Yazar: Oren Peli
Oyuncular: Katie Featherstone, Micah Sloat
Tür: Korku|Gizem
Yapım yılı: 2007
Süre: 86 dk.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
IMDB Puanı: 7/10
Umut'un Puanı: 7.1/10
Çavlan'ın Puanı: 6.7/10
Çavlan'a bu yazıyı yetiştireceğime dair söz verdiğim için sıkışmış durumdayım sevgili okuyucu, şu noktadan itibaren tam bir buçuk saatim var, Çavlan bakıyo köşeden. Gerçi sakin gibi, arada öpüp geliyorum, sesi çıkmıyor pek. Bu yazıyı yazmak istiyordum günlerdir ama ikide bir araya bir şeyler girdi, şimdi de sıkışmış durumdayım. Bu yüzden "Paranormal Activity"e yakışır şekilde düşük bütçeli bir yazı olacak.
Paranormal Activity, Found Footage türünde çekilmiş bir korku filmi. "Found Footage da ne ola ki?" diyenler buradaki yazımı okuyabilirler.
Konumuz şu: Ana karakterimiz olan hatun küçüklüğünden beri sıradışı olaylar yaşamakta ve garip bir varlık tarafından takip edildiğini hissetmektedir. Nereye taşınırsa taşınsın yaşadığı tuhaf olaylar kesilmeyince, yanına taşındığı sevgilisine, kendisine deli damgası vurulmasını göze alarak bu konuyu açar ve sevgilisi beklenenin aksine bu durumla pek ilgilenir; ilk iş olarak da genelde gece onlar uyurken vuku bulan bu olayları kaydedebilmek için kocaman (öyle hand-held falan değil) bir kamera alır. Gerek gündüz elinde kamerayı taşıyarak, gerek gece kamerayı odalarına yataklarının karşısına koyarak kızımızı seksten soğutur ("Issız Adam" ya da "Alper N'aapıyosun!" kompleksi).
Kızımız zaten Türk tipli, Ayten teyzenin kızı Ayşe bu diye tanıtsam yiyebileceğiniz bir tip, hafif etli butlu esmer bir yüze sahip, ikide bir "ay çekme Mahmut, ay yapma Mahmut, evlenene kadar olmaz" şeklinde bir yaklaşımı mevcut olaylara. Erkek desen o da şöyle böyle bir şey (yakışıklı mı bilmiyorum, anlamam, kızlara sormak lazım). Adamın da karakteri birazcık Türk, film boyunca kaşınıp duruyor, yok iblise pandik atayım, o da olmazsa fıstık atayım şeklinde olayları ciddiye almayan bir yaklaşımı mevcut, arada sinirlenince de "Ayıp oluyo ama!" diye iblisi azarlıyor falan. Filmde de en doğal halleriyle karşımıza çıkan bu karakterler, Found Footage'in ruhuna uyan bir şekilde, büyük kısmı doğaçlama olduğunu tahmin ettiğim şekilde hoş bir oyunculuk sergiliyorlar. Evet bu kadar şey dedim ama oyunculuklar iyi bence.
Zaten onlar bu doğal oyunculuğu sergilemese, filmden geriye pek bir şey kalmayacak çünkü filmde bu ikiliyi görüyoruz sürekli, tek gördüğümüz mekan da yaşadıkları evin farklı kısımları. Bunlar dışında arada gelen iki ziyaretçi dışında oyuncu yok. Filmde efekt namına da hiçbir şey yok.
Bu özellikleri kötü bulduğum sanılmasın. Bütün bunları iyi ya da kötü olarak almak tamamen sizin zevkinizin sınırlarına, filmden beklentilerinize ya da izlerkenki ruh halinize göre tanımlanacak şeyler. Paranormal Activity çok iyi veya çok yaratıcı bir film mi diye sorarsanız yanıt veremem, hatta klişelerle dolu bir film diyebilirim. Fakat film etkileyici mi diye sorarsanız, belki de sadeliğinden ve kurgusundan kaynaklanan inanılmaz rahatsız edici bir yapıya sahip olduğunu söyleyebilirim. Film çok garip bir şekilde bana küçükken ağızdan ağza aktarılan yatır/türbe/cin hikayelerini hatırlattı. Hani bittiğinde sizi kafanızda bir sürü ürkütücü soruyla yatağa yollayan hikayeler gibi bir havası var filmin. Hani kötü anlamda "ee buna ne oldu ki? çok saçma" dedirten mantık hatalarından ya da filmin içine giremediğiniz için aklınızda oluşan sorulardan değil bunlar. Film zaten gerçek bir belgesel izliyormuşsunuz varsayımıyla yola çıktığı için, izlerken beklentiler de ona göre ayarlanıyor, açıklanmayan noktaları ve filme dahil edilememiş bir sürü gizemi merak ediyor insan. Found Footage türüne dair sevdiğim şeylerin başında geliyor bu; başı-girişi-sonu belli filmlerde bazen bu kurgu kaygısı abartılıyor ve seyircinin aptal yerine konulup her detayın karakterlerin ağzından anlatılması bayabiliyor beni. ("Anlıyorum Canıtın, demek o yüzden cin Makkenzi'nin pipisine musallat olmuş..." gibi)
Filme iyi diyemiyorum, sanatsal açıdan saygı duyulası bir eser olarak kabul edilebilir mi, bu benim kaygılarım dışında. Ama iyi/kötü olayını bir kenara bırakırsak, film bana göre başarılı, çünkü amacına ulaşıyor ve güzel zaman geçirmenizi sağlıyor. Evet, bildiğiniz korku klişeleri bu filmde de var ama filmi oturup izliyorsunuz öyle, kapatıp gitmek gelmiyor içinizden (özellikle dışarda rüzgar eserken, bizim gibi karanlıkta oturup izliyorsanız, filmi izledikten sonra daha bir fazla korkuyorsunuz, çünkü hikaye kafanızda bir sürü ürkütücü görüntü bırakıyor). Belki bir [Rec] kadar başarılı ve sürekli heyecan içinde izlediğiniz bir film değil, ama korku türünü seviyorsanız denemeye değer bence.
