Yönetmen: Neill Blomkamp
Yazar: Neill Blomkamp & Terri Tatchell
Oyuncular: Sharlto Copley
Tür: Bilim Kurgu|Aksiyon|Dram|Gerilim
Yapım yılı: 2009
Süre: 112 dk.
Ülke: ABD|Yeni Zelanda
Dil: İngilizce
IMDB Puanı: 8.4/10
Çavlan'ın Puanı: 9/10
Umut'un Puanı: 8.6/10
District 9’ın hikayesi ne bir tv dizisinden kotarılmış, ne de bir çizgi romandan uyarlanmış. Aslında, inanılır gibi değil ama, orijinal bir fikre dayanıyor District 9. İyi bir fikre üstelik. Filmde uzaylılar var, ama alışageldiğimiz işgalci/yağmacı uzaylı tiplemesine hiç benzemiyor bu uzaylılar. Her zamanki esrar -bize ne yapacaklar?- yerine, farklı tür bir varsayımsal muamma sunuyor bu film: Biz onlara ne yapardık? Yüzyıllardır birbirimize yaptıklarımızdan türemiş olan yanıt, son derece çirkin.
District 9, çok çeşitli bilimkurgu distopyalarının arasında en inanılır olanlardan: Johannesburg, Güney Afrika. Günümüz. Dev bir uzay gemisi 20 yıldır aynı noktada asılı durmakta, bozulmuş, içindeki yolcular (insan boyutunda, böceğimsi extra-terrestriallar) aşağıda, gecekondu mahallelerini andıran askeri bölgeye yerleştirilmiş.
Yazar: Neill Blomkamp & Terri Tatchell
Oyuncular: Sharlto Copley
Tür: Bilim Kurgu|Aksiyon|Dram|Gerilim
Yapım yılı: 2009
Süre: 112 dk.
Ülke: ABD|Yeni Zelanda
Dil: İngilizce
IMDB Puanı: 8.4/10
Çavlan'ın Puanı: 9/10
Umut'un Puanı: 8.6/10
District 9’ın hikayesi ne bir tv dizisinden kotarılmış, ne de bir çizgi romandan uyarlanmış. Aslında, inanılır gibi değil ama, orijinal bir fikre dayanıyor District 9. İyi bir fikre üstelik. Filmde uzaylılar var, ama alışageldiğimiz işgalci/yağmacı uzaylı tiplemesine hiç benzemiyor bu uzaylılar. Her zamanki esrar -bize ne yapacaklar?- yerine, farklı tür bir varsayımsal muamma sunuyor bu film: Biz onlara ne yapardık? Yüzyıllardır birbirimize yaptıklarımızdan türemiş olan yanıt, son derece çirkin.
District 9, çok çeşitli bilimkurgu distopyalarının arasında en inanılır olanlardan: Johannesburg, Güney Afrika. Günümüz. Dev bir uzay gemisi 20 yıldır aynı noktada asılı durmakta, bozulmuş, içindeki yolcular (insan boyutunda, böceğimsi extra-terrestriallar) aşağıda, gecekondu mahallelerini andıran askeri bölgeye yerleştirilmiş.
İnsanlar, onlardan tiksiniyor. Niçin tiksinmesinler ki? Çirkin, mide bulandırıcı ve açıkça görülüyor ki insandan aşağı varlıklar. Kabuklu hayvana benzedikleri için prawn (karides) deniyor uzaylılara. Bu davetsiz misafirler, District 9 denilen bir çöplükte yaşamaya mahkum edilmiş; burada sefalet içinde yaşıyor, çöp yığınlarının arasında yiyecek arıyor (kedi maması, çiğ et ve lastik seviyorlar en çok) ve bir gün, bir şekilde evlerine dönebilmenin hayalini kuruyorlar.
MNU (Multi-National United) isimli bir şirket prawn toplumunun idaresini üstüne almış. Suç almış başını gidiyor, insanlar ve prawnlar arasındaki şiddet gitgide artıyor ve MNU’nun bulduğu çözüm, ‘pislik’leri halının altına süpürmek, daha doğrusu, 1.8 milyonluk uzaylıyı şehrin dışına bir yerlere atmak oluyor. Bu planı gerçekleştirecek olan MNU yetkilisi, kayınpederi şirketin başındaki adam olan Wikus van der Merwe.
Başlarda, tahliye sorunsuz bir şekilde ilerliyor. Uzaylılar temkinli ve kafaları karışık, ama belgeleri imzalıyorlar. Asıl bela, Wikus deney şişeleri ve kimya setleriyle dolu bir baraka bulduğunda ve zararsız görünen metal bir kutuyu açtığında başlıyor. Wikus kara bir sıvı kusmaya başlıyor. Tırnakları düşüyor. Bu kadar. Konuyu anlatmayı bu noktada bırakıyorum, bu film o kadar iyi ki, daha fazla spoiler vermeyi reddediyorum :)
Senaryo, belli ki, seyircinin zekasına saygı duyan, usta işi bir bakış açısından (o derece ki, arada bir gözler faltaşı gibi açılacak, hatta mideler altüst olacak) çıkmış. District 9’da bolca şiddet var, ancak insanlık pek yok. Prawnları hapsedip taciz eden asker ve bürokratlardan, prawnların kedi mamasına olan düşkünlüğünü sömüren Nijeryalı çete üyelerine kadar hiç kimse masum değil.
