Şu anda üçüncü sezonu yayınlanmış ve bitmiş olan Damages'ı izlemeyenler hâlâ varsa onlara spoiler vermeden ve lafı uzatmadan nasıl anlatırım diye düşündüm bu yazıya başlarken, ama diziyi sevmiş olmamın bunu gerçekten zorlaştırdığını fark ettim. (Bir ara benzer bir geyik Lost için türemişti, "bilmeyen birine nasıl anlatılır ki" diye konuşuyordu herkes ilk sezonlarda, neyse ki Damages yapısı gereği sezonlar ilerledikçe önceki sezonlarının güzelliğini anlamsızlaştıracak bir dizi değil, bir sonraki sezona sarkan karakterler ve olaylar doğal olarak olsa da, her sezon kendi içinde tek bir hikayeyi işleyip bitiriyor)
Damages, birkaç avukatın etrafında geçen bir dizi. Ama dizinin yüzde beşi bile mahkeme salonunda geçmiyor, hani öyle avukatın uzun, ajite edici kapanış konuşması sırasında jüri ve yargıca dönüp bakışlarını süzerek duygu sömürüsü yaptığı, yargıcın duygulanan izleyiciyi susturmak için "sessizlik!" diye bağırdığı bir senaryo yapısına sahip değil. Sezonun tamamına yayılmış olan tek bir davanın taraflarının mahkeme dışında sürdürdükleri mücadeleyi izliyoruz genelde, silahlar patlamasa da, sahneler bazen sadece konuşmadan ibaret olsa da, insan aksiyon izlermişcesine heyecanlanıyor bu dizide. Bunun yanında Damages'i benim için farklı yapan şeylerden biri de, senaryo adına olup biten olaylar gelişirken karakterlerin de asla iki boyutlu kalmaması; sadece senaryoya uysun diye yazılmış klişe diyaloglara rastlanmıyor dizide. Çoğu kişi için bir diziye başlama sebebi olacak kadar kuvvetli bir neden gibi gözükmese de, başladıktan sonra izlemeyi sürdürmek açısından çok etkili olduğu kesin.
Damages, birkaç avukatın etrafında geçen bir dizi. Ama dizinin yüzde beşi bile mahkeme salonunda geçmiyor, hani öyle avukatın uzun, ajite edici kapanış konuşması sırasında jüri ve yargıca dönüp bakışlarını süzerek duygu sömürüsü yaptığı, yargıcın duygulanan izleyiciyi susturmak için "sessizlik!" diye bağırdığı bir senaryo yapısına sahip değil. Sezonun tamamına yayılmış olan tek bir davanın taraflarının mahkeme dışında sürdürdükleri mücadeleyi izliyoruz genelde, silahlar patlamasa da, sahneler bazen sadece konuşmadan ibaret olsa da, insan aksiyon izlermişcesine heyecanlanıyor bu dizide. Bunun yanında Damages'i benim için farklı yapan şeylerden biri de, senaryo adına olup biten olaylar gelişirken karakterlerin de asla iki boyutlu kalmaması; sadece senaryoya uysun diye yazılmış klişe diyaloglara rastlanmıyor dizide. Çoğu kişi için bir diziye başlama sebebi olacak kadar kuvvetli bir neden gibi gözükmese de, başladıktan sonra izlemeyi sürdürmek açısından çok etkili olduğu kesin.