claire), şüpheli yaklaşanlar (Jin ve Kate), korkanlar (Cindy ve diğer figüranlar), içindeki karanlığı kabul edenler (Sayid) ve tüm bunları pek de iplemeyenler (Sawyer). Öyle ya da böyle, bir ordu işte.
- Benden başka Naveen Andrews'ın aksanının değiştiğini düşünen var mı? Adam Hintli normalde, ama daha önce hiçbir sorunu olmamıştı Iraklı aksanını taklit etmekle ilgili dizide, oysa bu sezon gitgide İngiliz aksanına kayıyor gibi konuşması.
- Ben'in Ilana ve Sun'ın yanında olması gerekmez miydi? Nereye gitti?
- Jack'in hiç görünmemesi (hastanedeki bir saniyelik geçiş sayılmaz), Kate'in de işe yaramaz bir gerizekalı gibi görünmesi bu bölümü acayip güzel kılıyor gözümde. Sayid ve Dogen'in dövüş sahnesine bayıldım, bir de Desmond çıksaydı bir yerlerden, benden mutlusu olmazdı. 4 üzerinden 3.5 yıldız.
Ada
- Dogen'ın iyilik ve kötülükten bahsederken kötülüğü gösteren elinin eldivenli olduğunu görmek aklıma Jacob'ı getirdi: Jacob hastanede Ilana'yı ziyaret ettiğinde siyahlar giymişti, ellerinde de eldivenler vardı. Daha önce adaya gelmiş olanlara dışındakilere dokunmaktan kaçınmak zorundaydı demek. Hayatlarının içine sıçmak istemiyorsa tabii –adaylara yaptığını gördüğümüz gibi.
- Flocke, Sawyer ve Claire'den sonra bir yaralı ruhu (!) daha saflarına çekmiş oldu: Sayid. Ayrıca Temple'da ona yaptıkları işkence, safi iyilik ve kötülük arasında tam olarak hangi noktada durduğunu gösteriyormuş. Nasıl diye sorarlar adama. Mesela az biraz daha fazla çığlık atsaydı 0.3 derece iyiliğe mi yakın olacaktı?
- Flocke'ın sesiyle ilgili büyülü bir gücü mü var, yoksa fazla mı 'literal' aldım her şeyi, Dogen'ın Sayid'e "Sakın konuşmasına izin verme hançeri saplamadan!" demesi, "Konuşursa seni kandırır, ağzı laf yapıyor mübareğin," gibi basit bir anlama mı geliyor sadece? Nitekim Dogen'ın asıl isteğinin başından beri Sayid'in Flocke'ı öldürmesi olmadığına göre... Ama bir de şu leziz konuşma var Claire ve Flocke arasında geçen; C: "Zarar vereceksin onlara, değil mi?" F: "Sadece dinlemeyenlere." :)
- Her şey ilk sezondaki gibi gidiyor gibiydi; bölümler o sırada ilerliyordu en azından -Kate, Locke, Jack.. ama bu bölüm Sun odaklı olmalıydı bu mantığa göre. Adının Sundown olduğunu da duymuş olduğum için emindim Sun'la ilgili olacağına. Bölümün ilk sezondaki paterni bozmasının şu anlamı olabilir: Sun (ve Jin) hikayenin bu noktasında çok önemli bir rol oynamak üzere, ve henüz onunla ilgili bölümün sırası değil.
- Flocke ordusunu oluşturmaya başladı bile: Deliler var bu ordunun içinde (Claire), şüpheli yaklaşanlar (Jin ve Kate), korkanlar (Cindy ve diğer figüranlar), içindeki karanlığı kabul edenler (Sayid) ve tüm bunları pek de iplemeyenler (Sawyer). Öyle ya da böyle, bir ordu işte.
- Benden başka Naveen Andrews'ın aksanının değiştiğini düşünen var mı? Adam Hintli normalde, ama daha önce hiçbir sorunu olmamıştı Iraklı aksanını taklit etmekle ilgili dizide, oysa bu sezon gitgide İngiliz aksanına kayıyor gibi konuşması.
- Ben'in Ilana ve Sun'ın yanında olması gerekmez miydi? Nereye gitti?
- Jack'in hiç görünmemesi (hastanedeki bir saniyelik geçiş sayılmaz), Kate'in de işe yaramaz bir gerizekalı gibi görünmesi bu bölümü acayip güzel kılıyor gözümde. Sayid ve Dogen'in dövüş sahnesine bayıldım, bir de Desmond çıksaydı bir yerlerden, benden mutlusu olmazdı. 4 üzerinden 3.5 yıldız.