Flmin (Hollywood yapımlarıyla karşılaştırıldığında şaka gibi kalan) minik bütçesine rağmen, görsel efektler çok etkileyici: uzaylı güruhu ve uzay gemisi o kadar mükemmel ki, gerçekle hayalî kusursuz bir şekilde harmanlanmış, bu dünyaya ait olmayanlar hiçbir noktada sırıtmıyor.
District 9, sosyal olarak baskın grubun üyelerinden birinin süregelen adaletsizliğin –günümüz Güney Afrika’sına da aşina bir şekilde- farkına varış sürecini anlatıyor. Bu bilgi için ödediği bedel, sistemin tüyler ürpertici hali göz önüne alındığında olması gerektiği gibi, çok acı oluyor. Ama filmin dünyamıza bakış açısı iç karartıcı olsa da, umutsuz sayılmaz. Bazen insan olabilmenin tek yolunun yabancılaşmak (uzaylılaşmak?) olduğunu ima ediyor. Apartheid (ırk ayrımcılığı) ile ilgili kinayeli bir eleştiri var filmde, ama göze sokularak verilmiyor hiçbir mesaj. District 9, bilimkurgu filmlerinin görsel olarak etkileyici ve adamakıllı düşündürücü olması için ünlü oyunculara ya da mega bütçelere gereksinim olmadığını kanıtlıyor.
MNU (Multi-National United) isimli bir şirket prawn toplumunun idaresini üstüne almış. Suç almış başını gidiyor, insanlar ve prawnlar arasındaki şiddet gitgide artıyor ve MNU’nun bulduğu çözüm, ‘pislik’leri halının altına süpürmek, daha doğrusu, 1.8 milyonluk uzaylıyı şehrin dışına bir yerlere atmak oluyor. Bu planı gerçekleştirecek olan MNU yetkilisi, kayınpederi şirketin başındaki adam olan Wikus van der Merwe.
Başlarda, tahliye sorunsuz bir şekilde ilerliyor. Uzaylılar temkinli ve kafaları karışık, ama belgeleri imzalıyorlar. Asıl bela, Wikus deney şişeleri ve kimya setleriyle dolu bir baraka bulduğunda ve zararsız görünen metal bir kutuyu açtığında başlıyor. Wikus kara bir sıvı kusmaya başlıyor. Tırnakları düşüyor. Bu kadar. Konuyu anlatmayı bu noktada bırakıyorum, bu film o kadar iyi ki, daha fazla spoiler vermeyi reddediyorum :)
Senaryo, belli ki, seyircinin zekasına saygı duyan, usta işi bir bakış açısından (o derece ki, arada bir gözler faltaşı gibi açılacak, hatta mideler altüst olacak) çıkmış. District 9’da bolca şiddet var, ancak insanlık pek yok. Prawnları hapsedip taciz eden asker ve bürokratlardan, prawnların kedi mamasına olan düşkünlüğünü sömüren Nijeryalı çete üyelerine kadar hiç kimse masum değil.
Flmin (Hollywood yapımlarıyla karşılaştırıldığında şaka gibi kalan) minik bütçesine rağmen, görsel efektler çok etkileyici: uzaylı güruhu ve uzay gemisi o kadar mükemmel ki, gerçekle hayalî kusursuz bir şekilde harmanlanmış, bu dünyaya ait olmayanlar hiçbir noktada sırıtmıyor.
District 9, sosyal olarak baskın grubun üyelerinden birinin süregelen adaletsizliğin –günümüz Güney Afrika’sına da aşina bir şekilde- farkına varış sürecini anlatıyor. Bu bilgi için ödediği bedel, sistemin tüyler ürpertici hali göz önüne alındığında olması gerektiği gibi, çok acı oluyor. Ama filmin dünyamıza bakış açısı iç karartıcı olsa da, umutsuz sayılmaz. Bazen insan olabilmenin tek yolunun yabancılaşmak (uzaylılaşmak?) olduğunu ima ediyor. Apartheid (ırk ayrımcılığı) ile ilgili kinayeli bir eleştiri var filmde, ama göze sokularak verilmiyor hiçbir mesaj. District 9, bilimkurgu filmlerinin görsel olarak etkileyici ve adamakıllı düşündürücü olması için ünlü oyunculara ya da mega bütçelere gereksinim olmadığını kanıtlıyor.
4 yorumcuk:
Çok güzel bir yazı olmuş, o kadar derin düşünmemiştim ben :) ama hakkaten harika filmdi.
Sevgi
Şimdiden kült bilimkurgular arasına girdi District 9 benim gözümde.
Tüm yazdıklarına katılıyorum çok keyifli, başarılı bir filmdi. Farklı ve basit bakmak her zaman iyi sonuç veririn bilim kurgu örneğiydi resmen. Viva district 9!
Bırak ırkı kendimizden biraz farklı olan herkese aynı muameleyi yapıyoruz pis insanoğlu pis pist..
son olarak, district9 benim için de Kültdür candır :=)
Ne zaman adı geçse hala içimi ezen, harika bir filmdir. Güzel yazı.
Yorum Gönder