Filmin arkaplanını merak edenler için: Film çok düşük bütçeyle çekilmiş, çekildikten sonra bir sürü firmaya yollanmış fakat ilgi görmemiş, ta ki Dreamworks'teki bir yöneticinin ilgisini çekip onun aracılığıyla Steven Spielberg'ün eline ulaşıncaya kadar. Dreamworks filmin en baştan, daha profesyonel bir ortamda, profesyonel oyuncularla vs. çekilmesini düşünüyormuş fakat filmin yapımcısı stüdyoya önce test amaçlı olarak kısıtlı bir kitleye gösterim yapma şartını kabul ettirmiş. Bunun üzerine Dreamworks, hem fikirlerini almak hem de yeni versiyonda çalışmaya istekli olacak olanları belirlemek üzere belli başlı yazarları davet etmiş. Film başladıktan sonra insanlar salonu terk etmeye başlamış, yapımcı başta gerçekleştirdikleri en rezalet önizleme seanslarından birini yaşadıklarını düşünmüş. Fakat insanların fikrini sorduklarında çok korktukları için çıktıklarını anlamışlar ve filmi olduğu gibi yayınlamaya karar vermişler. Sonra film vizyona girene kadar da bir sürü karmaşa içinde zaman akmış ve film, yapımı tamamlandıktan ancak 2 sene sonra yani 2009'da gösterime girebilmiş. Girdiğinde de ortalığı dağıtmış ve şimdi devamının çekilmesi planlanıyor. "Bunu ben de yaparım, n'olcak!" diyenler bir an önce başlasın yani ne yapacaklarsa, hâlâ bu derece düşük bütçeli ve evde çekilen şeyler milyonların uçuştuğu sektörü etkileyebiliyor gördüğünüz üzere.
Yazıyı bitirmeden önce, Found Footage sevenler için, sevebileceklerini düşündüğüm bir klip veriyorum -Paranormal Activity'le hiçbir ilgisi yok, ama ilk izlediğimde benzer şeyleri hissetmiştim o yüzden vermek istedim-: Aphex Twin - Rubber Johnny
Uh böyle de bitireyim bu yazıyı. Tam bir buçuk saat! Başardım bence.
8 yorumcuk:
Ayrıca bu film feci korkutuyor (zaten 'sinematik değeri' için değil, bir tek korkmak için izlenmeli). Tabii ki izlerken nasıl bir ruh hali içinde olduğunuza bağlı en çok ama ben "kesin deli korkacam" diye oturdum, köpekler gibi de korktum. İşin garibi bir bok yapmadı film beni korkutmak için. Bekliyorsunuz bekliyorsunuz aslında bir şey olmuyor, sürekli diken üstünde oturma hali en korkutucu olanı, gerçekten "bir şey"in olduğu 2-3 sahne var ki onlar da maksimum birkaç saniye sürüyorlar, onda da zaten ne dediklerini bile duyamadım kendi çığlığımdan (ama aklıma kazında o görüntüler, gece yatınca o kareleri hatırlayıp biraz daha korktum). Yani görsel efekt meraklısı değilseniz, altınıza yaptıracak müzikler ya da birden açılıp kapanan kapılar çok da umrunuzda değilse bu filmi izleyin, çok daha eski usul ama pek güzel korkutuyor.
Bayaa güzel bir yazı:) Ben izlemedim filmi çünkü hakkında pek iyi şeyler duymamıştım. Ama şimdi kararsızım, izlesem mi ki, çok mu korkarım:)
Şöyle filmlerden ço ketkileniyorum ya büyük ihtimal izleyeceğim ve günlerce ışık açık uyuyacağım :)
filmcankisi, nerede nasıl izlediğine bağlı olarak çok değişir insanın görüşü tahminimce. Biraz da korku filmini izlemeye otururken insanın kendini nasıl şartladığına bağlı oluyor işte. Yalnız izlememeni tavsiye ederim ben yine de (tabii eğer izlemeye karar verirsen). :)
Yalnız derken, tek başına demek istedim tabii. Yanlış anlaşılmasın.
Gölge'nin kızı yatağından alıp sürüklemesi için bile izlenebilir :)
Yahu bu filmin sinema değeri açısından hiç bir önemi yok gözümde, ayrıca korku unsuru olabilecek şeylerde insanı biranda yüksek sesle hoplatacağı kadar.
İzleyebileceğiniz başka bir film varsa sakın izlemeyin bu saçma sapan filmi. Sinemadayken çıkanlar oldu offlayarak düşünün.
Yorum Gönder