13 yorumcuk:
merhaba, yazılarınızı bir süredir okuyordum ilk defa yorum bırakıcam. güzel yazıyorsunuz, tebrik :)
ben in ilananın ekibinde olmadığını ben de farkettim. lostpediaya baktım izleyince hemen orda ben in ismi de geçiyordu ama şimdi tekrar kontrol ettim ve ben yok. locke'un takımında da yoktu. arada kaldı resmen.
bu arada, ben de bir süredir kim iyi kim kötü diye düşünüyorum. black smoke un kötü olduğunu düşündük hep. çünkü güçlü çünkü şiddete başvuruyor. jacob ise hep iyi gibi geldi çünkü adam nur yüzlü, çok ikna edici sakinleştirici bir ses tonu var. ama şimdi her ikisinin de yaptıklarına bakıyorum da ortada bir iyi yok gibi.
claire jin e "bebeğimi kate büyütmüş olsaydı onu vururdum" demişti. sözünün eri olduğunu umuyorum :)
İzlemem gereken 4 sezon var Lost için ikinci sezonda bıraktım. Kalbim dayanmadı onca heyecana. Şimdi merak ediyorum :)
Bu arada konu ile alakası ama Cavlan nerede yaşıyorsun sen? Buluşma düzenlemek istiyorum İstanbuldakilerle.
http://lafea.byethost10.com/wordpress/2010/03/03/cakkidi-cakkidi-oynayip-kaynasalim-mi/
Sezon 1'i hatırlarsanız Oceanic flight 815'den kurtulan 40 küsür eleman ya Jack'in peşinden yada Locke'un peşinden gidiyordu.
Yani taa o zaman bile locke ve jack arasında bir liderlik savaşı vardı diyebiliriz bence.
6x6'da ne oldu ?
Bölümün sonunda jacop'un tarafındaki çoğu kişi artık Locke'un yanına kaydı.Geriye kalan ilana,lapidus,miles gibi karakterlerimiz ise bence jack'in önderliği altına girecek.
Jack'in diğerlerinin önderliğini alması ise Jacop'un ona gösterdiği şeyleri ve olayları anlaması ile gerçekleşecek büyük ihtimal.
sacidu, çok sağol :) ya iyi kötüden ziyade daha başka mitolojik bir açıklama bekliyorum ben, ama çok gözümüze soktular yok flocke evil incarnate'miş de sayid pure evil'mış da şuymuş buymuş, sinir oldum, iyi miyi çok sıkıcı jacob. claire'in sözünü tutmasını ben de bekliyorum :))
jp, ya evet gördüm zaten blogunda, ama ankara'dayım ben :( lost için en iyisini yapmışsın bence, son sezon bitsin öyle izle, oh ne güzel tüm bölümler elinin altında olucak falan :)
csyasoo, zaten sürekli bir fate vs. science'ı ağızlarından eksik etmiyorlardı, şimdi bir de good vs. evil çıktı, seni bilmem ama eğer jack jacob hesabına orda burda patronluk taslayacaksa, bi sawyer olsun bi sayid olsun da flocke için savaşacaksa çok yaşa flocke derim ben :)) ben linus da iyi adam olacak bu sefer galiba?
Ben Jacop'ın tarafındayım :D
Yaaaaa :( Çok fena, takip ettiğim blogcuların çoğu İstanbul dışında. Sinir bir durum :(
Valla ne olduğunu bilerek izlemek çok da zevkli değil ama bir yere bağlandığını bilmek de güzel olabilir :)
Bana Dogen'ın Sayid'i öldürmemesi garip geldi. Ayrıca Dogen'ın ne gibi bir gücü var da, Flocke'u tek dışarıda tutan o oluyor? Ayrıca bu Flocke'umuzu ve Jacob'ımızı öldürmenin prosedürü ne? İlk başta birbirlerini öldüremediklerini, ama insanların onları kendi iradesiyle öldürebileceğini düşünmüştüm. Ama öyle değil galiba.
Şu Lost'u dizi bittikten sonra kitap olarak çıkartsalar da bütün soruları orada açıklasalar bari. Dizi bitiyor, hala daha bir cevaba bin soru çıkıyor. :(
Dogen'ın Sayid'i öldürmemesinden çıkardığım tek anlam öldüremediği oldu şahsen. Daha önce de sandalyeye bağlıyken gayet kolay bir şekilde öldürebilecekken gitti haptır, zehirdir uğraştı Jack'e verdi. Bunlar dövüşürken düşen beyzbol topu da Jacob'dan 'höt! haddini bil! candidate'lere elini süremen' tarzı bir mesaj olabilir gibi geldi bana. Ayrıca flocke'ın temple'a girmesi konusunda da iki kelam etmek istiyorum, daha önce ayak heykelinde o toz gibi şeyi dökünce kara duman onu geçemiyordu, temple'da da her yere dökmemişler miydi tozu, ne bokuma yaradı çok afedersiniz? Dogen'ın hayatta olup olmamasına mı bağlıydı yani bir tek? Dogen'ın sıfatı ne ki, Jacob el mi sürmüş ona? 'Jacob birdir, Dogen da onun elçisidir' mi olay?
İlk sezonlarda dizideki Man of Science vs Man of Faith çarpışmasını çok severdim ben ama şimdi bambaşka bir hal aldı, science'lıkla alakasını çoktan yitirdi Faith'e kayıyoruz yavaştan.
Ayrıca kara duman'ın 'evil incarnate' çıkması bir bana mı fazla zorlama geldi ya? Oldu olacak demon deselermiş, Lucifer falan. Gittikçe supernatural'laşmaya başladı zaten.
Ben konusunda aydınlatayım herkesi, (benjaminle konuştum haberler iyi :P) sneak peak'i izledim, ilana'nın gruba katılıyor 'ulan sayid dogenla john lennon'ı öldürdü!' diyor bir telaş, bir aksiyon yok yani :)
Toparlayayım, bölüm olarak sevdim, hatta bölüm sonu o creepy ninniyle mükemmel olmuş resmen ama gidişhatını beğenmiyorum, bilgisayar ekranını yumruklamak isteyeceğim bir finale doğru gidiyoruz gibime geliyor...
"- Jack'in hiç görünmemesi (hastanedeki bir saniyelik geçiş sayılmaz), Kate'in de işe yaramaz bir gerizekalı gibi görünmesi bu bölümü acayip güzel kılıyor gözümde. Sayid ve Dogen'in dövüş sahnesine bayıldım, bir de Desmond çıksaydı bir yerlerden, benden mutlusu olmazdı. 4 üzerinden 3.5 yıldız."
şu paragrafa tamamen katılıyorum. dizi bitene kadar Jack ve Kate görmesek dâhi yadırgamam doğrusu, o derece sevmiyorum ikisini ve evet artık Desmond da çıksın meydana.
Benjamin, Sayid'i almak için havuzun oraya gitmişti ya hani, geri dönerken Ilana ve yanındakiler çoktan gizli geçide girdi, Ben yetişemedi onlara. o yüzden de yanlarında yoktu diyebiliriz sanki. oralarda bi' yerlerdedir ama kesin. Ben bu, her türlü durumdan kurtulur. (:
son olarak; Jack Vs. John olarak başladı. sonra Ben Vs. C.Widmore'a dönüştü ve şimdi de Jacob Vs. Flocke olarak devam ediyor ikili kapışmalar bence. durup durup işlenen Jack Vs. Sawyer ve John Vs. Benjamin'leri de sayabiliriz bunların yanında.
tyler78, ben de ilk anda dogen'ın kimseyi öldürEmediğini düşünmüştüm, hani sayid'i jack'e, flocke'ı sayid'e öldürtmeye kalkışması, o anlarda da şu beyzbol topunun çok bir anlamı varmış gibi zıp zıp zıplaması. bölümün sonlarında geldikleri yerse şu oldu: "dogen iyi bir adam, oğlunun ölümüne -istemeden tabii ki- neden olmuş olduktan sonra bir de burda cinayet işleyemez, vicdanı elvermez, oğlunun onu yukarlardan bir yerlerden izlediğine inanıyor, ah o caanım beyzbol topu" ya bu kadar saçma bir şey olabilir mi, birini bir başkasını öldürmesi için manipüle ede ede bir hal ol, sonra tetiği çeken sen değilsin diye asıl katil olma. eğer böyleyse o kadar absürd ki kusmak istiyorum, yok isteğe bağlı değildiyse de gerçekten bir öldürememe durumu varsa, açıklasınlar artık canım.
lifelesness, ben kesin iyi adamların ("iyi" de ne demekse bu dizide işte) tarafında olacak bu sezon, çok belli :) ama yazık yani benciği bırakıp gitmesinler öyle, ya bir şey olmuşsa bir yerine?
persephone, "jacob birdir, dogen da onun elçisidir" :)) aynen bu denmiş oldu bize bölümün sonunda. artık jack'le sawyer jacob'la flocke'ın yerine geçerek savaşın farklı saflarının başında mı olur sezonun sonunda, ne olacaksa artık pek umrumda değil açıkçası, yok yani bu kadar supernatural'a çevirebilirler diziyi, ki supernatural'ı çok seviyorum ve bu sezonun gittiği yerden de gayet memnunum ama adı üzerinde o supernatural! son bölümlerde sürekli sürekli bilmemne versus bilmemne, jacob şöyle iyi flocke böyle kötü, böyle büyük bir savaş olacak sadece ve sadece bunlara yoğunlaşıyorlar, evet bu sayid'li bölüm de çok güzeldi (hele son 5 dk.sındaki şarkı/montaj vs) ama ben artık ilk 5 sezon ortaya attıkları yüzlerce sorunun bir kısmının cevaplanmasını istiyorum, her şeyi jacob'a çevirmeseler olmaz mı?
jacop çular ve flocke çılar olarak bir bölünme oldu zaten, sun ve jin bence karşı karşıya gelecekler. göreceğiz.
birde bu adada birde mikhael bakunin vardı. Noldu ona ?, hala yaşıyordu son gördüğümüzde.
şu videoları biliyormusunu bilmiyorum.
bir bakın, çok keyifliler.
http://www.facebook.com/video/?id=324182978017
ya ben de ben'i istiyorum ya. nerden o ukala espriler, o herseyi bilen havalar. favori karakterim bu sezon resmen pisiraga donustu!
bir de gercekten de bu iyi ve kotu savasi ve flashforward olayi cpk kor goze parmak olmus. tek umudum yapimcilarin son anda bizi surprize ugratmalari!
Yorum Gönder